Bizimkiler haklı çıktı işte...
Boş yere günahlarına girdik.
Kara kışta bizi sabahın kör karanlığına mahkum ettikleri için
söylemediğimizi bırakmadık.
Ama sonunda hak yerini buldu.
Koca Avrupa dize geldi.
Ancak altı ay dayanabildiler.
Şimdi teker teker dize geldiler.
Almanı da, İngiliz’i de, Fransız’ı da...
Zengin Kuzey ülkeleri de, fakir Doğu Avrupa ülkeleri de...
Ve elbette Republic of Cyprus da!
Hepsi 'babalarının köyü'ne döndüler.
Kürkçü dükkanı misali...

*  *  *

Yapay yaz saatini kış aylarında da yürürlükte tutma fikrini hiç
tartışmadan, konuşmadan, araştırmadan, sırf Türkiye öyle yapmaya karar
verdi diye uygulayanlar tarihe geçtiler.
Halen işgal ettikleri kabine üyeliklerinin asli amacını 'Ankara'ya şirin
görünmek ve yörünge dışına çıkmamak' şeklinde özetleyebileceğimiz UBP ve
DP'li bakanların bu üstün hizmetini unutabilmek mümkün değil.
Hele dağdaki trafik kazasında ölenlerin akrabaları ve arkadaşları, her
zaman onları bir şekilde anacak.
Bilime ve doğaya aykırı bir zaman dilimini kullanmak, Batı'dan giderek
uzaklaşan Türkiye'nin paralelinde yaşayabileceğimiz olası maceralara bir
örnek aslında...
Sırada ne var, bilmek mümkün değil.
Lakin işler iyiye gitmiyor ve gidecek gibi de görünmüyor.
Herkes "Dur bakalım 16 Nisan sonrası ne olacak" diyor.
Ne olabilir ki?
Değneğin iki ucu da temiz değil.

*  *  *

Erdoğan Başkan olabilmek adına her yolu mubah sayıyor. Türkiye halklarını
adeta kumar masasına sürdü. 80 milyonun geleceğiyle oynuyor.
Dünyayı karşısına aldı, sürekli tehdit savuruyor. Her gün yeni bir ülkeyle
polemiğe ve sürtüşmeye girişiyor. Referandum sonucundan emin değil, panik
yaşıyor. Bu panik haliyle nereye varır bilinmez, ama referandum
ertelenirse kimse şaşırmasın!
En son çıkışı "AB'yle ilişkiler konusunda da bir referanduma gidebiliriz"
oldu. İngiltere'nin Brexit kararına atıf yaptı, AB'ye meydan okurmuş gibi
konuştu.
Aynı saatlerde Roma'da AB 60'ıncı yılını kutluyor ve Brexit'e rağmen
'birliğe devam' deklarasyonu yayınlıyordu.
Türkiye Batı ile ipleri daha da gerebilir. Anketler bunu gerektiriyor.
Peki Doğu tamam mı?
Türkiye medyası avazı çıktığınca şikayet ediyor. Suriye'de işler sarpa
sardı çünkü. ABD de, Rusya da Ankara'nın kırmızı çizgilerini umursamadı,
Kuzey Suriye'de Kürt Devleti için düğmeye basıldı. Bir sonraki adımı
herkes çok iyi biliyor.
"Suriye'ye girme, yoksa Türkiye de parçalanacak" diyenleri dinleyen
olmamıştı tabii...

*  *  *

Avrupa ülkeleri 'yaz saati'ne döndü pazar sabahı...
Dünya dize geldi.
Türk usulü Mekke saati kışta hem Türkiye'de, hem Kıbrıs’ın Kuzeyinde hayatı
herkese zindan etti.
Bizim 'yağcılar' koltuklarını korumayı başardı, ama yollarda insanlarımız
öldü, sabah emekçiler dondu, hastalandı, çocuklar zifiri karanlıkta hem
üşüdü, hem korktu.
Yeşil Hattın iki yanında iki farklı saat dilimine mahkum edildik.
Yönetim kadrosu en son model Mercedeslerinde konforlu seyahatlerini
sürdürdü kış boyunca da, ama on binlerce insan Mekke saati yüzünden
perişanları oynadı.
Sendikalar ve muhalefet hükümetin bu insani konuda geri adım atmasını
sağlayamadı, başarısız oldu.
Halk çekti.
Şimdi bahar geldi, yaz kapıda, günler uzadı, Rumlar da saatleri bize
uyarladı.
Peki önümüzdeki kış?
Yine aynı çileyi çekecek mi bu toplum?
Ankara ne yapacak acaba bu defa?
Referandumdan 'evet' çıkarsa Avrupa saati, 'hayır' çıkarsa Suudi saati mi
geçerli olacak?
Bu 'kafa'yla bakalım daha ne hallere düşeceğiz!