1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Düşünmeden yaşamak!
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Düşünmeden yaşamak!

A+A-

Bayram tatili günleri içinde hiçbir derdin, tasanın olmadığı zamanlar geçirmek ister insan…
Olabilir mi peki?
Çok da mümkün değil.
Borçların olduğu, dövizin tavan yaptığı, gelecek endişesinin bitmediği günler yaşarken derdin, tasanın da bitmesi mümkün değil.
Ancak en azından bu birkaç gün için denemek lazım.
Derdi, tasayı unutup kendimizi resetlemek!..
Herhangi bir zararı yok.
Başarırsak birkaç gün de olsa kafamız rahatlamış, yeniden başlamış gibi oluruz.
Nasıl mı yapacağız bunu?
Bilmiyorum.
Düşünmemeye çalışarak olabilir belki…
Sorunları düşünmeden geçirilen birkaç gün,
Belki birkaç saat da yeterli olabilir.
Bazen diyoruz ya; Hiçbir şeyden umuru olmayan, düşünmeden yaşayan, belki bilinçli belki bilinçsiz böyle davranan insanlar böyle mutludurlar diye…
Öyle davranarak kısa bir zaman için belki başarabiliriz.

*  *  *

Mesela Nasrettin Hoca gibi davranmak işe yarar mı;
Bir gün eve yorgun argın gelir Hoca ve karısına;
“Yemek hazırla da yiyelim hanım” der.
Kadın hazırlar, yemeklerini yerler ve yatarlar.
O gece eve hırsızlar girer, tabakları alıp kaçmaya çalışırlar.
Hocanın karısı bağırır;
“Hoca, Hoca tabakları çalıyorlar”
Hoca da “Boş ver, bırak çalsınlar yenisini alırız” diye karşılık verir.
İkinci gün yine eve girer hırsızlar, bu kez koltukları çalmaya çalışırlar.
Hocanın karısı yine bağırır;
“Hoca Hoca koltukları alıyorlar”
“boş ver, yenisini alırız” diye cevaplar yine Hoca….
Üçüncü gece yine gelir hırsızlar…
“Hoca Hoca bu kez beni çalıyorlar” diye bağırır kadın…
Hocanın yanıtı değişmez;
“boş ver yenisini alırız.”

*  *  *

Çok mümkün görülmese de, bu işin şakası, adı üstünde fıkra olsa da birkaç günlüğüne umursamamak, omuzlarınızdaki yükü atmak, bir yerlere emanet bırakmak, (başkasının sırtına değil, yere) belki işe yarayabilir.

***

Bugün arife, yarın da bayram… Her yıl eski bayramların tekrar tekrar arandığı yıllar olmaya devam ederken “mutlaka eski bayramlara dönmek lazım” iddiasında olan yok. Artık gereksinimler değişti, farklı bayram modelleri oluştu ama bu değişen gereksinimlerle birlikte eski paylaşımı, dostluğu da yaşatmak mümkün değil mi? Ayrı ayrı yaşanmaya başlanan bayramlar birlikte yaşanacak şekilde bir modele dönüştürülemez mi?

İlle de bir şey düşünmek istiyorsak bu bayramda, bunun nasıl olabileceğini düşünelim çok daha yararlı olur.

 


 

Bir karar daha alınsın…

mm-030.jpg

Yukarıda umursamayın, boş verin, kafanızı resetleyin dedik ama böyle olayları duydukça da olmuyor ne yazık ki! Gençler yine anayasal haklarını kullanarak denize girmek istediler. Gemikonağı’na gittiler. Mardinli olarak bilinen yerden hiçbir hizmet almadan denize girmek istediler. İşletmeci karşı çıktı, tepki gösterdi hem de nasıl! Sandalyeleri kapıp gençlerin kafalarında kırmak istedi. Küfürler etti, polisi de anayasayı da tanımadığını söyledi. Şunu söylemek isterim; Hükümet TL’nin erimesiyle ilgili bazı kararlar aldı, kur sabitledi, kiralarda sabitlediği kur miktarlarının kullanılmasının yasal gereklilik olduğunu belirtti. Bunu yaparken de bazı kanun hükmünde kararlar alarak yaptı. Peki plaja grime konusunda böyle bir karara da gerek yok. Bu bir anayasal hak zaten… Mahkemelerin de hatırlattığı, karar verdiği, herkesin bildiği… Kurlarda yapılan gibi “plajlara giriş de serbesttir, bu anayasal hakkı yerine getirmeyen işletmeciye şu şu şu yaptırım uygulanır” denemez mi? Artık bu işe de kesin çözüm şart. Anayasal haklar şiddet karşılığı alınmaya çalışılmasın artık… Kanunları, gençler can pahasına savunmak zorunda kalmasın.

 


 

Yine düşündük!

Bu yaz ve de bayram tatilinde daha önceden yani TL erimeden ayarlanmış, programlanmış, parası ödenmiş tatillerin olduğu sosyal medyadaki paylaşımlardan anlaşılıyor. Tabii ki döviz cinsinden bir kenarda birikmişi olanlar gelecek tatil döneminde de bu paylaşımları yapabilecekler de TL’ye talim edenler ne yapacaklar acaba! diye yine düşündük!


Hayal

Kafa yormayacaktık, düşünmeyecektik, umursamaz olacaktık, bütün yükleri bir kenara bırakacaktık! Da hayal kurmak da mı yasak? Sanırım bu ‘düşünmeme’ eylemi içine girmiyor hayal kurmak… TLC’deki ‘Hayalimdeki Ev’i izliyorum. ABD Teksas’ta 40 bin dolara 1920 yapımı ev alıyorum. Arazisiyle birlikte… Üzerine 150 bin dolar ekleyerek yeni bir ev yaptırıyorum. 250 bin dolara satıyor, 60 bin dolar da kâr ediyorum. Bu bayram bu hayal bana yeter!


 


"Beni korkutan kötülerin baskısı değil iyilerin kayıtsızlığı."

Martin Luther King  

 

 

Bu yazı toplam 2621 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar