Dünyanın Tepesindeki Ülke: NORVEÇ
Dünyanın Tepesindeki Ülke: NORVEÇ
Filiz Besim
Şimdi denizde
Yemyeşil kıyılı
O ada'ya doğru.
Tüm gözlerden ırak
Yetişmiş çiçekler
Yabancı yabancı
Bana bakıyorlar.
…
Knut HAMSUN
Oslo’ya ve fiyortlara tepeden bakan otelin damındayız. Saat gecenin bir yarısı. Güneş yeni yeni batıyor. Kulaklarımda çok uzaklardan bir çığlık; benim yaşadığım yüzyılda Kıbrıslıtürklerin hiç bitmeyen var oluş çığlığı… Dünyanın neresine gidersem gideyim, beni hep çağıran toprağımın, denizimin çığlığı. Benim çığlığıma Norveçli Ressam Edvard Munch’un ‘Çığlık’ eseri tercüman oluyor. Aynı benim gibi Munch da tepeden bakmış Oslo’ya ve Munch şöyle notlar düşmüş içindeki sonsuzluğu yaran o çığlığı resmederken:
"Kente ve fiyortlara yüksekten bakan tepelerin ardında güneş battı. Ansızın gökyüzü kan kırmızısına bulandı. Olduğum yerde kalakaldım; ölesiye yorgundum... Kentin üzerinde alev almış bulutları seyrettim. Endişeyle, korkuyla titriyordum. İçimde, doğanın sonsuzluğunu yaran hiç bitmeyen bir çığlık hissettim... O çığlığı duydum. Havadaki o titreşim sadece gözlerimi değil, kulaklarımı da etkiledi... Ve sonra ‘Çığlığı’ resmettim..."
Vikinglerin Diyarında…
Kâh yakına gitmek, kâh uzaklara savrulmak. İstanbul’dan 3,5 saatlik bir yolculukla ulaştık Norveç’in başkenti Oslo’ya… Dünyanın tepesindeki o ülkeye… Vikinglerin ülkesine… Balık, göl ve denizin tartışılmaz cenneti. Ya da beni kıskançlıktan çatlatan, insanı insan gibi yaşatan bir huzur diyarı. Nasıl kıskanmam ki; parlamentonun yüzde kırkı kadın. 600 bin nüfuslu Oslo’da yapılanma oranı yüzde kırk. Yani kentin yüzde altmışı ağaç, orman ve parklardan oluşuyor.
Oslo havaalanından şehir merkezine ulaşmanın en kolay yolu, havaalanında bir alt kata inip trene binmek. Tren bileti 8€ ama öncesinde mutlaka para bozup Norveç’in kendi para birimi olan Kron almak gerekiyor. Çünkü Norveç günlük yaşamında Kron kullanıyor ve başka paraları pek kabul etmiyor. 1€ 7.1 Kron… Elimizdeki çok gibi görünen Kron’ların pahalı Norveç ülkesi için aslında pek de fazla olmadığını görmek biraz tersimizi döndürse de, biz trenimize binip, yeşil bir büyü arasından Oslo’nun merkezine doğru yola çıkıyoruz. Temmuz ayında hava muhteşem… Hava sıcaklığı 21 derece… Hani buralarda yalnızca yılda 60 gününün güneşli olduğunu bilmesem, bu ülkeye sırılsıklam âşık olacağım.
Alandan şehir merkezindeki istasyona varmak sadece 20 dakika… Bavullarımızı otele atıp şehrin merkezine yolculuğa çıkmak için sabırsızlanıyoruz. İstasyona çok yakın olan, konaklayacağımız yer Comfort Hotel’i bulmaya çalışırken insanların yardımseverliğine, güler yüzlerine ve muhteşem İngilizcelerine hayran kalıyoruz.
