Eğilim Yoklaması ile Emanetçi Parti Başkanı…
Türkiye’de ana muhalefet partisi CHP’nin bir türlü seçenek olamaması nedeniyle iktidarını kendi rahatlığı içinde sürdüren AK Parti, kendi içinde bir sessiz darbe ile başkanını değişiyor.
AK Parti kurucularından ve Erdoğan’ın da İstanbul Belediye Başkanlığı döneminden çalışma arkadaşı olan Binali Yıldırım’ın parti başkanlığı, AKP’nin Eylül 2015’te yapılan büyük kongresinde de gündeme gelmişti, hatta delegelerin üçte ikisinin de desteğine sahipti. Ancak Erdoğan ve Davutoğlu parti yönetimi üzerinde uzlaşınca, Yıldırım geri durdu. Geçen haftalarda Davutoğlu görevden ayrılma kararı alınca Erdoğan’ın AKP içinde eğilim yoklamaları yaptırdığı ve Yıldırım’ın adının ön plana çıktığı haberi basına yansıdı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Ömer Çelik son durumu ve Binali Yıldırım’ın parti başkanlığı adaylığını açıkladığı konuşmasında, bu değişiklik ile TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı açıkça ilişkilendiriyor: “Liderimiz, kurucu genel başkanımız, Sayın Cumhurbaşkanımız ile AKP kadroları arasında bir milim mesafe yoktur. Dün de yoktu, şimdi de yoktur, bundan sonra da olmayacaktır”. Bunun adı parti ve devlet bütünleşmesidir. Ve diğer adı da emanetçi başbakan ile başkanlık düzenine pratikte geçilmiş olmasıdır.
İyi mi - kötü mü, zaman gösterecek… Ancak, geçmiş bazı ipuçları veriyor… Bir Turgut Özal’ın cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte ANAP başkanlığına ve başbakanlığa getirdiği Yıldırım Akbulut örneği var. Emanetçi idi; onunla yol alamayan ANAP bir süre sonunda bitti… Baykal’ın başkanlığındaki CHP 1999 seçimlerinde baraj altında kalınca başkanlık emaneten Altan Öymen’in oldu… Ve bir yıl sonra Baykal emanetini geri aldı… CHP hala daha hayır etmedi, Türkiye seçmeni için iktidara seçenek görülmüyor, oyu %25’lerde takıldı kaldı… Fazilet ve Saadet partilerinde Erbakan’ın emanetçisi Recai Kutan idi; Fazilet kapatıldı, Saadet vizildiyor… HDP eş başkanları, belli ki emanetçiler ve son seçimlerde emaneti verenin gazabına uğrayıp ufalandı…
Dolayısıyla, AK Parti yeni bir döneme giriyor ancak bu dönem, Erdoğan’ın müdahaleleri ile iki başlılık ve istikrarsızlık dönemi olacağa benziyor. Dışarda kalan ve AK Partiyi kuran asıl beyinler olarak bilinen Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Abdüllatif Şener, kısa süre sonra Ahmet Davutoğlu’nun da katılımıyla başka bir yolda ilerleyebilir ve hatta AK Parti’yi kurarken başına getirdikleri Erdoğan’dan emaneti geri almak kavgasına bile girebilir. Sonuç, emanet alıp verme olgusunun yarattığı çalkantılarla, hüsran olacak gibi…
Ve süreç biraz da İttihat ve Terakki Partisi’nin yaşadığı ve yaşattığı maceralara ve mecralara doğru ilerliyor. Parti’nin üç önderi, Enver, Talat ve Cemal paşalar kendi aralarında hangisinin sadrazam olacağında anlaşmadı, (Kıbrıslı) Kamil Paşa’yı defalarca sadrazam yaptı, emaneten… Ama hükümete “Üç Paşalar İktidarı” denildi… Yürümedi… Sonunda, emaneti verenlerden Enver Paşa Kamil Paşa’yı makamında tabanca ile tehdit ederek istifa ettirdi… Kısa süre sonra zaten Osmanlı bitti, sadrazam Damat Ferit Paşa elinde… O da “Padişah ve ben, önce Allah’a sonra size güveniyoruz” dediği İngiliz işgal kuvvetlerinin emanetçisi idi… Ama örneğin Mustafa Kemal ve İsmet İnönü emanet veren ve alan değil, birlikte ekip olup sinerji yaratan ilişki içinde oldu…
Bir örnek de İngiliz İşçi Partisi’nden… 1994’te parti liderliğine seçim yapılacağında Gordon Brown Tony Blair’in karşısına aday çıkacaktı. Eğilimler Blair’dan yana denilerek, hükümete geldiklerinde ekonomi ve finans alanlarını tamamen Brown’a bırakma sözü verildi, Brown aday olmadı. Blair 1997’de hükümeti kurunca Brown’ı maliye bakanı yaptı, on yıl sonra da görevden ayrılırken parti liderliğini ve başbakanlığı Maliye Bakanı Brown’a devretti. Brown emaneti üç yıl tutabildi, 2010 yılında İşçi Partisi seçimi kaybetti, hala daha o da CHP gibi seçenek haline gelemedi… Emanetçi ile oraya kadar…
Dolayısıyla, eğilim yoklamaları, eğilim yoklamalarını yönlendirmek için görüşmeler, temaslar; görüşme ve temaslarda kendi yöneylimini kabul ettirmek için uyarılar, tavsiyeler, vaatler ve belki de tehditler ve korku salmalar bir emanetçi belirlemeye yetebiliyor ama işin zoru ondan sonrası… Emanet veren ve alan nereye kadar birlikte yol alabilecek, nereye varabilecek?!.
Makamı emanet vermek ve almak pek hayırlı olmadı şimdiye kadar… Bundan sonra olur mu bilinmez… Emanet verme ve alma ilişkisine girenlere kolay gelsin…