Dünyaya “düdük” olmak
“Büyük Hamam” yeniden hizmete girmiş.
“KKTC”yi yıkasak, temizlenir mi acaba?
İyice keselesek (!)
Osmanlı’nın adaya ilk miraslarından biri nihayetinde…
“KKTC” değil “hamam.”
***
“Beyaz Ev” onaylı liderlik “çok da karıştırmayınız” diyor…
El alem duymasın!
Onca kir, utanmazlık, rezillik, sahtelik aramızda kalsın!
Hani buralı deyimle “husolun!”
Burada bir “düzen” var (!)
Dünyaya rezil etmeyelim kendimizi…
***
“Sahte Diploma” veriliyormuş, görmeyelim…
Ses etmeyelim sağa sola…
Muhalefetin ağzına kırmızı biber sürelim!
Hiçbir derse katılmadan iki ayda doktora unvanı alan insanları deşifre etmeyelim.
Mayıs ayında üniversiteye kayıt yaptıran, bir ay sonra haziran ayında “4 yıllık” eğitimle lisans sahibi olan dahi insanlarımızla gurur duyalım (!)
Buradaki bu “düzen”i parlatalım olabildiğince…
“Diploma Mezarlığı”na dönüşen üniversitelerimizi kırmızı halının altına süpürerek, o halının üzerinde kafa tokuşturalım.
***
Bir zamanlar dünyaya patates ihraç ederken, şimdi Türkiye’den ithal gelen ürün için ahalinin kuyruklarda beklemesini abartmayalım hiç…
Hem yakında “dalında kalan narenciye” de ödenecek.
Az kaldı, limon da ithal edilecek böyle giderse, zeytin de…
Ne olmuş, üretmesek de olur (!)
Maraş’ın yıkıntıları üzerinde turistik geziler düzenler, “maraz turizmi” ile köşeyi döneriz.
“Turist” vizeli soyguncuları, “devlet” korumalı katilleri, yan yana poz verilen mafya başlarını, henüz doğmadan savaşa katılarak gazi unvanı aldığı için yurttaş yapılanları, rüşvet karşılığı çalışma izni dağıtan siyasi atamayı bilelim ama hep beraber susalım!
Susmayanı da içeri atalım özenle…
***
“Sahte Diplomalı" müdür Başbakan olarak anılan şahsın en yakınından çıkıyor örneğin…
Bir diğeri kooperatifleri denetliyor. Öteki Çalışma Bakanlığı'nda müdür… Beriki eski bir Eğitim Bakanı…
Hepsinin ortak özelliği de “ulusal” payeleri…
Malın sahibi de Ankara’da “milli” vekil zaten…
Kirlendikçe nutuk atalım, marş söyleyelim, tören yapalım!
***
Kendi ağzımıza kurşun sıkıyoruz canım…
Ne bu velvele…
Hep şikayet hep şikayet!
Dünyaya rezil ediyoruz, hukuk ve demokrasinin tıkır tıkır hatta şıkır şıkır işlediği bu harikulade düzeni…
Kendimizi dünyaya düdük etmekle bir şey kazanamayız!
Bırakalım, dünya burada bir “devlet” olduğunu sansın…
Hatta o devletin bir de başkanı (!)