1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Editör’ün notu
Editör’ün notu

Editör’ün notu

21. yüzyıl’da hala düşünce ve ifade özgürlüğü ve insan haklarına saygı vurgusunun yapılmak zorunda olması insana kendini kötü hissettirirken, duygusal değil mantıklı davranma zamanının çoktan geldiğini ve hatta geçmek üzere olduğunu anlamalıyız şu anda.

A+A-

 

Ülke olarak oldukça hareketli bir ay geçirdik. Yeni yıldan beklediğimiz huzura ve barışa, kötü bir cevap olarak Ocak ayı tam tersine bir kargaşa ile gelip geçti. Önce seçim süreci, sandıktan çıkan sonuçlar, koalisyon tartışmaları, Türkiye’nin Afrin’e askeri harekatı ve bunun sonucunda otoriteye karşı gelinmemesini her türlü baskı ve şiddet ile yıllardır öğretmeye çalışan Türkiye Cumhurbaşkanı’nın hedef göstermesiyle Afrika Gazetesi’ne yapılan saldırı, sokak ortasında Cumhurbaşkanı’nın üzerine yürünmesi, akabinde meclisin içinde, dışında ve damında yapılan taşkınlıklar ve maalesef bu süreçte devletin polisinin “ihmali”, “güvenlik zafiyeti” derken olayları izlemesi, tepki ver-e-memesi… Evet, Ocak ayı geriye bir çok tartışma bırakarak böyle geçti.

21. yüzyıl’da hala düşünce ve ifade özgürlüğü ve insan haklarına saygı vurgusunun yapılmak zorunda olması insana kendini kötü hissettirirken, duygusal değil mantıklı davranma zamanının çoktan geldiğini ve hatta geçmek üzere olduğunu anlamalıyız şu anda. Hukukun üstünlüğü, adalet, eşitlik ya da demokrasi bir günde yerle bir olmadı elbette, sadece biz yaşanan olaylarla bu kavramların yıkılıyor olduğunu somut olarak izledik. Halk olarak belki de en çok benimsediğimiz “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” mottomuz, yerini bir günde tedirginliğe, umutsuzluğa ve artık bir şey yapmalıyız motivasyonuna bıraktı.

Bu süreçte yaratılmaya çalışılan Kıbrıslı-Türkiyeli ayrımının kimlerin yararına olacağı çok açık. Etnik kimlik üzerinden yapılan tartışmalar, hem Kıbrıslı-Türkiyeli ayrımını hem de Sol’un kendi içinde kutuplaşmasını beslerken, ülkede zaten her daim karışık olan siyasi durumu daha beter bir çıkmaza sürükleyecektir. Bu yüzden toplum olarak bize yapılmaya çalışılan baskılara ve manipülasyonlara, eşitlik, özgürlük ve adalet temelinde cevap vermemiz gerekir.

Hal böyleyken, biz de Gaile dergisi olarak toplumun entelektüel ve sosyal yaşamına elimizden geldiği kadar katkı yapmaya ve toplumun farkındalığını artırmaya çalışmaya artık aylık olarak devam etme niyetindeyiz. Bilindiği üzere 448 sayı (ilk 9 sayı hariç) haftalık olarak Yenidüzen gazetesi ile okuruna ulaşan Gaile dergisi, bu sayı itibarı ile artık her ayın ilk Pazar günü aylık olarak çıkmaya başlayacaktır. Ülke şartlarında bu kadar uzun soluklu bir yayın yapılabildiği için, bugüne kadar Gaile’ye katkı koyan herkese ve Yenidüzen gazetesine teşekkür ederken, yeni formatımızda çıkan ilk sayımızla sizlerle buluşuyoruz. Gündemi her daim yoğun olan, kimi zaman umutlu ve huzurlu kimi zaman ise kötümser bir hayat sunan ada yarımızda, dergimiz eleştirel, politik ve kültürel mecralarda kendisini özgürce ifade etmek isteyen okurlarımıza da her zaman açıktır. Dergimizde yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı [email protected] adresine göndererek bize ulaşabilirsiniz.

Yeni yüzümüzün, toplumun tüm yüzlerini gösterebilmesi dileğiyle…

Pervin Yiğit

 

Bu haber toplam 1713 defa okunmuştur
Gaile 449. Sayısı

Gaile 449. Sayısı