Düşüncenin ve Siyasetin Sefaleti
Düşüncenin ve Siyasetin Sefaleti
Tufan Erhürman
Uzunca bir süreden beri, bizde şöyle ayrıntılı bir siyasal düşünceler tarihi yazılmasının şu anda yaşamakta olduğumuz birçok sorunu daha iyi anlamamıza, belki de bu sorunlara çareler üretmemize yarayacağını düşünüyorum. Bunu benim yapmam uzmanlık alanım itibarıyla elbette kolay değil. Ama başkalarının yapmasının ne derece mümkün olduğundan da emin olmadığımı söylemeliyim.
Şerif Mardin’in Jön Türklerin siyasi fikirleri üzerine yaptığı çalışmanın Önsöz’ünde yazdıklarını okuyunca, bu konudaki şüphelerim daha da arttı. Eseri üzerinde çalışmaya başlamadan önce topladığı bilgilerin o zamana kadar Jön Türkler hakkında yazılan eserlerin niçin sistemden yoksun olduğunu açığa vurduğunu söylüyor yazar. Ve şöyle devam ediyor: “Oldukça idealist gayelerle ortaya çıkan bir hareket, az zamanda inanılmaz derecede yoğun bir entrika, karşılıklı itham ve dedikodu havasına bürünmüştü. Kişisel uğraşılar Jön Türkler arasında öylesine yoğundu ki, sanki birbirlerini tökezletme stratejisi siyasi fikirlerinin içeriğini oluşturuyor, teorik program ise bu gerçek amacın kamuflajı, paravanası ve maskesi olarak ortaya çıkıyordu” (Şerif Mardin, Jön Türklerin Siyasi Fikirleri -1895-1908-, İstanbul, İletişim Yayınları, 2012, s. 14).
Tıpatıp aynısı bizim için de söz konusu demek Jön Türklere haksızlık yapmak anlamına gelir muhtemelen. Ama “Jön Türkler” sözcüklerini aradan çıkarıp onun yerine “Kıbrıs Türk sağı” veya “Kıbrıs Türk solu” söz dizilerini koyarak paragrafı tekrar tekrar okursak, yapılan saptamanın son derece yerinde olduğu sonucuna varmak sanırım kaçınılmaz olacaktır. Kıbrıs Türk sağının da Kıbrıs Türk solunun da ortaya çıktıkları dönem itibarıyla son derece idealist olduklarından ben kendi adıma pek fazla kuşku duymuyorum doğrusu. Ama bu hareketlerin yol hikayeleri izlenmeye çalışıldığında, başlangıçtan kısa bir süre sonra ideallerden kopulduğu ve dedikoduların, entrikaların, kişisel hesapların belirleyici olmaya başladığı son derece açık. Bu durumda, bu hareketlerin içindeki kişi veya grupların “siyasi düşünceleri”ni belli bir sistematiğe oturtmak ve ayrışmaların sebeplerini düşünce farklılıklarıyla açıklamak hiç de kolay olmuyor. Bu düşüncelerin genel siyasi düşünceler tarihi içerisindeki köklerini aramaksa belki de ölü gözünden yaş beklemekten bile daha umutsuz bir girişime dönüşüyor ister istemez.
Bu durumun toplum olarak “düşünce” ve “düşünme” ile ilişkimizle de yakın bir ilişkisi var kuşkusuz. Bu konudaki hallerimizi de Mardin’in “Önsöz”de aktardığı Nurullah Ataç’a ait bir paragrafla açıklamaya çalışmak mümkün görünüyor. Şöyle diyor Ataç: “Biz düşünmüyoruz... gerçekten düşünmüyoruz, düşündüğümüzü düşünüyoruz, ‘cogito cogitare’ işte o kadar. Yoksa bir nesneyi, bir konuyu alıp da onu incelemiyoruz, onun üzerinde düşünmüyoruz. Bunun içindir ki, nereden, neden açılırsa açılsın, biz hemen birtakım parlak, ‘güzel’ sözler söylemeye kalkıyoruz, bununla yetiniyoruz. Karşımızdakini şöyle oturaklı, dokunaklı bir sözle susturmayı düşünüyoruz. İşte bu düşünmek değildir, düşünmemenin ta kendisidir...” (Ataç’ın bu paragrafı için bkz. Mardin, s. 15-16).
Bu şartlar altında siyasal düşünceler tarihi yazmak kadar, siyasetteki kamplaşma ve ayrışmaları, hatta sosyal medya üzerinden yapılan tartışmaları dahi anlamak, anlamlandırmak ve açıklamak olası değildir maalesef. Kaldı ki, özellikle günümüzde siyasetçiden, hatta “aydın”dan bile düşünce yerine, yine Mardin’in deyişiyle, “pratik hal çareleri” beklenmektedir. Ve ekonominin hayatımızda gitgide artan kapsayıcılığı aracılığıyla bu beklenti hemen hemen tamamen kısa vadeli ekonomik hal çarelerine teksif edilmiş, tabir-i caizse indirgenmiştir (Mardin, s. 17).
Dolayısıyla (ve maalesef) bugün buralardaki siyasal düşünceler tarihini yazmak hemen hemen imkansızken, gelecekte bugünkü “siyasal düşünceleri” yazmak, “hemen hemen” söz dizisine dahi gereksinim duyulmaksızın hakiki manada imkansız olacaktır. Hem halk, hem de siyasetçiler olarak siyasetin her şeyden önce düşüncelerle, programlarla, ideallerle ve geleceğe ilişkin tahayyüllerle ilgili bir faaliyet olduğunu anlamak konusunda insan üstü bir çaba göstermezsek tabii!!!