Dünya Bankası Raporu’nun tespitleri yabancı değil
Dünya Bankası’nin Kıbrıslı Türk ve yabancı uzmanları tarafından, ülkemiz ekonomisi için hazırlanan, “Zor Zamanlarda Yol Almak ” başlıklı raporu, geçtiğimiz günlerde kamuoyu ile paylaşıldı.
Uzun zamandır, ben ve başka ekonomist arkadaşlar yazılarımızda ve açıklamalarımızda rapordaki benzer konulara işaret ediyoruz. Raporda yapılan tespitler, bize yabancı değil ve bizleri şaşırtmadı. Yani kısaca, bu rapor, malumun ilanıdır.
Bende, bugünkü yazımda bu raporun içeriği ile ilgili bazı özet bilgiler verip, kendi değerlendirme ve yorumlarımı sizlerle paylaşacağım. Ama, raporun kapsamı geniş olduğu için, bu makalenin sınırları dahilinde, kendimce önemli gördüğüm hususları aktaracağım.
Rapora göre, Depremler öncesinde, 2022 yılında, Yeşil Hat geçişleri ve Yeşil Hat ticaretinde rekorlar kırıldı. Kıbrıs Türk (KT) ekonomisi de, yaşanan bu ticari gelişmeler desteği ile, toparlama göstererek, pandemi öncesi seviyelere yaklaştı.
Hem mal, hemde hizmet ihracatında yaşanan önemli artış ve güçlü iç talep bu iyileşmeye öncülük etti. Ayrıca, hizmetler sektörü de,bu toparlanmaya katkıda bulundu.
Öte yandan, Enerji ve gıda da artan emtia fiyatları ve kurdaki değer kaybının tüketici fiyatlarına yansımasıyla, 2022 yılında enflasyon rekor bir seviyede (yüzde 94.5) gerçekleşti.Bundan en çok, toplumun en yoksul kesimleri olumsuz etkilendi.
Hem AB’de, hem de Türkiye’de zayıflayan ekonomik büyüme beklentileri ve ticaret kesintilerinin devam etmesi nedeniyle, KT ekonomisinin mal ve hizmet ‘ihracatı’ gibi sürükleyici sektörlerinin büyümesi, 2023 yılında bir yavaşlama gösterebilir.
Rapora göre, Tarım sektörü , artan girdi maliyetlerinden ve kötü hava koşullarından olumsuz etkilenebilir. Bu bağlamda, Enflasyonun düşmesi beklenirken, bu düşüş yeterli olmayabilir.Bu durum, yoksulluğu azaltma, hanehalklarının satınalma gücünü iyileştirmeyi ve tüketimdeki artışı olumsuz etkileyebilir.
Bu gelişmeler ışığında, Kıbrıs Türk ekonomisinin kırılgan yapısı ve toparlanma performansı yüksek risk tehdidi altındadır.
Rapora göre, KT ekonomisine yönelik riskler, çoğunlukla ülke dışı etkenler ve en önemlisi Ukrayna’daki uzayan savaş nedeniyle artmaya devam etmektedir.
KT ekonomisi, hem yerel faktörler hem de yaşanan depremler sonrasında ve 2023 Türkiye Cumhuriyeti genel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde gevşetilen para ve maliye politikalarının daha da ağırlaştırdığı kurdaki değer kaybı nedeniyle, yüksek
enflasyondan kaynaklanan risklerle karşı karşıyadır.
Yüksek orandaki enflasyon ve döviz kurlarında yaşanan değer kaybının devam etmesi, hem şirketlerin hem de devletin mali durumunu zayıflatıp, borç yükünü artırabilir.
Rapora göre, Kıbrıs Türk Hükümeti, ekonomideki kırılganlığa karşı bir yandan tedbirler almalı, diğer yandan yüksek enflasyonu önlemek için, fiyat istikrarını sağlamaya yönelik maliye politikaları uygulamalı, ekonomik istikrarı oluşturmak için çalışmalı ve ayni zamanda dar gelirlilere yönelik destekleri artırmanın yollarını aramalıdır.
Ekonomideki dengesizliklerin yaşandığı, yüksek enflasyon ortamında, Hükümet, sürdürülebilir bir borç yönetimi oluştururken, ayni zamanda ekonomik büyümeyi de artırmaya yönelik maliye politikaları uygulamalıdır.
Kıbrıs Türk ekonomisinin kırılganlığının azalması, dayanıklılığının artması için, yeterli ve uygun makroekonomik politikalar uygulanmalı ve ülkenin ihtiyaç duyduğu reformlar hayata geçirilmelidir.
Rapora göre; Ülkede yaşanan çok sayıda krizlerden sonra, aşağıdaki reformlara ihtiyaç duyulmaktadır:
-Ekonomik krizlerden en çok etkilenen yoksullara ve en kırılgan kesimlere,
acil durum desteği sağlanması için çalışmalara devam edilmelidir.
-Yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımlar artırılmalı, enerji verimliliği
teşvik edilmeli ve enerji tarifelerinde reform yapılmalıdır.
-Doğal afet ve iklimle ilgili risklere karşı direncin güçlendirilmesi için, finansal kaynak ve hazırlıklar artırılmalıdır.
-Rekabetçi bir özel sektörün oluşturulması için, rekabet artırıcı reformlar uygulanmalıdır.
-Pandeminin yol açtığı kayıplar sonrasında, kırılganlıkların azalması, toparlanmanın sağlanması için, İnsan kaynaklarının geliştirilmesi ve ekonomide acil olarak ihtiyaç duyulan yapısal reformların uygulanması geciktirilmemelidir.
Dünya Bankası raporu ile ilgili bazı özet bilgileri sizlere aktardım. Yazımın bundan sonraki bölümünde, raporla ilgili görüş ve değerlendirmelerimi aktaracağım.
Rapor içinde kıymetli bilgiler mevcuttur.Ancak, Rapor içindeki bilgiler bizim için yabancı değildir.Bildiğimiz konuların ve sorunların tespiti ve tekrarıdır..Bu tespitlerin ve sorunların çözümü için hem siyasi iradeye, hemde ekonomik desteklere ihtiyaç vardır.
Pandemi ve Ukrayna krizi gibi birçok ekonomiyi olumsuz etkileyen nedenlerin yanı sıra, Kuzey Kıbrıs ekonomisinin, özellikle Türk Lirası kullanımı ve TL’nin değer kaybı, enflasyon ve Türkiye ekonomisine bağımlılık nedeniyle, ekonominin daraldığı, oldukça dayanıksız ve kırılgan bir durumda olduğu aşikardır.
Önemli olan, bu raporlarda yazılanları dikkate alacak, sorunlara çözecek ülke yöneticilerimizin olması ve bunları hayata geçirmeye çalışmalarıdır.Hükümet’in bu konulardaki performansı yeterli değildir.
AB, IMF ve Dünya Bankası, Kuzey Kıbrıs ekonomisi’nin kendi ayakları üzerinde durması için yeterli ekonomik ve mali destek programlarını uygulamaya koymalıdır. AB, Güney Kıbrıs’a önemli ekonomik katkılar yaparken, maalesef Kuzey’e yetersiz katkılar yapmaktadır.Bu konu, halkımız arasında üzüntü ile karşılanmaktadır.
Kuzey Kıbrıs ekonomisinin mevcut durumunun ve sorunlarının neler olduğu noktasında rapor yazmak önemlidir ama, sorunların çözümü için daha somut adımlar atılmalıdır.Yeşil Hat tüzüğünün, mali yardım tüzüğünün geliştirilmesi ve Doğrudan Ticaret tüzüğünün uygulamaya başlaması için, somut adımlar atmalıdır.
Yazımın sonunda şunu vurgulamak istiyorum. Dünya Bankası, IMF, AB, gibi kurumlardan Ülke olarak bizim beklentimiz, sadece sorunların tespiti ve öneriler değil, ekonomik ve siyasi anlamda daha fazla destek olmalarıdır.