1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. EDEBİYAT EĞİTİMİ (3)
EDEBİYAT EĞİTİMİ (3)

EDEBİYAT EĞİTİMİ (3)

‘Milli Eğitim Alanında’ , hükümetlerin değil… ‘Değişmez Bir Devlet Politikasının’ olması şarttır…

A+A-

Neriman Cahit

BİR ÜLKEDE AŞİL’İN TOPUĞU EĞİTİMDİR… VE, SORUN SADECE GÜÇLÜ BİR BAKANLA ÇÖZÜLECEK BİR SORUN DA DEĞİLDİR…

DEVLET POLİTİKASI…

‘Milli Eğitim Alanında’ , hükümetlerin değil… ‘Değişmez Bir Devlet Politikasının’ olması şarttır… Çağdaş, Demokratik ve İnsan Hakları temeline dayandırılmış bir politika olmalı bu… Kendi dilini, kültürünü iyi bilen… Dünyaya ve çağına açık kuşaklar yetiştirmeden bu ülkede insanca yaşamayı nasıl tasarlayabiliriz ki…

Burada bir parantez açıp Eğitimimizi bir kangren gibi kemirmekte olan sistemleştirilmiş bir olgunun da altını çizme gereğini duyuyorum: Bugün artık liseye geçmiş çocuklarımızın bazılarının, ‘dört işlemi’ dahi bilmemesi… öğretmenlerimizin, önemli bir kesiminin ‘köşeyi dönme’ hevesi de üzerinde önemli bir konudur… Ağırlık olarak bu yüzden, okullarımız tam gün olarak eğitime geçemiyor…

  • Evet… Tam gün eğitime geçemiyor… Öğretim ve Eğitimin parasız ve (eşit) ayrıcalıksız olması ilkesi kaldırıldığı raftan inmiyor… Bu konuda birçok temel prensip çatır çatır çiğneniyor… Okuyup / Eğitilmeye gelen çocuk ve tabii velisi de kaşla göz arasında, ‘Öğrenci’ olmaktan çıkarılıp ‘müşteriye’ indirgeniyor…
  • Ülkemizde, artık öğretim ve eğitimde, her şeyin ölçüsü maalesef paradır…

VE HALKIMIZ…

Konuya biraz da halkımız / insanımız açısından bakalım: Bizim toplumumuzda okuma alışkanlığı yok… Özel bir toplumuz biz… Kendimizi ‘Şifahi bir kültürle’ ifade ediyoruz. Efsaneler, masallar, seyirlik oyunlar… Ve, bunun somutlaşma noktası olarak Şiir… Görsel Kültür, gittikçe egemenleşiyor… Edebiyat / Sanat elitleşiyor, halktan kopuyor ama bu seçkinlerin tercihleri ve zevkleri de edebiyatın uzağına düşüyor…

  • Pek çok aile, eve gazete bile almıyor… Böylece, çocuk evde ‘Okuma Edimine’ tanık olmuyor… Hele katılımcı hiç… Okulda kitapla yüz yüze geldiğinde de… Onu kitaba çekecek, ilgisini uyandıracak bir şey yok. Ders kitapları, Edebiyat kitapları hâlâ eski Edebiyat örnekleriyle dolu: Üstelik, kendi Edebiyatı Edebiyatçısı da yok… Kitap, çocuğu itiyor!..
  • Bu kitaplar ve konuları… Çocuğa, bir düş kurma payı dahi vermiyor… Sadece kalıp halinde aktarmaları var… Böylece soğuyor… En azından sınamıyor…
  • Evet, Edebiyat Kitapları, çocuğa hayal kurma dünyasını genişletme, doğru düşünme, kendisini doğru ifade edebilme… Bu yönde, sağlam bir bilinç ve ‘Düşünme Yöntemi’ elde etme katkısı yok bu kitap ve derslerin çocuğa…
  • Ama günümüz  çocuğu, TV ve Bilgisayarın tutsağı!.. Bunlar tarafından kuşatılmış durumda…

Bunların vasıtasıyla başkalarının kurduğu hayaller… Bir bardaktan öbür bardağa su boşaltır gibi aktarılıyor çocuğun kafasına…

Oysa kitap… Kitabın yarattığı dünya ne de güzel yakışıyor çocuğa…

Yoksa, yakışıyordu mu demeliydim…

 


Notlarım Sayesinde Okuldan Atılmadım…

Okuyabileyim diye Kırnı’dan, “Beyaz ekmek ve helva getiren Şeher’e, yani Lefkoşa’ya giden ilk kız öğrenciydim. Atatürk İlkokulu’ndan sonra, Victorya Kız Lisesi’nin Ortaokul bölümüne gidiyordum. Orta 1’de Rumlarla karışık okuyorduk. Ama II. sınıfta ayrılmıştık. Bir gün, müzik hocası İngilizce derse başlarken, söz alıp “Sör, bugün 29 Ekim, Türklerin Milli günü; Bayram. Bize Türkçe bir şarkı öğretin!” dedim.

Öğretmenin yanıtı kesin oldu:

“Ders programında İngilizce yazıyor; onu uygulayacağız!”

Ben de kendisine aynı kararlılıkla yanıt verdim.

“Yok, söylemeyeceğiz!”

“Söylemeyecek olan sınıftan çıksın!”

Ben de, iki arkadaşımla birlikte sınıftan çıktım ve evime gittim. Ne var ki, meğer o iki arkadaşım daha sonra yeniden sınıfa dönmüşler!

Köyden gelen ve hiçbir şeyi olmayan bir çocuktum. Beni koruyacak kimse de yoktu…

Ve, bu hep böyle sürdü…


KLEOPATRA

Mesaryamın ekmeğine katık getir Kleopatra

Şarap getir Limasol’un bağlarından

içelim dostluğun ve barışın adına…

Bana güneyden bir avuç toprak getir Kleopatra

yıllardır boş duran saksılarımıza

barış çiçekleri ekelim seninle.

 

Çook, çok geç kaldık Kleopatra

oğullarımız bak yeniden silah başında

bir sizden bir bizden derken yıllardır

kimdir gerçekten kaybeden bir düşünelim

politikacıların yerine…

gayrı, biz analar konuşalım Kleopatra…

 

Gel, Yeşil Hat’a badem ağaçları dikelim

Barışı aşılayalım dallarına

Her bahar çiçeğe duracak…

Ortak dostluk rüzgârları estirelim seninle

çocuklarımızın uçurtmalarını uçuracak…

 

Bizde bir türkü var bilmem bilir misin

“Beşparmak Dağı sıra

Ot sarılmış mısıra…”

Gel birlikte söyleyelim Kleopatra

sazın ve buzikinin eşliğinde…

 

Bugüne dek hep biz anlar kaybettik…

Bari çocuklarımız kazansın Kleopatra…

 

Neriman CAHİT

 

 

Bu haber toplam 2068 defa okunmuştur
Etiketler :
Adres Kıbrıs 306 Sayısı

Adres Kıbrıs 306 Sayısı

İlgili Haberler