Dövizin 1 yıllık resmi: 2018 Ağustos’ta ‘zirve’ 2019 Ağustos’ta ‘nefes’!
Geçtiğimiz yılın Ağustos ayında zirve yapan dövizin ateşi içinde bulunduğumuz Ağustos ayına dek az da olsa dindi.. Düşüş biraz ‘nefes’ aldırsa da uzmanlar uyardı: “Temkinli olmalıyız”
Fehime ALASYA
Geçtiğimiz yılın bu dönemlerinde piyasaların yanı sıra yurttaşta da paniğe neden olan ve zirve yapan dövizdeki yükseliş, şu günlerde nispeten dingin günler geçiriyor… Ekonomi dünyasındaki uzmanlar yine de uyarıyor: “İhtiyatlı davranmalı, pozisyonumuzu korumalıyız, önümüz çok net değil”.
2018 yılında dövizin en yüksek seviyelere çıktığı ay olan Ağustos ayında Dolar 7,24 TL’yi görürken, Euro aynı dönemde 8,20 TL, Sterlin ise 9,20 TL’yi bulmuştu.
Günümüzde ise bu rakamlar dün itibariyle; Dolar’da 5,49 TL, Euro’da 6,14 TL, Sterlin ise 6,66 TL olarak kayıtlara geçti.
2018 yılı Nisan ayında tırmanmaya başlayan kurlar, Temmuz ayından itibaren yükselişe geçmiş, Ağustos ayında ise zirve yapmıştı.
Bu zirvenin ardından irili ufaklı oynamalarla kurlarda düşüşler görülse de rakamlar 2018 yılı Ocak ayındaki seviyelere gerileyemedi.
‘Temkinli olunması’ gerektiği yönünde uyarılarda bulunan ekonomistler, geçtiğimiz yıldan bu yana dövizde yaşanan düşüşün seyrini Türkiye’nin iç dinamikleri ve küresel faktörlerle birlikte ekim ayında netlik kazanacağını ifade ediyor.
Türkiye ekonomisinde yaşanacak olan gelişmelere bağlı Ekim ayında yeniden kurlarda bir çıkış yaşanabileceği uyarısında bulunan ekonomistler, geçtiğimiz yıl Ağustos ayından bu yana dövizde yaşanan gerilemenin iyimser bir tablo çizmeye olanak sağlamadığını vurguladı.
Dövizde son bir yılda yaşanan gerilemenin, Türk Lirası’nda kaybolan değeri ger kazandırmadığını belirten uzmanlar, sıra dışı gelişmeler olmaması durumunda aynı seviyelerde seyredeceği ön görüsünde bulundu.
D2018 yılında dövizin en yüksek seviyelere çıktığı ay olan Ağustos ayında Dolar 7,24 TL’yi görürken, Euro aynı dönemde 8,20 TL, Sterlin ise 9,20 TL’yi görmüştü. Bu rakamlar dün itibariyle; Dolar’da 5,49 TL, Euro’da 6,14 TL, Sterlin ise 6,66 TL olarak kayıtlara geçti.
Dolar’ın seyri…
2018 yılı başında Dolar 3,75 TL’den yıla başlarken, Nisan ayında yükselişe başlamış, bu aydan Temmuz ayına kadar azar azar çıkarak, Ağustos ayında 7,24 TL ile zirveye ulaşmıştı.
Ağustos ayındaki zirvenin ardından bu rakamlar, aralık ayına dek 5,29 TL ile yılı kapatmıştı.
İçinde bulunduğumuz 2019 ağustosunda ise Dolar, en fazla 5,71 TL’yi görürken, en düşük 5,47 TL’de kaldı.
Günümüzde ise bu kur, dün itibariyle 5,49 TL’den işlem gördü.
Euro’nun seyri…
Geçtiğimiz yıl Ocak ayında yıla 4,66 TL ile başlayan Euro, Nisan ayında tırmanışa geçerken, Ağustos ayındaki zirve ile 8,20 TL’ye ulaşmış, ardından inişe geçse de yılı bitirene dek gördüğü en düşük kur 5,90 TL’lerde seyretmişti. Yılsonunda aralık ayını ise 6 TL’yi aşan rakamlarla 2018’i uğurlamıştı. Günümüzde iniş çıkışlarla birlikte dün itibariyle 6,14 TL dolaylarında seyreden Euro, 2019’un zirvesine nisan ayında 6,69 TL ile ulaşmıştı.
Sterlin’in seyri…
Dün itibariyle 6,66 TL olan Sterlin, geçtiğimiz yıl Ağustos ayında 7,61 TL’ye ulaşmış, Eylül ayının ilk günlerinde 9,20 TL ile zirveyi görmüştü. Eylül 2018’den itibaren düşüşe geçen Sterlin, içinde bulunduğumuz yılın en yüksek kuru olan mayıs ayında ise 8,04 TL civarlarında seyretmişti.
Dövizde son bir yılda yaşanan gerilemenin, Türk Lirası’nda kaybolan değeri geri kazandırmadığını belirten uzmanlar, sıra dışı gelişmeler olmaması durumunda aynı seviyelerde seyredeceği ön görüsünde bulundu, geçtiğimiz yıl Ağustos ayından bu yana dövizde yaşanan gerilemenin iyimser bir tablo çizmeye olanak sağlamadığını da vurguladı.
Ekonomist Yenal Süreç:
“Dövizde yaşanan düşüş, pozitif, iyimser bir tablo çizmemize olanak sağlamıyor”
Dövizde yaşanan gerilemenin iyimser bir tablo çizmediğini kaydeden Ekonomist Yenal Süreç, son bir yıllık döviz seyrini değerlendirdi. Süreç bu değerlendirmede, “Bu döviz hareketleri ekonominin gidişatıyla ilgili olduğu kadar yabancı ekonomik faktörlerin ülke ekonomisiyle ilgili algılarına da bağlıdır. Ülkeye giriş çıkışlarıyla, döviz ihtiyacı ve dövizin bulunabilirliğiyle alakalı bir durumdur. Geçen yıl ağustos ayında hem Türkiye’nin genel ekonomik durumu hem de yüksek dış borç yükü nedeniyle yabancı yatırımcıların ülkeden çıkış yapması sonucu ani bir artış gösterdi. Aralık döneminde de ikinci bir atak yaşandı fakat son bir aydır rahatlama var. Bunun birkaç nedeni var; birincisi paranın bulunabilmesi kolaylaştı, ithalat azalmaya, cari açık ortadan kalkmaya başladı. Fakat bu sadece bu dönem için geçerli. Bu tabloya bakınca ekonominin düzeldiğini söyleyemeyiz. Amerika’nın faiz indirimine gitmesi, piyasanın finansal rahatlaması, tümü buna etkendir.
Temkinli olmalıyız. Türkiye’nin faiz indirimi yine bekleniyor, yabancı fonların ülkeye girişini bir miktar azaltacaktır. Cari açıkta kurlara bağlı olarak kötüleşme, çıkış yaşayabiliriz. Şu an dövizde yaşanan düşüşle, pozitif ve de iyimser bir tablo çizmemize olanak sağlamıyor. Temkinli olmalıyız. Eylül ve ekim ayında, yaz sezonu geçince yine tırmanışa geçebilir, fakat bu konuda herhangi ir net ön görümüz bulunmuyor.” dedi.
DAÜ Öğretim Üyesi Mustafa Besim:
“İhtiyatlı davranmalı, pozisyonumuzu korumalıyız, önümüz çok net değil”
Dövizde sıra dışı gelişmeler olmaması durumunda aynı seviyelerde seyredeceği ön görüsünde bulunan DAÜ Öğretim Üyesi Mustafa Besim, YENİDÜZEN’e konuştu.
Vatandaşı ‘temkinli olma’ konusunda uyaran Besim şu ifadeleri kullandı;
“Geçen yıl yaza doğru Türkiye ekonomisi çok ısınmıştı, enflasyon çok yükselmişti, siyasi konular, seçimler dolayısıyla da daha popülist politikalar uygulanmıştı, uluslararası yatırımcıların tercih ettiği yönünde tedbirlerin alınmadığı, dünya bankaları faizleri yukarıya çekme eğilimi ile hem yerel hem de uluslararası konjektür TL’nin değer kaybetmesine neden olmuştu. Dövizi bu kadar kötü bir duruma getirmişti. Bunun yanında ekonomide bir olumsuz gelişme olduğunda sıçrayan döviz kurları neticesinde TL’de büyük kayıp olmuştu. Son bir yıllık değerlendirme de; Türkiye ekonomisinde, iç meselelerde, temel sorunlarını aşmaya yönelik tedbir alındığını söyleyemeyiz ama siyaseten yatışma olduğu için konjektür olumlu duruma geldi. Bu arada uluslararası veya küresel düzlemde Türkiye’nin avantajına bazı gelişmeler oldu. Örneğin faiz indirimleri veya bu yönde sinyaller verilmesi, bunun yanında toplam talepte genel daralmanın başlaması nedeniyle, TC’den para çıkışını, faizini daha cazip hale getirdi. Enflasyon da gerilemeye başladı. Bu da yüzde 20’lerden 17’lere geriledi, reel faiz getirisi de yükselmeye başladı. Bana göre geçen yıl TL olması gerekenden fazla değer kaybetmişti ama siyasi nedenlerle bu oldu. Şu anda düzeltilmeye çalışılıyor.
Üzerinde durulması gereken konu Türkiye parasının değer kazanması, uluslararası konjektüre bağlıdır. Türkiye temel sorunlarına halen daha çözüm bulmuş durumda değil. Dövizdeki bir yıldaki gerileme tablosu bize TL’nin kaybettiği değeri geri kazandığını göstermiyor. Uluslararası paralar değer kaybediyor diye bu böyle görülüyor.
Dünyada ekonomik faaliyetlerdeki taleplerde daralmalar olduğu için, dünyayı sürükleyen ekonomiler, gelişmiş ekonomilerde duraksama yönünde sinyal oldu. Enerjiye, mal ve hizmetlere daha z talep oldu. Bunlar Uluslararası konjektürde yaşanan gelişmelerdir.”
“TL değerini koruyacak dememiz için çok erken”
“Fazla iyimserliğe kapılmamız doğru değil. Eylül ve ekim ayını beklemeliyiz. Bu aylar bize Türkiye’nin yılsonunu çevirip çeviremeyeceğini gösterecek.
Şu anda turizm gelirlerinin olduğu, toplam talepte daralma olduğu durumda TL değerini koruyacak dememiz için çok erken. Eylül, ekim gibi yaz aylarını terk ederken bu resim netleşecek. Bence Türkiye’de enflasyon aşağıya doğru devam ederse, Merkez Bankası faizleri daha aşağıya çekecek ve kur bu seyirde devam edecek, çıkmayacak. Bunun yanında Uluslararası konjektür de aynı oranda devam ederse kurlar bu seyirde devam edebilir.
Çok sıra dışı gelişmeler olmazsa bu kur aynı seviyelerde ilerleyecek. İhtiyatlı davranmalı, pozisyonumuzu korumalıyız, önümüz çok net değil. Vatandaş, gelirlerine göre giderlerini de iyi ayarlamalı. Sabit gelirliler yine de büyük borçlardan kaçınmalı, gelirine göre borçlanmaya devam etmeli.”