"Dünyanın sonu değil"
Akıncı, Crans-Montana’da kaldığı otelde bir basın toplantısı düzenledi.
Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı başarısızlıkla sonuçlanan Kıbrıs Konferansı’nın ardından Crans Montana'da kaldığı hotelde basın toplantısı düzenledi.
Akıncı, üzüntülü olduklarını ancak ellerinden geleni yaptıkları için rahat olduklarını vurguladı. Akıncı, 5’li konferansın toplanmasının en büyük mimarının Kıbrıs Türk tarafı olduğunu vurgulayarak, “Eğer bizim istikrarlı ve inatçı çabalarımız olmasaydı bu süreç buralara gelemezdi gelemeyecekti” dedi.
Akıncı'nın açıklamaları şöyle:
Elimizden geleni yaptığımıza inanıyoruz. Vicdanen müsterihiz.
Başarısızlıkla sonuçlanmasının burukluğunu yaşıyorum. Sizleri aydınlatmak isterim ancak Kıbrıs’a döndükten sonra daha ayrıntılı gelişmeleri paylaşacağız
50 yıllık bir süreçte, cumhurbaşkanı olarak 2 yılında ben bulundum, bütün bu süreçlerin bu şehirlere taşınarak, 5’li konferansların en büyük mimarı Kıbrıs Türk tarafıdır. Bizim bu istikrarlı ve ısrarlı çabalarımız olmasa bu süreç buralara gelemezdi.
İki tarafın da kazanacağı bir nokta yaratmak mümkündü, çok yakındı ama maalesef iki tarafın da kaybettiği noktaya gelindi. Geçtiğimiz hafta içerisinde cuma günü BM Genel Sekteri Guterres geldi, 4 Haziran’da New York’ta vardığımız mutabakat vardı. Genel Sekreter ortaya bazı başlıklar koydu, toprak siyasi eşitlik mülkiyet eşit muamele güvenlik garantilerdi, dedi ki bunlarda benim görebildiğim kadarıyla adımlar atılırsa sonuca varmak mümkün olacaktır.
Askerlerin mevcudiyeti konusunu farklı bir paket olarak değerlendirdi, sayısal indirim olabileceğini, başbakanların da dahil olabileceği bir toplantıda bu konuların karara bağlanabileceği görüşlerini iletti. Bizden de bu konularda görüş istedi.
Toprakla ilgili Genel Sekreter'in bizden istediği açılımı biz yaptık.
Dönüşümlü başkanlıkla ilgili Rum tarafı önce bu kavrama tamamen karşı olduğuna ilişkin bir yazı sundu, sonra değişe değişe ancak kendilerinin sunduğu haritayı ve sıfır aske,r sıfır garantiyi Türk tarafının kabul etmesi durumunda kendilerinin de dönüşümlü başkanlığı kabul edebileceklerini söylediler. En son Annan Planı haritası da olabilir söylemlerine de geldiler, en son dakikalarda diyelim.
Gelin Annan Planını bütünüyle alalım dediğimizde, onu Rum halkı reddetmişti noktasına gelindi.
Mülkiyetle ilgili olarak güneye bırakılacak alanlarda, güneyde mülkünü kaydeden insanları daha çok tatmin edecek ama belirsizliğin olmayacağı düzenin kurulmasını önemsedik.
Duygusal bağ kategorisi sürekli gündemde tutuldu. Somut kriterler yine önerdik, kuzeyde kalan kısımlarda halen içinde oturanları rahatsız edilmemesini Genel Sekreter de getirdiği için kriterleri kabul edeceklerini düşündük ama Avrupa İçtihadına gönderelim onlar karar versin gibi bir yaklaşım sergilediler. Ama kriter olmadan herkes huzursuz edilirdi. Bir de getirdikleri bazı kategoriler ekonomimizi darmadağın edebilirdi.
Sadece garantiler, sadece güvenlikten dolayı, asker konusundan dolayı bu nokraya gelinmedi. Zaten başından beri bir yaklaşım farklılığı olduğunu hepiniz görmektesiniz.
Israrla bu konferansı bir güvenlik, garantiler konferansı haline getirmeye çalıştılar ve bundan dolayı çöktü noktasını yaratmaya çalıştılar.
Eşit muamele meselesinde ise, bir tek kişilerle ilgilidir mesele öneri ve bana aittir, Türkiye’ye de ait değildir.
Güney'de 1974 günümüze ulaşan rakam 25-30 bin. Bire bir olsun dedim, bundan sonra bir Yunanlı geliyorsa, bir de Türk’e verelim burada bile bu yaklaşımı göremedik
AB bu konuda çok yardımcı olmaya çalıştı, buradaki bu çalışmalarda da bu konunu büyütebilecek bir mesele olmadığını söylediler.
Güvenlik garantilerde, daha çok işbirliği daha az asker, daha az garanti... ilk günden bu yaklaşımı sergiledik bizden ilk günden sıfır asker sıfır garanti istemeyin ancak evrilebilir dedik, maalesef olmadı. Türkiye bu konularda hiç açılım yapmadı yaklaşımı doğru değildir.
Türkiye, açılımlara hazır olduğunu, daha da fazlasını yapabileceğinin sinyallerini Genel sekretere verdi, askerde ciddi indirimin olabileceği zaten öteden beri biliniyordu.
Başbakanlar gelsin önerisi oldu, Binali Yıldırım'a da iletildi. Binali Yıldırım gelmeye de hazırdı ama biz masada biz bu önerileri yaparken başkalarının bavulları bu sabah erkenden ayrılmak için hazırdı, herhâlde uçak saatleri de belliydi.
Bugünlük daha fazla konuşmak istemiyorum daha fazlasını herhâlde Kıbrıs'ta da veririm, başta Özdil Nami olmak üzere, gece gündüz Kıbrıs'ta çözüm için çalışan arkadaşlarıma teşekkür ederim, BM Genel Sekteri Gutteres'e, Özel Temsilcisi'ne buradaki tüm arkadaşlara, siyasi parti başkan ve temsilcilerine karşılıklı değerlendirme içinde olduk bize ev sahipliği yapanlara ve sizlere çok çok teşekkür ederim.
Dünyanın sonu değildir alnımızın akı ile onurlu bir toplum olarak yaşamanın yollarını bulacağız bugün haksız bir durumla karşı karşıyayız dışında olduğumuz bir yapı var. Biz de demokratik, layık bir toplum olarak yaşamanın yollarını bulmalıyız
Bugün için ben size Kıbrıs'ta federal çözüm için daha fazla bir şey söylemek istemiyorum. Geldiğimiz noktada 14 yıl öncesine göre bugünün daha zor olacağını görebiliyorduk, Annan Planı reddedildiğinde bugünün daha zor olabileceğini görebiliyordum ve gerçekten daha zor oldu. Bugünden sonra da, bu bizim neslin son denemesinden sonra da gelecek kuşaklar için daha da zor olacağını değerlendiriyorum ben... Gelecek kuşaklar, elbette onların önüne blok koyamayız, bloke edemeyiz onlar kendi yollarında en iyisini yapmaya çalışacaklar. Genç kuşaklara TABİ ki başarılar dilerim. Bizden önceki nesiller Kıbrıs'ı bu hale getirdiler, biz toparlamaya çalıştık başaramadık. Temenni ederim bizden sonraki kuşaklar bunu yapsınlar.
SORULAR:
- Bundan sonra ne olacak,
Bundan sonrası için isterseniz bize bir Kıbrıs’a dönme şansı verin, dönelim sağlıklı bir şekilde değerlendirelim hemen size b planı c planı açıklar gibi bir durma girmeyeyim sıcağı sıcağına.
- Güney Kıbrıs ve Türkiye ile ilişkiler nasıl olacak ? İç siyasette rolünüz aktif olacak mı
Güney Kıbrıs'la gerginlik içinde olmayan, çatışma kültüründe olmayan bir ilişki olması tercihimizdir, öyle de olmalıdır. Türkiye ile de kimlikli kişilikli bir ilişki çizgimi sürdürmeye devam edeceğim. İç politikada bir politik kişilik olarak veya partinin uzantısı gibi davranışları benden beklemeyin, bağımsız bağlantısız cumhurbaşkanı çizgimi sürdüreceğim. Tanınmamış olsak da dünya ile bağlarımızın da gelişmesine çalışacağız. Bu fırsat penceresi çok önemliydi, bir daha gelmez. Bugün yitirdiğimiz bu fırsat çok zor yeniden oluşur, bu parçalar yeniden bir araya zor gelir diye düşünüyorum. Bütün çabaları göz boyamaya yönelik oldu.
Eide görevden ayrılıyor yeni biri muhtemelen atanmayacak. Özel temsilci durumu devam edecek, özel danışman görevi yakında bitecek diye biliyoruz, bu konularla ilgili değerlendirmeleri acele yapmıyoruz, yapmak istemiyorum, arkadaşlarla detaylı yapacağız, ondan sonra sizleri de bilgilendireceğiz.