Kasım ayı maalesef aile içi şiddetin gündeme damgasını vurduğu bir ay oldu. İki ayrı olay, cinayetler, intiharlar ve birçok soru işaretleri. İstatistikler en çok cinayet işlenen yerin yatak odaları olduğunu söylüyor. İnsanlar en büyük kötülüğü en yakınında olanlara yapıyor bazen. Kıbrıs’ta son 30 yılda gitgide artan refahın mutluluk ve huzur getirdiği söylenebilir mi? Ceplerimiz dolarken içimizdeki sevgiyi kaybediyoruz diye düşünmekten geri duramıyor insan. Görünen gerçek şu ki, insanlar gitgide daha da izole olmuş şekilde yaşıyorlar. Toplumsal bağlar öyle yüzeysel ve zayıf ki, komşunuzun kim olduğunu bile bilmeden yaşıyorsunuz.

Artık sivil toplum kuruluşlarının ve devletin bu konuya ciddi bir şekilde eğilmesinin zamanı geldi. Sosyologlar ve psikologların da yardımıyla sorun iyice araştırılıp, çözümler bulunmalı. Elbette kolay bir iş değil bu. Bütün modern görüntümüze, kullandığımız lüks arabalara ve akıllı telefonlarımıza rağmen, kültür ve insani gelişim anlamında çok gerilerdeyiz. Toplumumuz hala daha ataerkil bir toplumdur ve böyle de olmaya devam edecek gibi görünür. "Ev içindeki ataerkil şiddet, daha güçlü olan bireyin diğer bireyleri, zor kullanmanın çeşitli biçimleriyle kontrol etmesinin kabul edilebilir bir şey olduğuna duyulan inanca dayanır" der Bell Hooks. Bu yaşam bizim yaşamımız, bu ülkede bizim ülkemiz. Ona gerçekten sahip çıkmak, ağacından, tohumundan insanına kadar her şeyiyle ilgilenmek hepimizin görevi.

Bu ayki Gaile’de ekonomik krizden, tohum yasasının iptaline kapitalizmden konut sorununa dek uzanan birçok farklı konuda yazıyla okurla buluşuyoruz. Yazarlarımıza emekleri için sonsuz teşekkürler.

Daha çok düşünce, daha çok insani paylaşımla dolu, çevreye, azınlıklara ve ezilenlere şevkat ve yardımseverlikle dolu bir ay geçirmemiz dileğiyle.

Yılmaz Akgünlü

*Gaile’nin sayfaları; eleştirel, politik ve kültürel mecralarda kendini özgürce ifade etmek isteyen okur-yazarlara her zaman açıktır. Gaile’de yayımlanmasını istediğiniz yazılarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz.