Egemen eşit KKTC'nin 17 yaşındaki sporcusu Salih!
Bağımsızlık Yolu’ndan sevgili Münür Rahvancıoğlu, sosyal medya hesabından bence çok önemli bir paylaşım yaptı...
Rahvancıoğlu, "İbretlik bir hikaye" dedi ve "Kıbrıslı Türk kimdir?" sorusunu sordu...
-*-*-
Ne dedi Rahvancıoğlu?
"... Gündemin keşmekeşi içinde göze çarpmayan ama aslında 'Kıbrıs sorunu nedir?', 'Kıbrıslı Türk kimdir?' gibi soruların da yanıtını içeren bir hazin olay öğrendim bugün..." dedi.
-*-*-
Rahvancıoğlu'nun öğrendiği ve benim de O'ndan alıntı yaptığım olay şu:
Salih Doğu Öztürk, Kıbrıs Cumhuriyeti'nde 16-17 Eylül 2023'de düzenlenen U-17 Tek Erkekler Badminton Şampiyonası'nda "Kıbrıs Şampiyonu" oldu ve altın madalya aldı...
-*-*-
Salih ve arkadaşı Jakob Özikiz çift erkekler kategorisinde de üçüncü oldular ve bronz madalya aldılar...
-*-*-
Rahvancıoğlu, Salih Doğu Öztürk'ün 2021 yılında Türkiye'de düzenlenen U-17 yarışmasında ilk sekize girdiğini, Türkiye Milli Takımı'na alındığını ama 2022 yılı boyunca hiçbir uluslararası müsabakaya katılamadığını anlattı...
-*-*-
Rahvancıoğlu, Badminton Federasyonu Başkanı'nı suçluyor!
Eleştiriyor!
Özür dilerim, cahilliğimi affedin ama böyle bir federasyonumuz olduğunu ilk kez işitiyorum!
Neyse!
Salih Kıbrıs Şampiyonu oldu!
Rahvancıoğlu diyor ki, "... Türkiye Badminton Antrenör ve Sporcuları Derneği bile Salih'i kutladı, yetkilileri kınadı ve 'bizim için büyük kayıp' diye açıklama yaptı..."
-*-*-
Akabinde, "KKTC'nin Badminton Federasyonu Başkanı", Salih'ten şikayetçi oldu!
Ceza almasını istedi!
Daha da acısı var...
Rahvancıoğlu anlatıyor:
"... Kıbrıs Cumhuriyeti Badminton Federasyonu da 3 gün önce düzenlediği müsabakayı iptal etmeyi, yeniden düzenlemeyi ve Salih'ten madalyasını geri alıp, yeni yarışmaya katılmasını engellemeyi gündemine aldı!!! Çünkü Salih, her ne kadar 2022 yılından beridir hiçbir uluslararası müsabakaya katılmasına izin verilmese de Türkiye Milli Sporcusu!!! Başta ibretlik hikaye demiştim. Kıbrıslı Türk olmanın sporda nasıl bir sıkışmışlık anlamına geldiğini bundan daha iyi gösteren bir hikaye var mı? Ve tıpkı bunun gibi her branşta onlarca, yüzlerce hikaye yok mu?"
-*-*-
Münür Rahvancıoğlu'nun sorulu yorumuyla bitirelim:
"... Şimdi mesele şu; ey kendine "Türküz" diyenler ve ey kendine "Kıbrıslıyız" diyenler, Salih sadece badminton oynamak istiyor! 17 yaşında başarılı bir gencin spor hayatını bitirmek için KKTC, TC ve KC el ele verdi... Siz ne yapacaksınız?"
-*-*-
Not: Sevgili Münür, eğer Kıbrıs sorunu çözülmezse, bu hikayeleri çok okuyacağız ya da bu hikayede olduğu gibi, Salih'ler, TC ve KC'den birini seçmeye zorlanacak!
KKTC mi? Golyandro sapı!
Size hakaret edeni dava edin!
Biri size hakaret mi etti?
Sizi aşağılamaya mı çalıştı?
Küçük düşürüp, mesleki, siyasi veya kişisel zarar vermeye mi çalıştı?
-*-*-
Yüksek Mahkeme Başkanı diyor eki, ceza davası açmak yerine, gidin tazminat davası açın…
-*-*-
Avukat Aslı Murat dün sabah televizyon programında konuğumdu…
“Ülkemizde Haksız Filler Yasası var, buna göre, size biri hakaret ettiyse, kesinlikle dava açabilirsiniz” dedi…
-*-*-
Alın size bir örnek:
Kudret Özersay’a sevgili abimiz, emekli iş insanı Ahmet Sanver, sosyal medya yoluyla “bir şeyler yazdı”…
Özersay, bu "bir şeylerin içinde, hakaret var” dedi ve iş insanını dava etti…
-*-*-
İş insanının avukatları, “sulh yoluyla çözelim” dedi…
İş insanı, mahkeme masraflarını ödemeyi ve bir ay süreyle Özersay’dan özür dileyen mesajı sosyal medya hesabında tutmayı kabul etti.
Özersay da bir ay sonra davasını geri çekmeyi kabul etti…
-*-*-
Şimdi o iş insanı, gayet iyi biliyor ki, önüne gelene, istediğini söyleyemeyecek…
Haddini aşamayacak…
-*-*-
Size hakaret edene tazminat davası açın!
Devleti meseleye karıştırıp ceza davaları ile meseleye yaklaşırsanız, ülkedeki demokrasi katline, yobazlığa, gericiliğe, faşizme katkı koymaktan başka işe yaramazsınız!
Devletin kendi kurumları yasaları takmıyorsa…
Maliye Bakanı Özdemir Berova, Merkezi İhale Komisyonu’nu (MİK) ziyaret etti ve bu komisyonun çok önemli görevler yaptığını söyledi…
MİK’in yönetimi önümüzdeki ay görev süresini sanırım dolduruyor…
Derdim MİK üyeleri değildir…
Derdim, bu ülkede her ihalenin artık koku salımı bakımından sürekli rekor kırıyor olmasıdır…
-*-*-
Örneğin son olarak okul tamiratları ile ilgili ihale usulsüzlüğü söylentilerini ben işitiyorsam, Bakan Berova’nın da işitmiş olması mutlaktır!
-*-*-
Sim Tv’de dün sabah buna benzer bazı ifadeler kullandım…
Programdan sonra bir abi aradı ve dedi ki, “… Doğrudur, okulların tamiri konusunda, daha hızlı hatta çok hızlı olmak adına farklı bir yöntem uygulanmış olabilir” dedi…
-*-*-
Yani iş acildir o yüzden hemen ihale sonlandırılmalı!
Peki bu mümkün mü?
Yasa gereği hayır mümkün değildir!
-*-*-
Çocukla okulsuz kalmasın, bir an önce bitirelim endamıyla usulsüz ihale yapanlar, yarın konu mahkeme veya Rekabet Kurulu’ndan dönerse, yani okul tamiratları meselesi daha da uzarsa, sorumluluk üstlenecek mi?
Hayır!
-*-*-
Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik ne demişti?
“Bu ülkede en büyük sorun kural tanımamazlıktır…”
Yasaları takan da yok Sayın Başkan!
Devletin kendi kurumları yasaları takmıyor
İsviçre KKTC’yi tanıdı!
Bugün gazetesi dün manşetten yayınladı…
İsviçre’de bir kişi, kara para aklama suçlaması ya da iddiasıyla göz altına alındı…
Veya tutuklandı…
-*-*-
Ve bu kişi, geçtiğimiz Temmuz ayında KKTC’ye geldi, Ersin Tatar’ı ziyaret etti!
-*-*-
Her önüne gelen Tatar’la görüşmemeli!
Görüşememeli!
-*-*-
Her isteyen, Tatar’ı davet edememeli!
Cumhurbaşkanı her davete icabet etmemeli, örneğin her çağrıldığında Türkiye’ye gitmemeli!
-*-*-
Abidik gubidikler örgütü, hooop Tatar’la fotoğraf!
Nerede?
Cumhurbaşkanlığı’nda!
Allah aşkına, otomobil lastiği ve don lastiği sevenler derneği ile Tatar ne konuşacak?
-*-*-
Böyle olunca, önce Cumhurbaşkanlığı makamının seviyesi yere seriliyor; sonra İsviçre’nin Blick gazetesinde haber oluyorsunuz!
KKTC de haliyle, “kara para akladığı iddia edilen kişi, Kuzey Kıbrıs’ın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar (63) ile görüştü…” denilerek, tanınıyor değil mi
Tam da bizi anlatıyor... Bayrak altına süpürülen pislikler! The Economist yayınladı bu remi... Ve sevgili Özdil Nami sosyal medyada paylaştı... "Paranoyak milliyetçilik, hükümetleri sadece daha kötü değil daha yozlaşmış yapıyor"...