Egemen eşit devletinizin beggası!
Üç günlük tatilin son günü olan geçtiğimiz Pazar günü, Güney’i tamamladık ve akşamüzeri Derinya’dan Maraş’a geçtik…
-*-*-
Maraş’a girer girmez, “Fotoğraf çekilmez” tabelaları arkasında, 50 yıldır kapalı tutulan yerleşim yerinin neredeyse tamamen harabeye dönmüş evlerini görmeye başlıyorsunuz!
-*-*-
Çok merak ediyorum; milliyetçiler Maraş’ın bu durumunu nasıl açıklar?
Çok sayıda yabancı turist de Güney’den gelip burayı görüyor…
Acaba o turistlere, “Rumlar bizi kesiyordu, o yüzden biz de onları kesip evlerine, köylerine, kasabalarına, bahçelerine el koyduk” mu diyorlar?
-*-*-
Maraş’ın görüntüsü, kesinlikle KKTC’nin beceriksizliği ve mutlak yenilgisidir!
-*-*-
Haaa açacaydık, açtıydık, oydu, buydu şeklindeki gofdorozluklar da, birkaç yolun insanların yürüyerek ya da bisikletle dolaşımına açılmasının ötesine geçemedik ki bu da zavallı bir diplomatik yenilgiden başka bir şey değildir!
-*-*-
Haaa Maraş’ın tellerle örülü kısmındaki “utanç” ve “acı”nın yanında, bir de “yerleşime açık Maraş” var!
-*-*-
Bol turistli, aşırı turistik Larnaka, Dikelya, Aya Napa, Protaras ve Paralimni’den sonra insanların “açık Maraş”la karşı karşıya kalması da ciddi bir sıkıntı olmalı!
Ama değil işte!
Bizi yönetenler hiç umursamıyor!
-*-*-
Yeni bazı evler yapılmış!
Ama eskiler bakımsız!
Güneyle aramızdaki en belirgin, en bariz farklardan biri bizim oturduğumuz evlerin, köylerin son derece bakımsız olması!
-*-*-
Neden bakımsız?
Çünkü o evler ganimet, hırsızlık da ondan!
Kimse, oturduğu evine, “evim” diyemiyor – demiyor!
Herkes, “Gavurun malı” gözüyle bakıyor…
-*-*-
Ki “bakış açısı” yanında, ne acıdır, Kıbrıs sorunu ve haliyle mülkiyet meselesi çözülmezse, zaten o evler, köyler asla bizim “evimiz” olamayacak!
-*-*-
Güney ile aramızdaki en ciddi farklardan bir diğeri, trafik - yön işaret ve levhaları…
Maraş’a girdiniz, Mağusa’nın bile hangi istikamette olduğunu gösteren doğru dürüst bir tabela göremiyorsunuz!
-*-*-
Yollarımız, “böbrek taşı düşürme makinesi” modunda!
Sallan sallan yuvarlan!
-*-*-
Çoğu evin kapısının önünde 30 çift ayakkabı!
Aynı evlerin balkon ya da verandasında, sıra sıra dizili çamaşırlar!
Güney’de bunları da göremezsiniz!
-*-*-
Bir de bahçede eski ya da “çöp” koltuklar!
-*-*-
Tümü, yoksulluk görüntüsü…
Turistler, iki taraf arasındaki farkı, bakar bakmaz anlayabiliyor…
-*-*-
Anlayacağınız egemen. Eşit devlet meselesi tam bir hikaye!
Ortada ne egemenlik var ne de eşitlik!
Hiçbir açıdan eşit değiliz!
Egemen olmadığımız da gayet net!
-*-*-
Neyse, Lefkoşa yolundayız…
İlk karşımıza çıkan, 1980’lerden kalma bir yolcu minibüsü!
Ekzozundan kara duman çıkıyor!
-*-*-
Yol kenarları, pet şişeden geçilmiyor!
Yine yol kenarları kesinlikle pis!
Otlar biçilmemiş, kesilmemiş!
-*-*-
Ve Haspolat’ta yol kenarında bozuk bir otobüs!
Otobüsün yolcusu olan yaklaşık 40 asker, bozulan aracın arkasında kalan gölgeye oturmuş bekliyor!
Otobüs mü?
1970’lerden kalma!
-*-*-
Ama Haspolat’ta görkemli bir cami!
Maşaallah!
Camimiz gösterişli!
Yol olmasa da olur!
Lamba – aydınlatma, ne gerek var canım!
Ezan sesi duyuluyorsa tamamdır!
-*-*-
Ve Lefkoşa Çevre Yolu!
Eşimle sohbet ediyoruz!
Çemberler üzerindeki taşlara, belli ki defalarca araç çarpmış!
-*-*-
Tek bir aydınlatma direği yok!
Ama bu yol için, en az üç kez açılış töreni düzenlendi!
Oysa yol tamamlanmadı!
Girne – Lefkoşa yolu bağlantı noktası bitirilemedi!
-*-*-
Ama tabelası elbette var!
Ne diyor tabelada?
Bu yol Anavatan Türkiye’nin katkıları ile yapılmıştır!
-*-*-
Ve sabaha işitiyoruz ki, 41 yaşında bir insan, kaza yapıp, canını yitiriyor!
-*-*-
Ne diyor Ersin Tatar?
Egemen – eşit devlet!
Başka ne diyor?
Gezmeye gitmesi, KKTC’nin bekası için gerekliymiş!
Egemen eşit beka mı yoksa “sizin egemen eşit devletinizi beggası” mı pek bilemedim!
-*-*-
Begga ne midir?
Kıbrıslı makinistler çok iyi bilir!
Karbüratör memeciği canlarım benim!
Çözün şu Kıbrıs sorununu!
Defalarca yazdık!
KKTC’de, TC’ye bağlı zorunlu enflasyon yüksekliği, Güney’den gelen müşteriyi kaçıracak!
Kaçırmaya başladı bile!
-*-*-
Halkın Sesi ve Bağımsız gazetede dün bu konu manşetti!
-*-*-
Rumlar, benzin ve mazot dışında hiçbir şey almamaya başladı!
Çünkü KKTC artık Güney’den ucuz değil!
-*-*-
Her seviyedeki özel okul ücretleri konusunu da iyi düşünmek lazım!
Güney’deki özel okullara kayış olabilir!
Çünkü bizde fiyat artış hızı “maşallah” noktasında!
-*-*-
Bu ve benzer sıkıntılar nasıl mı aşılacak?
Tabii ki Kıbrıs sorununun çözümü ile!
-*-*-
Sadece bunlar değil ki; mülkiyet meselesinde önümüzdeki dönemde çok ciddi sorunlar yaşayabilir ve yaptığımız konutların tümünü başımıza giyebiliriz!
Bilmem anlatabildim mi?
-*-*-
Kıbrıs sorununu çözmek zorundayız!
Yok efendim, hiç de zorunda değiliz!
Kendi içimizi temizleyebiliriz!
-*-*-
Nasıl!
Olanı biteni yiyerek mi?
Hayalsiz insan kuşsuz kafes gibidir… Kıbrıslı da der; “… isdermin oğlum gelsinner aynı gün ve arada bir yerde buluşup, meseleyi çözsünner!”… İsterim da…