Dünyalı LTB ve AB Mali Kaynaklarına Erişim!
Bu köşede daha önce de yazılmıştı, Haziran 2006 yerel seçimlerinde LTB Başkanlığını DP adayı Bulutoğluları kazandığı gece Rauf Denktaş kitlelere, “LTB’deki Avrupa bayrağını indirdik, Türk bayrağını yeniden çektik” demişti.
Ona ve politik yandaşlarına göre, KKTC’yi tanımayanların, LTB’yi tanımasına ihtiyacımız yoktu ve LTB’nin uluslar arası meşruiyetini gün ışığına çıkarmak, yaymak ve kullanmak da KKTC’nin altını oymaktı; dolayısıyla da yanlıştı.
Ancak, Temmuz 2002’den başlayarak LTB’nin bu uluslar arası meşru niteliği, kapasitesi ve kimliği önce Avrupalılara, sonra da dünyanın diğer etkili ülkelerinin temsilcilerine anlatıldı ve kanıtlandı. 2002 – 2006 sürecinde LTB Avrupalı ve dünyalı bir kimlikle çalışmalarını Lefkoşa’da ve yurtdışında yerine getirdi, dünya şehir diplomasisinde yer aldı. Denktaş ve yandaşları eleştirmek dışında hiçbir engelleyici girişimde bulunmadı, doğruya doğru….
Güney Kıbrıs rejimi ve onun temsilcisi olan Papadopulos ise, ırkçı ideolojisi ve hegemonyacı politikası ile ve Yunanistan’ı ve hatta AKEL’i de yedeğine alarak, LTB’nin uluslar arası tanınmış kimliğinin gün ışığına çıkmasını ve bu niteliğini kullanmasını engellemek için hiçbir politik, diplomatik ve etik değer tanımadı. Kıbrıs Rum rejimine göre LTB, Kıbrıs’ın Türk işgali altındaki bölgesindedir, işgal rejiminin bir kurumudur, tanınamaz, seçimleri de yasadışı KKTC yasalarına göre yapılmaktadır ve zaten seçmenleri arasında uluslar arası kurallara göre suç sayılan nüfus aktarımından gelen çok sayıda Türkiyeli yerleşik vardır. Kuzey’de yapılanın ‘seçim’ değil ‘oylama’ olduğunu söyleyecek kadar ileri giden AKEL yöneticisi bile oldu.
Dönemin LTB Başkanlığı’nın, Kıbrıs Rum rejiminin, Yunanistan’ın ve tüm unsurlarının bu iddialarını aşması pek de zor olmadı, uzun zaman da almadı aslında, çünkü güçlü iddiaları ve karşı iddiaları vardı… Politik birikim ve bilinçle, evrak ve dökümanla ve anlatarak ve pes etmeyerek, acımasız ve sınır-tanımaz Rum - Yunan lobisinin karşısında ezik kalmayarak yaşanan bir süreçti… Sonunda LTB uluslar arası tanınmış kimliğini BM, AB, ABD ve Rusya gibi ülkeler nezdinde kullandı; saygı ve itibar gördü. Şu veya bu nedenle Rum – Yunan lobisinin etkisinde kalanlar, LTB’nin ve Kıbrıslı Türklerin haklarına tam vakıf olmayanlar, konuyu bilmeyenler, anlamayanlar Rum – Yunan lobisinin iddialarını kullanarak LTB’nin uluslar arası tanınmış kimliğini rededebilir, sorguılayabilir, şüphe ile görebilir ve tam olmadığını da söyleyebilir… Ama ne söyledikleri doğrudur, ne de bildikleri; haklı da değiller…
LTB, Moskova’da Dünya Başkent Belediyeleri toplantısına, Erlangen (Almanya’da) Belediyesi’nin AB’nin yeni üyelerinin yerel yönetimler etkinliğine Rum ve Yunan lobisinin Rus ve Alman Dış İşleri’ni ve ilgili belediye yönetimlerini bunaltacak tüm girişimlerine rağmen Güney’deki belediye ile tam eşit statü ve nitelikle katılmışsa, LTB’nin uluslar arası tanınmışlığını Rum ve Yunan lobisinin ağzı ile eksiltmeye çalışmak, LTB’nin hak ve statüsünün ne olduğunu tam olarak kavramamak demektir. Bunlar sadece iki örnektir. AB Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu nezdinde olsun, yerel yönetimlerle ilgili kurumlara üyelikte olsun, LTB uluslar arası tanınmış kimliği ve demokratik yöntemle seçilmiş Başkanı ile birlikte temsil edilmekte engele takılmadı.
Rum ve Yunan lobisinin LTB aleyhindeki engelleme girişimlerini aşmakta başarılı olan yasal, politik ve diplomatik savlar ve çalışmalar nelerdi? Tekerleği yeniden icat etmeye gerek yok, meraklısı dersini çalışır, LTB’nin haklarına sahip çıkar ve LTB’nin haklarını kullanması için Rum ve Yunan lobisine yenik değil, onları aşmak azmi ile uğraşır… 2002 – 2006 yılları arasında yapıldığı gibi… Bu yapılmazsa boşluk olur, Rum – Yunan lobisi de bu boşluktan yararlanarak yeniden başarılı olur ve LTB’nin uluslar arası tanınış kimliği yeniden bastırılır. LTB’de seçimleri UBP veya DP adayı kazanırsa, olacağı da budur… Sertoğlu da ama özellikle Arabacıoğlu’nun hem AB karşıtlığı hem de Annan Planı’na hayır kampanyasındaki performansı hala daha akıllardadır. Değişen bir şey de yok… Onlar LTB’nin Türk bayrağı olmaya aday, Cemal gibi…
LTB’nin ulaslar arası tanınmış kimliği AB kaynaklarından finansman sağlamak için yeterli midir? Hibe nitelikli finasmanlar için yeterlidir. AB Mali Yardım Tüzüğü daha gündemde olmadan, LTB, AB’den mali kaynak kullanmıştır. AB kaynaklarından borçlanmada ise sorun var. Bunun nedeni de AB muktesebatının Kuzey’de askıda olmasıdır; LTB’nin tanınmışlığı ile ilgili değildir. Bu engeli aşmak için LTB’nin bir AB üye ülkesini garantör göstermesi gerekiyor, bu yasal olarak mümkün… Ancak, Rum - Yunan lobisi garantör olmak isteyen ülkeye yönelik tehdit ve şantaj politikası uygulayıp, yasa dışı yöntemlerle engelleyecektir. ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB üyeliğinin, Yunanistan’ın diğer 9 aday ülkenin üyeliğini tehdit etmesiyle başarıldığını unutmamak gerek.
Bir ay kadar sonra yapılacak LTB erken ara seçimlerinin propaganda çalışmalarında bazı adaylar Türkiye’den bir belediyenin yaptığı gibi AB’den hemen kaynak kullanacağını iddia ediyor. Bu olası değil; kaynak kullanan Türk belediyesi özel bir proje ve o dönem için açılan bir mali katkı olanağı ile bunu yapmış olabilir ama ardı gelmedi, başka Türk belediyeleri de aynı kaynağı kullanmadı. Yani gösterilen örnek tekildir, sürekliliği olan bir yapı değildir. Ayrıca, herhangi bir kurum, “biz battık, bize para verin” diyerek AB’den kaynak kullanamaz; ekonomik çöküntü yaşayan üye ülkelerin mali destek alma konusunda nelerle karşılaştığı ortada
AB’den mali kaynak kullanmak, eğer AB bütçesinde yer almışsa, daha kolaydır. Bütçede öyle bir fon yoksa önce bütçe olanakları ve başka projelerin uygulanmasından artan mali kaynaklar araştırılmalıdır. Brüksel’de bu konularda çalışan ve aslında bu işin simsarlığını yapan birçok özel muhasebe büroları vardır. …
Tutarlı projeler çıkarıp, fon için ilgili AB Komiserliği’ne verildiğinde sonuç almak için çevre desteğine ihtiyaç olabilir, projen in lobisi ilgili birimler nezdinde yapılmalıdır. Ve bilinmelidir ki, parasal konular AB içinde çok titiz işlemlere tabi tutulur ve çok yavaş ilerler. Yani bugün proje verildi, gerekli mali kaynak haftaya çıkacak sanılmasın; proje ve fizibilitesi üzerinde teknik çalışmalar aylarca ve aylarca sürer ve eğer projeler onay almışsa, fonlama çalışma süreci başlar. Aylarca da o sürer. Kimse öyle AB’den mali kaynak istedi de hemen alacak hayali kurmasın. Bunun LTB’nin tanınması ile de ilgisi yok…
Bir ay sonra, LTB’yi yeniden dünyalı yapacak olan CTP adayı Kadri Fellahoğlu seçildiğinde, CTP’nin sahip olduğu deneyimli ve bilgili kadrolar, hem LTB’nin tanınmış kimliğinin yeniden canlandırılması, hem de bu kapasite ile mali kaynaklara ulaşımı için elbette katkı koyacaklar, seferber olacaklardır.