Duayla, marşla, nutukla battık
Ustalar da gidecek güneye, çıraklar da!
Hem beyin göçü büyüyecek, hem de emek…
Türk Lirası eridikçe, insanlar doğal olarak döviz kazanmak isteyecek.
Göreceksiniz memur da gidecek bir zaman sonra ve geceleri garsonluk yapacak.
Başka nasıl geçinecek?
İyi eğitimli insanımız kaçacak, gidecek, kendi umudunu arayacak, kendi ekmeğini ve “ayrı devlet” masalları güney Asya ya da Afrika’dan gelen ucuz işgücüne anlatılacak.
Protokolün en önünde ellerini iki yana açan müftünün duaları da yetmeyecek böyle giderse…
Gençlerimiz göç edecek.
“Giden Türk, Gelen Türk” de olmayacak gayrı!
Hani eleştiriyorduk ya, “çalışma izni yurttaşlık sebebi olamaz” diye…
“On beş mührü olana yurttaşlık, on iki mührü olana yurttaşlık.”
Nüfusu ‘çok Türk’ yapacaklardı böylece (!)
Böyle giderse – çalışma izni üzerinden yurttaşlık siyaseti - on seneye nüfusun çoğu Pakistanlı olacak ya da Afrikalı…
Görelim bakalım şimdi Büyükelçilik hazretleri “mühür karşılığı yurttaşlık baskısı”nı nasıl yönetecek!
* * *
4 yıl önce güneyde çalışan ‘kayıtlı’ 317 kişi vardı, geçen yıl, hem de salgına rağmen 1.406!
Beş misli arttı!
Hem de nasıl artacak böyle giderse…
O barikatlar bu ilkel düzene tutunanların başına yıkılacak.
* * *
Olmuyor!
Bir gece değil bir saatte fakirleşiyoruz artık…
Canla başka emekle terle çalışıyor insan ama her yeni güne kaybederek uyanıyor.
Olmuyor!
“Kumara gitmiyorum, savurganlığım yok, işimi iyi ve doğru yapmak için uğraşıyor, çok yoruluyorum ama cebimde yine de eriyor param…”
* * *
İflas ettik hep birlikte!
Battık be battık!
O lüks otomobiller, süslü hayatlar, yalancı mülkler, talan üzerinden büyüyen sahte varlıklar sürdürülebilir değildi.
Olmadı.
Bundan sonra da olmayacak!
* * *
Dün bir ortamda kulak misafiri oldum, insanlar, evlere gıda stoku yapmaktan söz ediyorlar.
Savaş hali yaşanıyor adeta!
Ev taksitini, iş yerinin kirasını, çocuğunun okul harcını, kim, nasıl ödeyecek?
Borçların çoğu döviz ve ne olacak?
Bir gecede uçup gidiyor onca yılın alın teri, sıfırlanıyor kazandıklarınız, borcunuz çoğalıyor.
Çöküş bu çöküş!
* * *
Yeni dedikleri hiçbir siyaset bir “gelecek” anlatmıyor.
Göbekten bağlı bu yapıda ekonomi de çöküyor, demokrasi de!
Dünyadan soyutlandıkça ışıklar kapanıyor.
İlkel kabileci, fetihçi, milliyetçi akılla uçuruma yuvarlanıyoruz.
Avrupa’ya dönmemiz gerekiyor yüzümüz Avrupa’ya...
İnsanların yarasına merhem sürmeliyiz önce…
Canımız yanıyor, hem de hiçbir kusurumuz, hiçbir müdahale şansımız yokken!