1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Dünya’nın en adi şerefsizi olayım ki…
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Dünya’nın en adi şerefsizi olayım ki…

A+A-

Gazimağusa’daki DAÜ’de ve Kalkanlı’daki ODTÜ’de öğrenciler yürüyüş ya da eylem yapacak…

Ne için?

Tabii ki Ekrem İmamoğlu’na destek için…

-*-*-

Polis, verilen emir doğrultusunda yürüyüş veya eyleme müsaade etmiyor…

-*-*-

Bakın, “verilen emir” dedim!

Polisleri suçlamanın bir anlamı yok!

“Bırakın bu işi ve gidin Güney’de inşaatta çalışın” desem olmayacak çünkü polislerimizin büyük çoğunluğu Türkiye kökenli kardeşlerimizden oldukları için, Güney’de çalışma şansları yok!

Olsa bile çok az!

-*-*-

Neyse!

Meselemiz bu değil!

Aslında meselemiz hiç bu olmamalı da!

-*-*-

Türkiyeli öğrenciler ve onların destekçisi diğer ülkelerden öğrenciler, bu ülkede, yani KKTC adlı “sözde” devlette, neden yürüyüş yapamıyor?

Mesele bu!

Bu meseleye bakmak lazım!

-*-*-

Öğrencilerin eylem yapamamasının, aynı şemsiye altında iki başlıklı “temel nedeni” söz konusudur!

Katakulli okumaya gerek yok!

-*-*-

Birincisi; polise “eylem yasak” talimatının Türkiye’nin yetkileri dahilinde verilmiş olması…

Yani burası ayrı – eşit – egemen bir devlettir ama talimat başka bir devletten gelmektedir!

-*-*-

İkincisi; KKTC’de hükümet edenler, polisin eylem engelini beğenmek zorundadır çünkü Türkiye’den talimatı verenlere yalakalıkla donatılmış biat ve itaat “koltuk garantisi” sağlamaktadır…

-*-*-

Sonuç: KKTC “sözde” bir devlettir…

KKTC, Türkiye’nin mutlak kontrolündedir…

Bu kontrol, KKTC’deki demokrasi, adalet, insan hakları adına ciddi zarar veren bir kontroldür…

-*-*-

Ama hepsinden acısı nedir biliyor musunuz?

KKTC’de Cumhurbaşkanı dahil “yürütme” denen “organ”ın tamamı; Tayyip Erdoğan bir gitsin, Ekrem İmamoğlu gelsin, “anında”, namazı, tesbihi, dua okurmuş gibi yapmayı bırakıp, bir yerlerine sokarak saklamaya çalıştıkları viski bardaklarını, İmamoğlu şerefine kaldırmazlarsa, ben de Dünya’nın en adi şerefsiziyim!

-*-*-

Eşit – egemen devletmiş!

Hassss…. o yanı be hollolar!

Neyse!

Nur içinde yat Arif Hocam!


Erhürmanofobia!

Tufan Erhürman’ın yükselişinden KKTC’de çok ciddi rahatsızlık duyan iki kesim var…

Birincisi, Kıbrıs’ta her türlü siyasi çözüme karşı olan hırsız, ganimetçi, aşırı milliyetçi, ihaleci, kerhaneci kesim!

Bunların “Erhürmanofobia”dan muzdarip olması gayet normaldir!

Doğal olandır!

-*-*-

Haaa, dileyen Erhürman’ı eleştirir, dileyen destekler, dileyen oy verir, dileyen vermez!

Erhürmanofobia’dan muzdarip faşo kesime asla saygı duymam ama tavırlarının doğal olduğunu yinelerim!

Siyasetin doğal atmosferi içerisinde, bu tavır gayet anlaşılırdır!

-*-*-

Gelelim ikinci gruba!

-*-*-

İkinci grup, tamamı “solcu” kardeşlerimizden oluşur…

Ve yüzde yüzü, son 50, hatta CTP’nin kuruluşundan alırsak, neredeyse 55 yıldır bu partinin duruşunu, adaylarını bir şekilde desteklememekte ya da soldan başka adayları desteklemektedir!

-*-*-

CTP’ye ya da Tufan Erhürman’a “gereksiz, zamansız ve çoğunlukla da haksız” eleştirilerin temel sebebi de budur!

-*-*-

Efendim, örneğin “… son Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde CTP aday çıkarmasa, Mustafa Akıncı kesin seçimi kazanacaktı”…

Saygım sonsuz!

Ama Akıncı aday olmasa da Erhürman kazanırdı!

-*-*-

Çok doğrudur, Ersin Tatar’ın seçilmesinin en büyük sebebi, “federal çözüm yanlısı” veya genel anlamıyla “çözüm yanlısı” seçmenin bölünmesiydi!

Ancak bu bölünmede, neden yüzde yüz CTP suçlanıyor ki?

-*-*-

Olayın içinde, yakınında, anketlerin dibinde olan herkes gayet iyi biliyor ki, evet doğrudur, Erhürman aday çıkmasa, Akıncı kazanırdı ama Akıncı’nın ikinci turdaki kazanma şansı, Erhürman’ın kazanma şansının çok altındaydı!

Bilginize!

-*-*-

Geçmiş, kişilerin siyasi hataları ile doludur…

Buna şahsım da dahildir; sizler de!

CTP’liler de diğer solcu kardeşlerimiz de!

-*-*-

Erhürmanofobia’dan kurtulmak lazım…

Geçmişteki benzer hataların tekrarından söz ediyorum aynı zamanda…

-*-*-

Tavrınız, üzgünüm ama Erhürman’ın eline silah alıp saldırmasını beklediklerinize yaramaktadır!

Tufan Erhürman, eline silah alma yanlısı değildir ama lütfen kabul edelim, barışın, aklın yolunun ve yok oluşa dur demenin tek umududur!


Bize gülüşünü bırakıp gitti

Daha önce de anlatmıştım…

Kıbrıs Gazetesi kurulurken, Spor Servisi’nin başında Omaç Başat vardı…

O’nu çok genç sayılan bir yaşta kaybettik…

-*-*-

Omaç Abinin yardımcısı sevgili Yücel Hatay’dı…

Aynı servise 1989’da ilk katılanlar arasında da ben ve Cenk Mutluyakalı vardı…

Ve Omaç Abinin oğlu Arkın…

-*-*-

Arkın ve Cenk benden yaşça küçüktü…

Cenk, “hala öyledir” bir Leymosun fırlamasıydı…

Arkın, daha çok masa başı filozofuydu…

Sporla ilgili bilgi deposu gibiydi…

-*-*-

Arkın’ın babası, bizlere de çok babalık yaptı…

Arkın sürekli gülen, sürekli pozitifi enerji salan çalışkan bir kardeşimizdi…

-*-*-

Çok başarılı bir öğretmen oldu…

Part time da olsa spor yazarlığından uzun süre vazgeçmedi…

-*-*-

Nerede, ne zaman karşıma çıksa, yüzü hep gülüyordu…

-*-*-

Çocukluktan kalbinde bir sorun olduğunu biliyorduk ama bu sorun yıllar içerisinde “sorun” olmaktan çıkmıştı…

-*-*-

Arkın’a, “sen de kilo aldın be Arkın” dediğimde, “abi ben hep kiloluyum, asıl sen aldın, dikkat et” derdi…

-*-*-

En son birkaç ay önce Lefkoşa’da Köseoğlu Market’in önünde karşılaştık…

Gülüştük…

Omaç Abiyi andık…

Emeklilik, öğretmenlik, sağlık, fazla kilolardan karşılıklı olarak kurtulmuş olma muhabbetimizden sonra, yüzünden hiç eksiltmediği gülüşüne son kez baktığımı tabii ki bilmiyordum…

-*-*-

Geçtiğimiz hafta CTP Lefkoşa Milletvekili Doğuş Derya stüdyo konuğumdu…

Doğuş ile Arkın kardeş çocukları…

Omaç Abi, Doğuş’un dayısıydı…

“Arkın Abim çok hasta” dedi Doğuş…

Neredeyse program yapamayacaktık…

-*-*-

Programdan sonra hastaneye gittim, “yoğun bakımda” dediler…

Görsem ne olacaktı ki?

-*-*-

Son iki – üç ayda, babamı ya da amcamı yoğun bakımda gördük de ne oldu?

Ama babam ve amcam, 85’e merdiveni dayamışlardı…

Arkın her ikisinden 35 yaş kadar gençti…

-*-*-

Evet, ölümlü Dünya…

Hepimiz öleceğiz de çok üzgünüm…

Çok erken ve çok büyük bir kayıp…

Bize gülüşünü bıraktı Arkın; asla nefret etmeyen bir kalp anısı da…

-*-*-

Ne diyebilirim ki!

Güle güle Arkın…

Omaç Abi’ye selam söyle, saygı ve sevgilerimizle…

Allah rahmet eylesin…

Eşinin, çocuğunun, anneciğinin, sevenlerinin, öğrencilerinin başı sağ olsun…

468032194-10160143979511498-1635014448713534015-n.jpg

Bu yazı toplam 2171 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar