‘Egemen eşit devlet’ talebi ile BM’ye değil, ancak Akşehir’e gidebilirsiniz!
Kıbrıslılar “keyik” diye telaffuz eder, Türkçe’de “kek” denir, İngilizler “cake” diye yazar ve tıpkı bizim gibi “pronounce” eder…
-*-*-
Diplomaside ve siyasette “kek” veya “keyik” var mıdır?
Yoktur sanırım ama şu söz mutlaka buunmaktadır:
“… Kekin güzel yerini yiyorsan, altındaki yanık bölümü de yemek zorundasın…”
“Yok, orası yanıktır, yemem” demek, “yarım bırakmaktır” ve öyle ya da böyle “doğru değildir”…
-*-*-
Ersin Tatar, “egemen eşit iki devlet” ifadesinden hiç vazgeçmiyor…
Ama bir yandan da “Ben müzakerelerden kaçmadım, kaçmam” demeye getiriyor!
İşte bu tavır, kekin yanık olan tabanını ısırmamak anlamına gelir ki, BM Parametreleri veya BM Süreci ya da BM Kuralları, bunu sizin keyfinize bırakmaz!
Hem “egemen eşit bağımsız devlet” talep etmek, hem de aynı anda BM Genel Sekreteri karşısına, BM parametreleri çerçevesinde oturmak “asla” mümkün değildir!
-*-*-
Efendim, “İki ayrı devlet söylemi” devam ediyor…
Bu söylem, iç siyasete yönelik bir propaganda saçmalığıdır.
Dış siyasette ise diplomatik kaynakların, BM’yi ve kurallarını iyi bilenlerin bize güldüğü bir acı durumdur!
-*-*-
Türkiye, kesinlikle Kıbrıs sorunu ile ilgili BM sürecinin devamından yanadır.
Ve Tatar’a, “git” denmektedir…
Ve Tatar da, “Equal footing” çerçevesinde yani daha önceden kazandığımız “eşit zemin” kapsamında, BM Genel Sekreteri’nden randevu istemiştir…
-*-*-
Ammmaaaaa “hem New York’tan randevu isteyeceksin. Hem de anket yaptırıp, ‘halkım iki ayrı devlet ister’ diye mesaj göndermeyeceksin”…
Neden mi?
-*-*-
Bunu açıklayalım…
BM sürecinde, BM şemsiyesinde görüşme yapacaksan, BM’nin kurallarına uymak zorundasın… İşte o kurallar bütününe BM parametreleri denmektedir.
Görüşecek misin?
Evet!
O zaman BM parametrelerine yani kurallarına da uyacaksın!
-*-*-
Şunu çok iyi bileceksin:
1 – BM sen çağırmazsan, kendisi gelmez.
2 – BM parametreleri içerisinde “bu uluslararası kurumun hafızasındaki kayıtlar” da vardır… Yani BM’nin kurallarına göre, hafızasında yer alan önceki anlaşmaları, sonradan gelenin kabul etmesi kaçınılmazdır…
-*-*-
Basitçe bunu açıklamak gerekirse; “… BM taraflara diyor ki, daha önce anlaştığınızı yazarım, ondan sonra gelen herkes bunu kabul eder. Yoktur öyle Makarios’un kabul ettiğini Kipriaynu’nun reddetmesi. Devam edeceksen önceki anlaşmayı kabul edeceksin.
Senin sunduğun haritayı, kabul ettiğin yazılı metini sonradan gelen de kabul eder.”
-*-*-
Kısaca bir daha açıklamaya çalışayım:
“… BM’nin kuralı şudur: Benim parametrelerim içinde görüşeceksin, geçmişte kabul ettiklerinden cayamazsın…”
-*-*-
Haaaa egemen eşit ve de bağımsız devlet mi istiyorsun?
O zaman BM’ye gelmeyeceksin; müzakere falan, Guterres ile görüşme filan istemeyeceksin!
Peki nereye gideceksin?
Abi nereye istersen git!
Akşehir’e git Nasreddin hoca ile görüş, Cuma namazına git, dua et ama BM’nin karşısına çıkma!
-*-*-
Tabii ki “cayabilirsin” de “cırlayabilirsin” de!
BM sana yaptırım falan da uygulamaz!
Ama seni bir daha “toplum lideri ve öteki toplumun da eşiti” diye asla görmez!
-*-*-
İster cay, ister cırla; ama BM’den randevu istediğin gün “toplum lideri”sin, katakulli okuma!
-*-*-
Aynı anda BM sürecine devam edip, BM parametrelerinden cayamazsın…
Bilmem anlatabildim mi?
-*-*-
Örnek mi vereyim?
Mesela Akıncı harita verdiyse, içine de Omorfo’yu koyduysa ki o mesele de tam bir maskaralikki durumdadır, bundan cayamazsın!
Eroğlu’nun 11 Şubat 2014’te attığı imzadan cayamazsın…
Guterres’in karşısına geçtiğin anda, “tek devlet tek egemenlik, tek dış temsiliyet” kabul edilmiş demektir!
-*-*-
Peki Ersin Tatar bunları bilmiyor mu?
Etrafındaki heyette Ergün Olgun var…
Ve Ergün bey bunları çok iyi biliyor…
Tahsin Ertuğruloğlu da bunları gayet iyi bilmektedir…
-*-*-
Yani Ersin Tatar, “egemen eşit devlet” derken, aslında bir film mi çeviriyor?
Kendisi çevirmiyor bu filmi!
Başrollerden birinde oyuncu ama senaryo, Türkiye Dışişleri’ne ait!
Direktör de Recep Tayyip Erdoğan!
-*-*-
Peki Erdoğan veya TC Dışişleri bütün bunlardan haberdar değil mi?
Kardeşim, mümkün mü haberdar olmamaları!
Peki, nedir yaptıkları, nedir oynanan oyun?
Doğrusu bilemiyorum ama sadece “taktik” diyorum…
-*-*-
Türkiye’nin elinde koz kalmadı, Ersin Tatar’ı öne sürüyor, katakulli okutuyor ama BM – Amerika – İngiltere – Rusya – Çin ve Fransa önderliğindeki kulübe girdiği anda, tüm oyunları kurallarına göre oynamak zorunda kalıyor.
-*-*-
Tekrar edeyim; Türkiye veya KKTC “egemen eşit devlet talep edemez mi?”…
Elbette eder!
Ama, Ersin Tatar, BM’den randevu talep ettiği anda, egemen eşit devlet talebi, sadece “iç tribünlere, fanatik taraftarlara çektirilen oley oley oley” kadar değer bulur!
Randevu talep edip gittiğinde BM parametrelerine bağlılık belirtilmiş demektir…
-*-*-
Ersin Tatar, iç tribünlere yönelik katakullik açıklamalarından birinde, “İki devlet kabul edilmeden görüşme yapmam” bile demiştir…
Peki sonra ne oldu?
BM’den görüşme randevusu istenmedi mi?
İstendi!
Randevuyu rahmetlik ebem mi istedi?
Randevuyu “Kıbrıs Türk toplumu lideri” istedi.
-*-*-
Ersin Tatar, Guterres’in önüne oturduğu anda, Eroğlu’nun 11 Şubat’ı da kendisini bağlar, Akıncı’nın haritası da, Talat’ın 4 Ocak paketi de, Denktaş’ın doruk anlaşmaları da!
-*-*-
Haaaa bunları kabul etmiyor musun?
O zaman toplumuna yalan söyleme; sakın BM’ye gitme, Akşehir’e git!
Kısacası, BM’ye gidip orada eşit devlet istediğini söylersen yabancı onlarca, yüzlerce diplomat sana kıçlarıyla güler.
-*-*-
Ve bir önemli saptama daha yapmak lazım…
Haaaa BM sürecini aslında hiç istemeyen zaten Rum tarafıdır…
Çünkü AB’ye tam üye – resmi bir devlet söz konusudur ve sidikli Kıbrıslı Türklerle BM’de eşit toplum olmak, onlar için aşağılanmadır…
Anastasiadis’in hayattaki belki de en büyük avantajı, Ersin Tatar’ın, “egemen eşit devlet” talebidir…
Anastasiadis, sabah – akşam, “İnşallah bunlar bırakıp giderler” diye dualar etmektedir!
-*-*-
Ve Türkiye bunu çok iyi bilmektedir; o yüzden Ersin Tatar’a “git canım” denmiştir ve O da tıpış tıpış, toplum lideri sıfatıyla bugün yola çıkacaktır.
-*-*-
Soru: Bu Kıbrıs Türk toplumu daha kaç yıl, bu oyunlarla aldatılacaktır?
-*-*-
Egemen eşit devlet talebi ile BM’ye gidemezsiniz; ancak Akşehir’e gidersiniz!
Guterres ile görüşemezsiniz, Nasreddin hoca kılıklı adamla görüşebilirsiniz!
Veya şu soruyu sormak lazım; egemen eşit devlet iddiasındaysanız, New York’ta ne işiniz var; kimi kandırıyorsunuz?