1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. DUYUŞLAR
DUYUŞLAR

DUYUŞLAR

Sanatsal boyutuyla müziği tanıyamayan bir toplumda müziğe ilgi uyanır mı? Müzik gereksinimi ortaya çıkar mı?

A+A-

 

Sanatsal boyutuyla müziği tanıyamayan bir toplumda müziğe ilgi uyanır mı? Müzik gereksinimi ortaya çıkar mı?

 

      Okul öncesinden yüksek öğretime zorunlu/seçmeli olarak eğitim sistemimizin bir gerçeğidir müzik. Ancak, içeriği ve yöntemleri bakımından çeşitli sorular barındırdığı ve bilimsel ortamlarda olduğu kadar sanat çevrelerinde de çeşitli boyutlarıyla tartışıldığı bir gerçek. Bugünkü müzik ortamımızın önemli bir hazırlayıcısı olarak müzik eğitiminin niteliği konusunun sosyal bilimler ve müzik bilim uzmanları ve sanatçılarımızla etkili görüşlere dayalı olarak tartışılması ve çözüme dönük adımların atılması konusunda herhangi bir adım atılamamıştır günümüze dek. Atılamamıştır çünkü, bahsi geçen sosyal bilimciler, müzik bilim uzmanları ve müzik sanatçılarımızın nitelikleri ve var olup olmadıklarıyla ilgili soru işaretleri yok mudur zaten!

Uzman (mütehassıs, bilirkişi) kelimesinin rüzgar gibi savrulduğu yaşamımızda, bu kelimenin kullanılması yanlış zeminlerde olmaktadır.

Bu bağlamda şu soruların yanıt bulması, büyük ölçüde çözüme ilişkin görüşlerin cesaretle ortaya konmasını sağlayabilir. 

 

MÜZİK ÖĞRETMENİ NASIL YETİŞİYOR?

 

          Müzik dersleri neleri öngörüyor, hangi öngörülerini gerçekleştirebiliyor?  Müziği yaşamak, öğrenmek, uygulamak konusunda toplumsal bir gereksinim var mıdır? Müziğe ilişkin disiplinler arası (Eğitim Bilimleri, Müzik Eğitimi, Müzikbilim, Sosyoloji, Psikoloji, Müzik Sanatının alt disiplinleri v.b) söylemler arasında tutarlılık var mıdır?

 Üniversitelerin eğitim Fakültelerinde verilen müzik öğretmenliği eğitimi, ilköğretim ve ortaöğretim müzik öğretmenlerini yetiştirmeyi öngörüyor. Yetiştirilen müzik öğretmenlerinin, günümüz toplumunun ve ulusal eğitim sisteminin beklentileri yanında, kendi gereksinim ve beklentilerine yanıt verecek donanıma sahip olup olmadıkları önemli bir sorun olmuyormudur ülkemizde?   Üniversitede çalgı vs. öğretecek öğretim görevlilerinin akademik kariyer sahibi, yani akademik ünvanlara sahip olmaları gerekirken, ahbap çavuş ilişkileriyle üniversitede öğretim görevlisi olunabilinmektedir mesela. Müzik eğitimi bölümü olan bir üniversitemizin tek olduğu halde, böyle akademik kariyeri sınırlı öğretim kadrosu barındırıyor olması, eğitimini müzik üzerine yapmak isteyen gençlerimizi de başka ülkelere zorunlu olarak yönlendiriyor zorunlu olarak. Her öğrenci üniversitede eğitim alacağı kişinin akademik ünvana sahip olmasını, donanımlı olmasını arzular ve zaten bu hep böyledir. Toplum değişiyor, bireyin gereksinimleri çeşitleniyor. Bu gereksinimleri karşılamak için yapılandırılmış olan kurumsal yapı ve sistemler Kıbrıs’ın Kuzeyi’nde beklenen hızda yenilenemiyor da diyebiliriz bunun sonucunda.

 

ORTA ÖĞRETİMDE MÜZİK DERSLERİ NASIL YÜRÜTÜLÜYOR?

      

      Ortaöğretim sürecinde müzik derslerinin nasıl yürütüldüğü bilinmekte. İlköğretim müzik programları öğrencilerin etkin olacağı "aktif öğrenme" anlayışını öngörmekle birlikte, ilköğretimdeki bazı müzik öğretmenlerinin eğitim süreci, henüz bu anlayışın gerektirdiği uygulamalara uzak görünüyor. Sistemin bu süreci de, benzer bir "yeniliği zor benimseme" güçlüğü yaşamakta. Uygunluk bakımından tartışılan yanları, müzik derslerinin etkin uygulayıcıları olarak müzik öğretmenlerini güç durumda bırakabiliyor. Artık Kuzey Kıbrıs’ta, Türkiye üniversiteleri yanında diğer ülkelerdeki üniversitelerden mezun gençler ve öğretmenlerimiz vardır. Bu bir yana, Doğu Akdeniz Üniversitesi’nden de mezun gençler yeni müzik öğretmenleri olarak görev yapmaktadırlar. Müzik öğretmenliğinde geleneksel anlayışla kazanılmış donanım ne yazık ki yeterli olamıyor günümüzde. Bu donanım; Çalgı eğitimi, müziksel işitme eğitimi, piyano eğitimi, ses eğitimi, orkestra ve koro eğitimi / yönetimi, alanın gerektirdiği repertuar / dağar v.b. ( Program yoğunluğu, yakın ve uzak hedefler, istihdam kaygıları v.b. nedenlerle bunların yeterince etkili kazanılamaması.)

 

MÜZİK TOPLUMDA NASIL ALGILANIYOR?

 

       Giderek "eğlence = müzik" mi? Yazık ki sanatsal boyutu ve doğuşundan bu yana izlenen gelişim / değişim, algılanamıyor. Sığ ve kolay yanı ile yetiniliyor. Bunun sonucunda toplumun geniş kısmında bireyler, müziği büyük ölçüde "tanınma, para kazanma" amaçlı algılayarak müziğe gereksinim duyup duymadığına ilişkin bir anlayış ortaya koyamıyor. İlginin var olabilmesi belli bir kültürel biçimlenmeyi gerektirdiği gibi, var olan ilginin yol göstericisi durumundaki yetenek ve yeterliklerin işlenerek gelişebilmesi de öncelikle buna duyulan gereksinimin ortaya çıkmasına bağlıdır. Oluşan müzik ortamıyla yetinilen bir toplumsal tabloyla karşı karşıya bulunuyoruz.

Bu bağlamda, toplumun müziksel kültürlenmesindeki etkenler arasında yalnız müzik eğitiminin ve onun uygulayıcısı müzik öğretmenlerinin sorumlu olmadığı göz ardı edilmemeli.

           Eğitim Bilimleri, Müzik Eğitimi, Müzikbilim, Sosyoloji, Psikoloji, Müzik sanatının alt disiplinleri v.b, sanatsal ve toplumsal amaçları ve bireyin ilgilerini karşılamada etkin olabilmeliler. İlgilerin canlı tutulması, alanlara özgü ve / veya disiplinler arası müziksel etkinlikler yoluyla etkin kılınabilir. Sayılan bu disiplinlerin bazılarında tarihsel süreç önemli gelişmeleri hazırlamış ve çağa uygun anlayışların yeşerdiği alanlar olarak etkin olabilmiş. Bunun yanında sosyoloji, psikoloji, felsefe, eleştiri kavramlarıyla müziğin ilişkilendirilebilmesi, henüz aynı düzeyde etkin değil.

 

TOPLUM - MÜZİK İLİŞKİSİ

 

          Örgün müzik eğitimi yanında, yaygın - yetişkin eğitimi, dernek - topluluk, müzik merkezleri v.b. ortamlar ile tümünden etkin olduğu izlenen radyo - TV yayınları, karmaşık bir bütünsellik sergilemekte. Geçimli / destekli anlayış yerine, bir karşıtlıklar zinciri. Başta demiştik ya, müziği sanatsal boyutuyla tanımayan toplumumuzun en güzel örneklerini işte bu ortamlarda açıkça görebilmekteyiz. Sadece müzik sanatında değil, sanat dallarının tümünde Sanat-toplum ilişkisinin karşıtlıklar zinciri devam etmekte. Gerçek anlamda sorun çok büyük.

Sonuç olarak diyebiliriz ki;  “Müziği sanatsal boyutuyla tanıyabilen bir toplumda müziğe veya sanat dallarına ilgi uyanır, müzik gereksinimi ortaya çıkar, "müzik öğretmeni" ve "genel müzik eğitimi" işlevsel (fonksyonel) nitelik taşıyabilir. Müziği sanatsal boyutuyla tanıyamayan toplumlarda ise, müzik gereksinimi, müzik öğretmeni, genel müzik eğitiminin herhangi bir işlevselliği yoktur”.

Bu yapının en güzel örneğini ise bizler, toplumca yaşamaktayız zaten. Kalın sağlıcakla.   

 


 

HAFTANIN ALBÜMÜ: EVANESCENCE EVANESCENCE

 

Evanescence kendi adlarıyla taşıyan üçüncü albümlerini üç yıl aradan sonra, üstelik geri dönen gitaristleri Troy Mclawhorn ve Foo Fighters, Stone Sour ve Alice in Chains gibi isimlerin de yapımcısı olan Nick Raskulinecz ile beraber muhteşem bir ekiple ortaya çıkardı. Bu aradan sonra What You Want adlı single ile aramıza dönen Evanescence, bunun daha önceki şarkılarından gerçekten farklı olduğunu söyledi. Dünyayı en derininden sallayacak kadar kuvvetli tınılarla dolu, sözleri anlamlı ve her bir enstrümanın hakkının verildiği bir şarkı olan What You Want, albümden önce herkese Evanscencei tekrar hatırlattı. Daha önce büyük satış rakamlarına ve dünyanın her yerinden oldukça geniş bir hayran kitlesine ulaşmayı başaran grup, Fallen albümünden en bilinen Bring Me To Life, My Immortal ve The Open Door albümünden herkesin bir dönem ezberlediği Call Me When Youre Sober gibi hitlere yenilerini ekleyecek bu albüm ile!

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1377 defa okunmuştur