Oslo’dan İzlenimler…
Norveç, kişi başına düşen milli gelirin 50 bin doların üzerinde olduğu bir ülke… Yaşam standartları bakımından da Birleşmiş Milletler raporlarına göre dünyanın en ileri ülkelerinden birisi… Bütün bunlara rağmen sokaklarda yürürken inanılmaz bir alçakgönüllülük hissedersiniz. Sokaklarda fazla lüks araba yok. İnsanlar, güzel, şık ama sade…
Ve işte serüven başlıyor. Gezgin ruhumuz alabildiğince özgür, kendimizi Oslo sokaklarına bırakıyoruz. Pazar yeri, çiçekçi pazarı, şehir merkezi adım adım Oslo… Norveç’in tarihi M.Ö 12.000’lere dayansa da 1000 yıllık bir şehir Oslo…
Oslo’da ilk şoku şehir merkezinde oturduğumuz restoranda yaşıyoruz. Muhteşem İngilizcesi ile bize servis yapan garsonun Norveçli olmadığı belli. Bize öylesine çok benziyor ki; ben “İtalyan” diyorum, garson “hayır Yunanlıyım” diyor. Kıbrıslıtürk olduğumuzu öğrenince daha da kanı kaynıyor. Dünyanın tepesinde Akdeniz akrabalığı ile konuşmaya başlıyoruz. Norveç’te yenebilecek en güzel yemekler somon ve deniz ürünleri olsa gerek. Deniz ürünü hastasıyım ben… O nedenle yemek yerken, gerçekten de kendimden geçiyorum. Buralarda bu tür ürünler acayip taze ve lezzetli…
Sıcacık bir sohbet ve lezzetli yemeklerden sonra hesabı ödeyip bozuk paralarımızdan bahşiş bırakıyoruz. Ve işte ilk şok… “Hayır” diyor garsonumuz Sotiri. “Bu bahşiş çok fazla…” Ve aralarından sadece bir tane bozuk parayı alıyor. “En çok hesabın yüzde onunu verebilirsiniz” diyor. Tabii ki “Vay be!..” oluyoruz. Daha sonraki günlerde aynı olayı Bergen’de pos cihazında yaşıyoruz. Pos cihazı fazla bahşiş verdiğimiz için hesabı almayı kabul etmiyor. Ben kıskançlıktan tırnaklarımı yemeyi sürdürüyorum. Bizim ülkemiz neden böyle değil?.. İşte sisteme güven bu olsa gerek. Sistem öylesine güzel kurulmuş ki; üçkâğıda, aldatmaya ve aldatılmaya asla geçit yok.
Göl, Ada, Deniz ve Balık Ülkesi…
Norveç beş milyon nüfuslu bir ülke. Norveç’in kuzey - güney uzunluğu 2.200 kilometre. Kıyı uzunluğu ise yüzlerce fiyorttan dolayı 21.300. Kıyılar dantelâ gibi ilmek ilmek… Denizlerde yaklaşık 30 bin ada ve 100 bin resif mevcut. Ülkede 160 binden fazla göl var. E dedim ya, burası göl, deniz ve balık ülkesi…
Dünyanın tepesi, Avrupa’nın en kuzey noktası “Nordkap” da Norveç sınırları dahilinde. “Nordkap”ta güneş 12 Mayıs’tan 1 Ağustos’a dek hiç batmıyor. 79 gün hep gündüz.
Oslo 360.000 nüfuslu bir şehir. İskandinavya’nın dördüncü büyük şehri. Küçük ama sevimli. Adım adım gezilesi bir şehir… 40 ada üzerine kurulmuş. Adalar birbirine küçük köprüler ile bağlanmış olsa da, siz şehirde dolanırken adalar arasında dolaştığınızı hissetmiyorsunuz. İçinde 340-360 civarında göl bulunan bir göller şehri Oslo…
Oslo’nun şimdilerdeki gözde mekânı Opera binası. Sidney’deki anıtsal opera binasına rakip gösterilen bu bina, gerçekten de bir tasarım harikası. İçinde 1100 salon bulunan bu sanat merkezinin içi de dışı da bambaşka bir çekim merkezi. Kral Jones Caddesi, Kraliyet Sarayı, Tiyatro binası, Oslo Belediye binası ve sayamayacağım kadar çok müze ve galeriler hep bu şehirde görülesi yerler arasında…
Ve elbette ki Nobel Barış Ödülleri Merkezi de Oslo’da. Aker Brygge’deki Marina’da. Bence Oslo’nun en gözde yeri bu marina ve marina boyunca uzanan Stradan Caddesi. Burada garip bir elektrik var, hani daralmış gök kubbede seni hep içinde tutmaya çalışan sarmalayıcı bir huzur.
“The Vikings”…
Stradan Caddesi’nde bir cafe ya da restoranda oturup saatlerce gelen gidene, gemilere bakabilir ve göz alabildiğince uzanan girintili çıkıntılı fiyortları izleyebilirsiniz. Eğer bir sinefil iseniz, sinemanın klasiklerinden “The Vikings” filmi yeniden gelir gözlerinizin önüne... Ve fiyortların arasından süzülerek gelen bir Viking gemisinin sefer dönüşünde, coşkulu Viking savaşçıları Kirk Douglas ile Tony Curtis’i küpeştede yurda yeniden kavuşmanın mutluluğu içinde görebilirsiniz… Oslo’da karşılaşacağınız dondurmacı, marketçi ya da restorandaki garsonlardan biri mutlaka Türk olacaktır.
Norveç’te bir başka ilginç doğa olayı da geceleri gökyüzünde hiç yıldız olmamasıydı. …
Gözlerim kapalı
Bir uzak anıdan
Başım düşüvermiş
Senin omzuna
Gece büyümekte
Ada üzerinde
Denizde kükrüyor
NİRVANA, yok oluş
Knut HAMSUN
Beni derinden etkileyen, doğanın ve insanın oluşturabileceği en güzel harmonileri görebileceğiniz Norveç elbette burada bitmedi. Haftaya fiyortların başkenti, doğanın, tarihin ve kültürün çıldırdığı bölge ve şehir: BERGEN…
(SÜRECEK)