DP, 'Ortak Belge'den desteğini çekti
Denktaş, “Bu belge bizim için artık yok hükmündedir, bağlayıcı değildir” dedi.
Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş, “Kıbrıs Cumhuriyeti içinde eyalet olmayı istemezken, Türkiye Cumhuriyeti içinde vilayet olmayı da kabul etmediklerini” kaydederek “Devletimize sahip çıkmaya devam edeceğiz” dedi.
Kıbrıs konusunda gelinen son aşamayı bu sabah DP Genel Merkez Binası’nda düzenlediği basın toplantısıyla değerlendiren Denktaş, hükümetle ve gündemdeki diğer konularla ilgili soruları da yanıtladı.
Denktaş’a yöneltilen ilk soru hükümetle ilgili oldu.
“HÜKÜMETTE SORUN YOK... BU YORUMLARA NERDEN, NASIL ULAŞIYORLAR ANLAMIYORUM”
Serdar Denktaş, “hükümette kriz var” yorumlarıyla ilgili şunları söyledi:
“Hükümette zaman zaman değişik konularda görüş ayrılıkları olabilir. Bu koalisyon hükümetidir. Tek parti hükümetlerinde bile bunlar yaşanıyor. ‘Hükümette kriz var, döküldü, dökülüyor, bozuldu, bozuluyor’, bu yorumlara nerden, nasıl ulaşıyorlar bunu anlamam pek mümkün değil, o nedenle de bunlara hiç cevap vermedim. Hükümet çalışmaya devam etmektedir. Daha sıkı çalışma temposu içine girmemiz gerektiği doğrudur, bunu da zaten yapmaya çalışıyoruz. Hükümette bir sorun yoktur. Daha önceden belirlediğimiz gibi en erken seçim Nisan 2018’dir. Bunun altını çizelim.”
“KIBRIS CUMHURİYETİ İÇİNDE EYALET OLMAYI İSTEMEZKEN, ELBETTE TÜRKİYE CUMHURİYETİ İÇİNDE VİLAYET OLMAYI DA KABUL ETMEYİZ”
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun, “KKTC’nin Türkiye’ye bağlanması konusunda bir açıklama yaptığının Güney Kıbrıs’tan da buna Kıbrıs’ı Türkiye’ye hediye etmemiz söz konusu değil” şeklinde değerlendirme geldiğinin söylenmesi üzerine Denktaş, şunları kaydetti:
“Kıbrıslı Rumların bu konuda söz söyleme hakkı yok. Kıbrıs sorunu görüşülürken, bu devleti ortadan kaldıracak, eyalete dönüştürecek noktada olmamak için DP olarak mücadelemizi verdik, görüşlerimizi ortaya koyduk. Kıbrıs Cumhuriyeti içinde eyalet olmayı istemezken, elbette Türkiye Cumhuriyeti içinde vilayet olmayı da kabul etmeyiz. Sayın Ertuğruloğlu’nun söylediği sanırım bu değil.”
“FEDERASYON İKİ EŞİT ÜLKE ARASINDA OLUR. BU İKİ EŞİTİ SAĞLAYACAK OLAN ÜÇÜNCÜ DÜNYA ÜLKELERDİR”
Başbakan Yardımcısı Denktaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hep bize soruyorlar, ‘Kıbrıs sorunu Crans-Montana’da sonlandı. Şimdi ne olacak?’ Söylediğimiz şudur; federasyon iki eşit ülke arasında olur. Bu iki eşiti sağlayacak olan üçüncü dünya ülkelerdir. Birleşmiş Milletler’dir, Avrupa Birliği’dir, İngiltere’dir. Eğer bize eşit davranmıyorsanız, bu federasyon olmaz, taraflardan biri yama olur. Eğer, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yeniden restore etme misyonuyla görevlendirilmiş Genel Sekreter o cumhuriyetin iki parçasından birini legal, birini illegal olarak görüyorsa, burada bir çatışma, uyuşmazlık vardır. Tüm bunların değişmesi gerek. Yeniden masaya oturmamız öncesindeki yaklaşımımız budur.
“DEVLETİMİZİ ORTADAN KALDIRIP VİLAYET HALİNE DÖNÜŞTÜRME YAKLAŞIMINA DP OLARAK ONAY VERMEYİZ, VEREMEYİZ”
Kısa dönemde Türkiye ile hiçbir şekilde buna ulaşmak mümkün olmayacaksa yapılabilecek uluslararası anlaşmalar vardır. Bunlar çerçevesinde dış temsiliyetin Türkiye üzerinden yapılmasını bir anlaşma ile gündeme getirebilirsiniz. Savunma ve işbirliği anlaşması imzalayabilirsiniz. Serbest ticaret anlaşmasını yıllar önce imzaladık.
Askıda duruyor. Bunu yürürlüğe koyabilirsiniz ama devletimizi ortadan kaldırıp vilayet haline dönüştürme yaklaşımına DP olarak onay vermeyiz, veremeyiz. Bu devlet bize göre, geleceğimizin en önemli teminatıdır. Bunu Crans-Montana’da bir kez daha gördük. Devletimize sahip çıkmaya devam edeceğiz.”
“YAPTIĞIMIZ ÖNERİLER, BİZİ YOK SAYAMAYACAKLARI ÖNERİLERDİR”
Sunacağı önerilerin ne olacağıyla ilgili soru üzerine Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş, şunları kaydetti:
“Yaptığım öneriler geçmiştekilerle benzeri önerilerdir. Bu öneriler o günlerde de bir paket olarak masadaydı. Kapıların açılması bunun bir parçasıydı. Bunun üç adımı daha vardı, orada iş durdu. O günlerde bu önerileri sunduğumda gerek Türkiye’den gerek buradan karşı tepkiler görmüştüm. Şimdi artık zamanıdır. Yaptığımız öneriler, bizi yok sayamayacakları önerilerdir.”
“RUM TARAFINI DÜŞMAN OLARAK GÖRMEKTEN ÇOKTAN VAZGEÇTİM”
Denktaş, konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Bizim yapmamız gereken, kendi insanımızı, kendi ekonomik yapımızı canlandırabilecek, uluslararası hukuka uygun, üstelik Rum tarafına da avantajlar sunabilecek ekonomik zeminin yaratılması yönünde hareket etmektir. Bu yaparken şundan vazgeçmek zorundayız onu da söyleyeyim; ben Rum tarafını düşman olarak görmekten çoktan vazgeçtim. Düşman ilan etmiyorum kendilerini… Bizi istemeyen, adanın bütününe sahip çıkmak isteyen, adaya sahip çıkmak isterken bizim de sahibimiz olduğunu iddia eden bir komşumuz var. Bu komşuya daha iyisini bildiğimi göstermek zorundayım. Onlara da vereceğim avantajlar... 40 mil ötemizde 80 milyonluk pazara sahipken, hakimken, bu pazarı kendimize açmak şartıyla tabi, diyorum ya Mersin kapısı açılmalı… Hep taleplerim bunlara yönelik. Zamanı şimdidir. Bütün bunları başarabilmek, bizim hükümetimizin, sivil toplum örgütlerimizin, muhalefetimizin elindedir.”
“TÜRKİYE BENİM DURACAĞIM NOKTANIN ÇOK ÖTESİNE GEÇEN ÖNERİLER SUNDU”
Denktaş, konuşmasının devamında, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya çeşitli kesimlerden saldırılar olduğuna işaret etti ve şunları kaydetti:
“Bunlar yanlıştır. Cumhurbaşkanı, ben görüşlerine katılmasam da, samimiyetle kendi kafasındaki çözüm için uğraş ortaya koydu. Türkiye benim duracağım noktanın çok ötesine geçen öneriler sundu. Ama bu Rum tarafınca kabul edilmedi. Bu bile kabul edilmediyse, Crans-Montana’da ortaya konanlar bile kabul edilmediyse, bu zeminde Rum ile çözüm peşinde koşmanın anlamı yok. Biz kendi adımlarımızı atarız. Bunlardan onların da yararlanma fırsatını veririz, kullanırlar, kullanmazlar, kendi bilecekleri iştir. Türkiye ile aramızdaki ilişkiyi bahsettiğim 3 öneri ile daha farklı bir noktaya taşırız. Ondan sonra göreceksiniz, gün gelecek Rum kendisi gelip, ‘bu adanın iki sahibiyiz, birlikte Türkiye, Avrupa, dünyaya da açılalım’ diyecek.”
“TÜRKİYE RUMLAR İÇİN DE FIRSAT”
DP olarak, iki kesimli iki toplumlu federasyon tezinden desteklerini çektiklerini yineleyen Denktaş, şöyle dedi:
“11 Şubat metninin altına imza atmıştık, imzamızı geri çekiyoruz. Ne zaman ki dünya hatasını anlar, iki eşit arasında bir federasyon kurulabileceğini ve yaşayabileceğini, hem Rumlara hem diğer ilgili ülkelere gösterir, o zaman ada üzerinde bir çözüm bulma şansı doğar. Şimdi yapacağımız tek taraflı adım atmak. Bu adımlar hem ekonomik, hem sosyal olarak bize fayda sağlasın, hem Rumlara fırsat versin, böylelikle onlar da belki bu yolla Türkiye’nin kendileri için bir tehdit değil, fırsat olduğunu görmüş ve anlamış olur... Rumlar kapılar açıldıktan sonra buraya geçti ve ilk söyledikleri şu oldu: ‘Siyasilerimiz bize yalan söyledi, siz bize anlatıldığı gibi fakir fukara değilsiniz, köylerinize izin alarak girmek zorunda değilsiniz, mağaralarda yaşamıyorsunuz, bunu gördük. Teşekkür ederiz.’ Elimde Rumlardan gelen bu şekilde binlerce mesaj var. Şimdi başka bir miti ortadan kaldırmalıyız: ‘Türkiye tehdittir’. Değildir! Türkiye Rumlar için de fırsattır. Bunu ispat edebilmenin yolu bizden geçer. Biz kendi kendimizi ortaya çıkarmak durumdayız. Kendi içimizde Cumhurbaşkanımızı, birbirimizi suçlayarak değil, ilk kez belki de sadece bu konuda bir araya gelip, kol kola girerek bunu başarabiliriz. Yaptığım çağrı aslında budur.”
“TEK YANLI OLSA DA MARAŞ ÖNEMLİ BİR ADIMDIR”
Kapalı Maraş’la ilgili soruları da yanıtlayan Denktaş, “Kapalı Maraş’ın bizim yönetimimizde eski sahiplerine kullandırılması önerisi 2003 yılında sunduğum paketin bir parçasıdır. İşin doğrusu biraz da seviniyorum çünkü geçmişte bunu önerdiğimde hiç taraftar bulamazken şimdi artık bu düşüncenin taraftarı da var. Doğru adımları atarak bunu istediğimiz noktaya taşıyabiliriz. Tek yanlı bir adım olsa da bu çok önemli bir adımdır” dedi.