1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Düşünceler ve yaşananlar -2-
Düşünceler ve yaşananlar -2-

Düşünceler ve yaşananlar -2-

Düşünceler ve yaşananlar -2-

A+A-


Tayfun Çağra

-Geçen haftadan-
Fuat’ın basit hayalleri vardı. Rahat bir yaşam, yeteri kadar kazanç… Çalıştırdığı markette böyle bir yaşam sürerken, evlendi ve arkasından da yurt dışından bir arkadaşından bir iş teklifi geldi.  

Elbette ki gittikleri yerin yaşam standartı, kendilerinin kazançları ve yaşadıkları hayat tatmin ediciydi.
Fuat’ın eşinin çalışmasına gerek yoktu, bebeklerine bakıyordu, onun her şeyiyle ilgileniyordu. Hatta öyle ki evdeki işleri de bir yardımcıları yaptığı için bütün zamanını çocuğuna ayırabiliyordu.
Ancak bu yaşam biçimi Fuat için çok da uygun değildi. Hikâyemizin başında yazmıştık, Fuat kendine yeterli bir miktar para, rahat ve sorunsuz bir yaşamı düşlemiş, asla fazlasında gözü olmamış, bunu hayallerine bile katmamıştı. Şimdiki yaşamı hiç de hayallerindeki gibi değildi. Bu refah içindeki yaşamı ailesine sağlamak için çok çalışıyordu, işindeki sorumluluğu gittikçe artıyordu. İşi yaptıkça masasına daha çok iş geliyordu… Sadece finansla kalmamış, neredeyse şirketin bütün iş toplantıları, projeleri ve her şeyiyle ilgilenir hale gelmişti.
Tabii ki böyle olunca eve yatmadan yatmaya geliyordu. Hatta bazen gelemiyordu da… Ya yurtdışı gezileri ya da uzayan iş toplantıları nedeniyle geceyi şirkette geçirdiği bile oluyordu.
Fuat’a bu iş teklifini yapan şirketin sahibi arkadaşı ise gidişattan çok memnundu. Neredeyse işle ilgisini en aza indirgemiş, Fuat’a bütün sorumluluğu yüklemiş gibiydi. Bu durum şirket sahibine bol zaman kazandırıyordu, işin dışındaki hayatını daha rahat yaşıyor, hatta bazen Fuat’ın ailesiyle Fuat’tan fazla ilgileniyordu!
Fuat bu hayattan yorulmuş ve bıkmıştı ama ortaya çıkan ailesi için refah hayatı da bırakmak istemiyordu. Daha doğrusu bu refahı kaybetmeden nasıl bir çözüm bulacağını düşünüyordu ama bunu düşünmeye de fazla zamanı yoktu. Yaşadıkları hiç de hayalleri gibi değildi.
Bazen işten eve erken geldiğinde eşi tarafından güzel karşılanıyor, sofrası göze hoş gelecek şekilde hazırlanıyor, bütün rahatı düşünülüyordu. Yemeğini yeyip, bir bardak da şarabını içtikten sonra zaten uykusu geliyordu yorgunluktan… O yatarken eşi gezmeye çıkıyordu “arkadaşlarla takılacağız biraz” diyerek… Zaten çocuk da yardımcıya emanetti nasıl olsa…
Fuat sabahleyin erkenden kalkıp işe gitmek için hazırlanırken eşi yanında makyajı silinmemiş, sabaha karşı eve geldiği her halinden belli olan, yarı vücudu yataktan sarkmış bir vaziyetteydi. “Zavallı, o da bütün gün çocukla yoruluyor tabii” diye geçirirdi kafasından Fuat ve yine işyerinde işlerin arasında kaybolurdu.
Bir süre daha gitti böyle… Fuat çalıştı çalıştı, evin refahı oldukça arttı… Öğretmen hanım öğretmenliğini unutmuştu artık… Sadece öğretmenlik değil anneliğini de… Neredeyse her gece dışarıdaydı, artık kocasını evde bile beklemiyordu, erkenden akıyordu gecelere… Ama bir akşam erken geldi Fuat eve… Evde karısı ve arkadaşı şirketin sahibi karşılıklı kadeh tokuşturuyorlardı. Bozuldular önce ama karısı toparladı hemen; “Biz de senin gelmeni bekliyorduk” dedi. “Beraber yemek yeriz diye düşündük.”
Bu açıklamalar her ne kadar masum gibi görünse, Fuat her ne kadar yorgun olsa da hoşlanmayacağı bir şeylerin olduğu belliydi… Ertesi gün bu durumu araştırmaya başladı. Kendisinin işte olduğu veya erkenden yatıp uyuduğu gecelerde karısının ve şirket sahibi arkadaşının hep beraber olduklarını öğrendi. Yıkılmıştı Fuat, ne yapacağını bilemedi önce… Konuyu açmadan, karısıyla konuşmadan önce bir yurt dışı gezisi uydurdu, evden ve işten uzaklaştı, sakince düşündü.
Geri döndüğünde kararını vermişti. Karısından boşanacak, kabul ederse çocuğunun velayetini de alacak ve yurda dönecekti. Çok zor olmadı, karısı da bunu bekler gibiydi sanki… Boşanmaları kısa sürdü, çocuğu da aldı, yurduna anne-babasının yanına döndü.
Dede, nene üzgündü ama diğer yandan da mutlu olmuşlardı. Oğulları yanlarındaydı artık ve en önemlisi de büyük kız torunlarından sonra vakit geçirecekleri bir de küçük torunları vardı yanlarında artık…
Fuat, yurtdışına gitmeden yaptığı marketçiliğin büyüğünü kurdu bu kez… Artık parası da fazlaydı. Rekabet edecek gücü vardı, iş verecek insanları, kendine ayıracak zamanı… Başlarda kurduğu hayaller buydu galiba… Kazandığı kadar yemek, yaşamasına yetecek kadar zaman.    
-Bitti-

Bu haber toplam 1348 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 113. Sayısı

Adres Kıbrıs 113. Sayısı