1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Düz mantık!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Düz mantık!

A+A-

Türkiye’nin cemaat ve tarikatlarının KKTC’deki “işleri” bir hayli yoğun…

Bizde öğretmen sendikaları ve birkaç gazete ya da köşe yazarı dışında, kimsenin tarikat ve cemaatlerle derdi yok…

Ama Türkiye’de tarikat ve cemaatlerin “eğitim”le “iç içe” olmasına tepkiler çok büyük…

-*-*-

Ve TC Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bu konuda dün bir açıklama yaptı…

Dedi ki; "… Sizin tarikat ve cemaat dediğiniz kurumlarla protokol yapmaya devam edeceğiz. Çünkü onlar çocukların dağa çıkmasını engelliyor."

-*-*-

Düz mantıkla hareket edecek olursak; “KKTC’de dağ var ama çıkan yok!”

Haliyle, tarikat ve cemaatlere de “ihtiyaç yok”…

-*-*-

Bu arada dün bu yazıyı yazarken aklıma geldi; sahi düz mantık nedir?

Bir fıkra ile açıklamaya çalışacağım!

-*-*-

Temel bir yarışmaya katılmış ve yarışmada dereceye girmiş…

Ödül olarak temele bir kitap vermişler.

Kitabın adı “Düz Mantık”.

Temel “ben bunu okuyamam, sıkılırım, kısaca anlatın” demiş.

Bir adam başlamış anlatmaya:

-*-*-

Adam: Sizin evde akvaryum var mı?

Temel: Var!

Adam: Akvaryum olduğuna göre içinde su da vardır…

Temel: Var!

Adam: Su olduğuna göre içinde balık da vardır…

Temel: Var!

Adam: Balık olduğuna göre sende hayvan sevgisi de vardır…

Temel: Var!

Adam: Hayvan sevgisi olduğuna göre sende insan sevgisi de vardır…

Temel: Var!

Adam: İnsan sevgisi olduğuna göre senin kız arkadaşın da vardır…

Temel: Var!

Adam: Kız arkadaşın olduğuna göre sen gey değilsin…

Temel: Evet değilim!

-*-*-

Temel kitabı koltuğunun altına almış eve giderken karşısına Dursun çıkmış…

Aralarında şu muhabbet geçmiş:

Dursun: O kitap ne?

Temel: Yarışmayı kazandım, hediye olarak bu kitabı verdiler…

Dursun: Konusu ne?

Temel: Bak şimdi, sizin evde akvaryum var mı?

Dursun: Yooook!

Temel: O zaman sen geysin!

-*-*-

Bizde dağ var ama çıkmıyoruz; belki Türkiye’nin Kıbrıs siyaseti değişirse, Tahsin Ertuğruloğlu çıkabilir!

Ancak şu anda, tarikat ve cemaatlere ihtiyaç bulunmadığı inancındayım!

Düz mantıkla!


Bullez neden çok önemlidir?

Ekonomi kötü mü?

Mali gidişat hiç iyi değil ve dibe mi vurduk?

Yoksa, CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın Sim Tv’de Meyil Adakul’a dediği gibi, “… Bu ülkede yeterli maddi kaynak var” mıdır?

Tufan hocaya göre kaynak varsa; o zaman açıkça “yönetim beceriksizliği” söz konusudur!

-*-*-

Neyse, ekonomi ne kadar kötü olursa olsun, bir gün gelir, düzelebilir, düzeltilebilir…

Batarsınız ve çıkarsınız…

İyi yönetenler başa gelir…

-*-*-

Ekonomiden çok önce, asıl önemli olan “kültür”dür!

Kültür çöktü mü; bir daha toparlayamazsınız!

-*-*-

Kıbrıs’ın Kuzey kesiminde ekonomik çökmüşlüğün, gelir dağılımındaki aşırı dengesiz ve adaletsiz dağılımın çaresi çoktur…

Ama aynı coğrafyadaki kültür katliamının veya kültürel işgalin sonuçları, “toplumsal yokoluş”un tak kendisidir!

-*-*-

Bu yüzden, bullez çok önemlidir!

Bu yüzden, şeftali kebabı çok değerlidir!

Herkes helik, herse ve pergamut macunu yapabilmelidir!

-*-*-

Efendim, “Kültürler mozaiği… Çok güzel bir şey!”

Elbette kültürel farklılıklar, bir ülke için zenginliktir ama büyük bir kültürün; daha küçük kültürü yok etme çabası veya siyaseti, insanlık utançları arasındadır…

-*-*-

Size iki soru sormak istiyorum:

Bir: Benjamin Netanyahu ırkçısının Gazze’de yapmaya çalıştığı nedir?

İki: Silahla, tankla, bombalarla yok etmek ile kültürel saldırı veya kültür işgali ile yok etmek arasında fark var mıdır?

-*-*-

İslam Dini Peygamberi Hz. Muhammed’e ait olduğu söylenen bir söz var; “… “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır”…

-*-*-

Kıbrıs Türk toplumu, son derece bilinçli ve haksız bir kültürel saldırı altındadır…

Susan da kesinlikle dilsiz şeytandır!


Sıçtı Cafer, bez getir!

Ersin Tatar dedi ki; “… Gazze’de yaşananlara dünya ve BM Güvenlik Konseyi seyirci kaldı…”

-*-*-

Aynı Ersin Tatar dedi ki, “… “Rusya, Ukrayna'da yaşanan olaylardan dolayı kendisini güvende hissetmediği için Ukrayna'da harekete geçti. Aynı şey Türkiye için de geçerlidir”…

-*-*-

Tatar bu iki açıklamayı, birkaç saat arayla yaptı…

-*-*-

Birincisini, kendisini ziyaret eden bir grup insana söyledi…

İkincisini, Rus haber ajansı TASS’a demecinde dile getirdi…

-*-*-

Hep diyorum; birileri bu kardeşimize, “lütfen konuşma, sus artık” diye uyarıda bulunmalı…

-*-*-

Rusya ve Türkiye; neden harekete geçmiş?

Tatar’a göre, Rusya, kendini güvende hissetmemiş ve Ukrayna’da harekete geçmiş…

Yine Tatar’a göre, aynı şey Türkiye için de geçerliymiş…

-*-*-

Türkiye’nin Kıbrıs’la alakalı hareketinden mi bahsediyor, Irak ve Suriye operasyonlarından mı söz ediyor anlamadım…

-*-*-

Ama açık bir şey var; Tatar’a göre, Türkiye ve Rusya, tehdit hissederse vurma hakkına sahiptir…

E peki İsrail?

-*-*-

“O başka bu başka” diyemez!

Türkiye’nin ve Rusya’nın hakkı varsa, İsrail’in de vardır!

-*-*-

Gerçekten birileri, Tatar’a “dur” demelidir…

Ne dediğinin farkında değildir; ağzından çıkanı kulağı duymamaktadır…

Konuştukça batmaktadır…

-*-*-

Tam “sıçtı Cafer, bez getir” durumu!

Her gün, her gün!

Yeter be abi!


marc-najera-jwaagqsbq44-unsplash.jpg

"Bir Tibet Atasözü der ki; “Uzun ve sağlıklı yaşamak için yarısını yiyin, iki kat yürüyün, üç kat gülün, ölçmeden sevin..."

Bu yazı toplam 1943 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar