1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Dr.Gürkut: Kanser tedavi edilebilir bir hastalık
Dr.Gürkut: Kanser tedavi edilebilir bir hastalık

Dr.Gürkut: Kanser tedavi edilebilir bir hastalık

Dr. Özlem Gürkut, kanserin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun unutulmaması gerektiğini belirterek erken tanının önemini vurguladı.

A+A-

Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Onkoloji Merkezi’nden Dr. Özlem Gürkut, kanserin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun unutulmaması gerektiğini belirterek erken tanının önemini vurguladı.

“Farkında olmak için bilmek gerekir” diyen Gürkut, kanser riskini azaltmak için bilinen kanser yapıcılardan uzak durulmasını ve sağlıklı yaşam sürülmesini önerdi.

Ekim ayının "Meme Kanseri Farkındalık Ayı" olduğunu ve bu bağlamda birçok etkinlik düzenlendiğini belirten Gürkut, temel amacın meme kanserine karşı neler yapılması gerektiğini öğretmek ve öğrenilenlerin uygulanması olduğunu kaydetti.

Dr. Özlem Gürkut, kanserin tüm dünyada arttığını, meme kanserinin de kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunu ifade ederek, kadınların hiçbir şikayeti olmasa bile ayda bir kendi kendine meme muayenesi, senede bir hekim muayenesi ve mamografi yaptırması gerektiğini söyledi.

Gürkut, TAK’a yaptığı açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 2012'de dünyada yaklaşık 14 milyon yeni kanser olgusu saptandığını ve bu sayının önümüzdeki 20 yılda yüzde 70 oranında artmasının beklendiğini bildirdi.

“HER 6 ÖLÜMDEN 1'İNİN NEDENİ KANSER”

Kanserin, dünyada ölüm sebepleri arasında ikinci sırada yer aldığını ve 2012’deki 8,8 milyon ölümün sebebi olduğunu kaydeden Gürkut, dünyadaki her 6 ölümden birinin nedeninin kanser olduğunu ifade etti.

Dr. Özlem Gürkut, dünyada en çok tanı konulan kanserlerin yüzde 13’le akciğer, yüzde 11.9’la meme, yüzde 9.7’yle de kolon kanserleri olduğunu bildirerek, kanserden ölümlerde ise yüzde 19.4’le akciğerin ilk sırayı aldığını ve bunu yüzde 9.1 ile karaciğer, yüzde 8.8’le de mide kanserinin izlediğini anlattı.

“HER 8 KADINDAN BİRİ; KANSER OLAN HER 4 KADINDAN BİRİ MEME KANSERİ”

Meme kanserinin kadın kanserleri içinde en sık görülen ve en fazla ölüme yol açan türü olduğunu ifade eden Gürkut, “Her 8 kadından biri yaşamı boyunca meme kanserine yakalanıyor. Kanser olan her 4 kadından biri meme kanseridir” dedi.

“TEDAVİ ETMEKTENSE ÖNLEMEK”

Tıptaki hızlı gelişmelere bağlı olarak kanserin geçmişe göre çok daha iyi tedavi edilebiliyor olmasına karşın, başarıyı, erken evrede tanı koyabilmenin etkilediğini vurgulayan Dr. Gürkut, “Diğer yandan kanseri tedavi etmektense önlemek en iyisidir. Bu kadar sık rastlanan meme kanserine yakalanma olasılığını artıran risk faktörlerini ve almamız gereken önlemleri bilmek önemlidir” diye konuştu.

MEME KANSERİNDE RİSK FAKTÖRLERİ

Dr. Özlem Gürkut, meme kanseri risk faktörlerini şöyle sıraladı:

“1-Cinsiyet: Kadın olmak. Meme kanseri erkeklerde de görülebilen bir hastalıktır. Ancak kadınlarda erkeklere göre 100 kat daha fazla görülmektedir.

2-Yaş: Kanser sıklığı yaşla birlikte artmaktadır. İleri yaş önemli bir risk faktörüdür. Yeni meme kanseri tanısı konan kadınların yüzde 70’i, 50 yaş üzerindedir.  Yaşı 50’nin üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı, yaşı 50’nin altında ola kadınlardan 4 kat daha fazladır.

3-Önceki kişisel meme kanseri öyküsü: Daha önce meme kanseri geçirmiş ve tedavi olmuş kadınlarda, diğer memede kanser görülme olasılığı normal kadınlara göre 3-4 kat daha fazladır.

4-Ailede meme kanseri hikayesi: Ailesinde meme kanserine yakalanmış kişiler bulunan kadınların, meme kanserine yakalanma olasılığı, diğer kadınlara göre daha fazladır. Örneğin birinci derece akrabalarında (anne, kız kardeş, kardeş gibi) meme kanseri bulunan kişilerin riski diğer kişilerden 2-5 kat daha fazladır.

Meme kanserlerinin yaklaşık yüzde 5-10’u ise kalıtımsal kökenlidir. Bu gibi kanserler aileden geçen bozuk genler (mutasyon) nedeni ile oluşmaktadır. Genetik kökenli meme kanserlerinin en sık rastlanan sebepleri BRCA1 ve BRCA2 genlerindeki mutasyonlardır.

5-Daha önce meme biyopsisi yapılmış olması: Memede bir kitle nedeni ile biyopsi yapılmış ve iyi huylu bir tümör saptanmış olabilir. Bazı kanser olmayan iyi huylu tümörlerin veya kanser öncüsü tümörlerin bulunması, kanser gelişme riskini değişik oranlarda artırabilmektedir. Bu, tümörün hücresel yapısına göre değişmektedir.

Ayrıca mamografide meme yapısının yoğun olarak saptanması (daha az yağ dokusu, daha fazla bez yapısı içeren memeler) da riskte yükselmeye sebep olmaktadır.

6-Fertil çağ süresi: Adet görmeye erken başlanması, menopoza geç girilmesi, fertil (doğurgan) çağı uzatmaktadır. Bu sırada kadın daha uzun süre östrojen hormonu etkisi altında kalmakta, meme kanseri gelişme riski artmaktadır. Erken menopoza giren kadınlarda hormon tedavisi yapılmamış ise, meme kanseri riski önemli ölçüde azalmaktadır. Elli yaşından sonra adet görmeye devam eden kadınlarda, meme kanserine yakalanma riski az da olsa artmaktadır.

7-Doğurganlık hikayesi: İlk çocuğu doğurma yaşı önemlidir. İlk çocuğunu 30 yaşından sonra doğuran kadınlarda meme kanseri görülme oranı 20 yaşından önce doğuranlara göre 2 kat fazladır. Hiç çocuk doğurmayan kadınlarda risk hafif yükselmektedir.

8-Göğüs bölgesine farklı sebeple radyoterapi uygulanması: Özellikle çocukluk ve gençlik yıllarında farklı bir sebeple (Lenfoma vb. gibi) göğüs duvarına radyoterapi (ışın tedavisi) uygulanmış kişilerde yaşamlarının ileriki yıllarında meme kanseri görülme riski artmıştır. 40 yaşından sonra yapılan radyoterapilerde ise riskin artmadığı gösterilmiştir.

9-Menopoz sonrası hormon tedavisi görenler: Menopoz şikayetlerini azaltmak amacı ile uzun süre kombine (östrojen + progesteron) hormon tedavisi (10 yıldan fazla) gören kadınlarda, meme kanseri oranı artmaktadır.

10-Alkol kullanılması: Fazla alkol alan kadınlarda, almayan kadınlara göre risk nispeten artmaktadır. Günde 3 bardak yüksek dereceli alkol içen bir kadının meme kanserine yakalanma riski, hiç içmeyen kadına göre 2 kat daha fazladır. Alkol alımının günde bir kadeh ile sınırlandırılması önerilmektedir.

11-Obezite: Menopoz sonrasında fazla kilolu olanlarda yağ dokusunda östrojen seviyeleri daha yüksek olur ve fazla östrojen meme kanseri riskini artırır.

12-Sedanter yaşam tarzı: Hareketsiz yaşam birçok başka hastalık gibi meme kanseri riskini de artırmaktadır. Bu nedenle haftada 4-7 saatlik egzersiz önerilmektedir.”

Dr. Özlem Gürkut, diğer olası risk faktörleri arasında doğum kontrol hapları ile sigaranın geldiğini bildirdi ve sigaranın genel sağlığı olumsuz etkilediği için bırakılmasını önerdi.

MEME KANSERİNİN ERKEN TANINMASI

Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Onkoloji Merkezi’nden Dr. Özlem Gürkut, erken tanı için meme kanseri risk faktörlerinin ve belirtilerinin bilinmesi ve en küçük bir belirti veya şikâyette zaman kaybetmeden sağlık kuruluşlarına başvurulmasının önemini vurguladı.

Meme kanseri taramalarını düzenli olarak yaptırmanın, yani hiçbir yakınma yokken de düzenli muayene ve tetkikleri uygun şekilde yaptırmanın erken tanı şansı yarattığına işaret eden Gürkut, “Özetle erken teşhiste en önemli faktör, kişilerin bilinçlendirilmesidir” dedi.

3 TEMEL TARAMA YÖNTEMİ

Meme kanserine karşı üç temel yöntem hakkında da bilgi veren Dr. Özlem Gürkut, 20 yaşını geçmiş her kadının her ay adet kanamasının bitiminden hemen sonra, menopoz sonrası dönemde ise her ayın belirli bir gününde memelerini muayene için 10 dakikasını ayırmasını ve evde kendi kendine meme muayeneleri yapmasını önerdi.

Ayrıca doktorlarca yılda bir kez meme muayenelerinin 20 yaştan itibaren 2 senede bir rutin kontrol; 40-70 yaş arasında senelik rutin kontrol önerildiğini ifade eden Gürkut, mamografinin (meme röntgen filmi) de 40 yaştan itibaren senelik yaptırılması gerektiğini anlattı.

MEME KANSERİNİN TEŞHİS EDİLMESİ

Dr. Özlem Gürkut, muayenede veya herhangi bir görüntüleme tetkikinde memede veya koltuk altında şüpheli bir kitle tespit edilirse vakit kaybetmeden doktorun tavsiyelerine uygun şekilde kesin tanıya gidilmesi gerektiğini; bunun için uygun ek görüntüleme tetkikleri, kan tetkikleri, biyopsi veya ameliyat gerekebileceğini söyledi.

Biyopsinin saptanan şüpheli kitleden ameliyatla veya özel iğnelere örnek doku alınması demek olduğunu, bu işlem tecrübeli ve uzman kişilerce yapıldığı müddetçe halk arasında sıkça dile getirilen bir endişe olan hastalığın yayılması riskine neden olmadığını kaydeden Gürkut, “Kanser zaten tedavi edilmezse yayılan bir hastalıktır. Alınan doku örneği patoloji uzmanlarınca çeşitli yöntemlerle değerlendirilerek kanser olup olmadığı, kanser ise ne türde olduğu saptanır” dedi.

Gürkut, meme kanserinde kesin tanının patolojiyle konulduğunu, tedavisinin de cerrahi, kemoterapi ve radyoterapiyle yapılabildiğini de kaydetti.

Bu haber toplam 3497 defa okunmuştur