1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Eğitim adası mı? Kumar adası mı?
Eğitim adası mı? Kumar adası mı?

Eğitim adası mı? Kumar adası mı?

Girne’ye 400 yatak kapasiteli yeni bir turistik tesis öngörülüyor. Elbette ki kumarhaneli… Üstelik Girne’nin tek ortaokulu olan Oğuz Veli Ortaokulu’na komşu olacak bir arazide… Dahası söz konusu bu arazi uzun yıllardır Girne

A+A-

    

 

 

     Girne’ye 400 yatak kapasiteli yeni bir turistik tesis öngörülüyor. Elbette ki kumarhaneli… Üstelik Girne’nin tek ortaokulu olan Oğuz Veli Ortaokulu’na komşu olacak bir arazide… Dahası söz konusu bu arazi uzun yıllardır Girne Amerikan Üniversitesi’nin kirasında bulunmaktaydı… Daha anlaşır bir ifadeyle; bir eğitim kurumunun kullanımında olan arazi, elinden alınarak bir başka eğitim kurumuna komşu olacak biçimde kumarhane yapılmak üzere ihaleye çıkılıyor… Bu gelişme üzere GAÜ yönetimi, ara emri alarak ihaleyi durdurdu. Ancak geçtiğimiz günlerde ihale duyurusu tekrar yapıldı...

Ne planlama ama… Şaka gibi değil mi? Ama değil… Evet değil, ne yazık ki plansızlığın doğurduğu çarpıklığı sonuna kadar yaşıyoruz.

         Planlama, önceden belirlenmiş amaçları gerçekleştirmek için yapılması gereken işlerin saptanması ve izlenecek yolların seçilmesidir… Planlama, geleceğe bakma ve olası seçenekleri saptama sürecidir yani geleceği düşünmedir… Planlama, geleceği yönetme, neyin, nasıl yapılacağının ve ne zaman harekete geçileceğinin, bütün bu çalışmalarda kimlerin sorumlu olacağının belirlenmesi ve saptanması sürecidir… Özetle planlama, bir eylemle ilgili tüm etkinliklerin önceden hazırlanması sürecidir.

Bütün bu tanımlar planlamanın, geleceği bugünden görme ve kontrol etmenin yegane unsur olduğunu açıkça göstermektedir.  Ancak planlama konusunda sınıfta kaldığımız aşikar…

Üniversitelerimiz her geçen yıl biraz daha az öğrenci tarafından tercih edilirken, genel eğitim sistemimizdeki hemen hemen tüm unsurlar eleştiri alırken biz plansız işler yapma konusunda ısrar etmeye devam ediyoruz.

Ya eğitim adası olacağız, ya kumar… Eldeki veriler eğitim adası olma şansımızı giderek kaybettiğimizi gösteriyor… Kaçınılmaz sona doğru hızlı adımlarla ilerliyor gibiyiz…

Acaba, geleceğimize yön verenler ne zaman, günü kurtarma ve yandaş toplama yerine bilime ve eğitim kurumlarına önem verecekler…

 

 

 

BİLİYOR MUYDUNUZ?

 

 

İnsanlar neden kumar oynar?

 

         Kısa yoldan para kazanmak için çıkar yol olarak gösterilen kumar, pek çok ülkede medya ve devlet onayıyla teşvik edilmektedir. Ne yazık ki bu teşvik aynı zamanda kumar sorunlarının ne kadar önemli olduğunu da unutturmaktadır. Kumar, isteyerek riske girmeyi içerse de bireysel risklerin yanı sıra çok daha üst boyuttaki sosyal riskleri de beraberinde taşıyor.

Literatürdeki birçok araştırma, zamanlarını nitelikli uğraşlarla geçirmeyen bireylerin, diğer bireylere göre çok daha yüksek oranda kumar ve şans oyunları oynamaya yöneldikleri söylemektedir.

         Araştırma sonuçlarına göre şu iki temel unsur insanların kumar oynamasına neden oluyor:

1.    Duygularını kontrol etmekte zorlanan ve girilen tartışmalarda hemen öfkelenen kişiler, diğerlerine göre kumar oynamaya daha yatkın oluyorlar.

2.    Kişinin yaşadığı ortam ve sosyal çevre de şans oyunları ve kumar oynamaya yöneltebilir. Örneğin şans oyunları ve kumar salonlarının bulunduğu bir çevrede yaşayan kişinin kumar oynama olasılığı daha fazla…

 

 

 

 

 

ANLAYANA  

 

 

Okul bitince

 

         Delikanlı okulu bitirdikten sonra müracaat ettiği mağazada çalışmak üzere ise kabul edilmiş. Büyük bir sevinçle ertesi gün işe başlamak üzere mağazaya gelmiş. Mağaza yöneticisi sevecen ve sıcakkanlı bir şekilde delikanlıyı karşılayarak;

-      “Hoş geldin”   diyerek ve delikanlının eline bir süpürge tutuşturur.

-      “İlk önce şu süpürgeyle arka taraftaki rafların altını temizleyiver” diye konuşmasını tamamlar…

 Delikanlı kızgınlığı yüzünden belli olacak şekilde;

-      “Ben üniversite mezunuyum…”

Yönetici bunun üzerine bir adım geriye çekilerek,

-      "Özür dilerim, bilmiyordum. Süpürgeyi bana verirsen nasıl temizlik yapman gerektiğini gösteririm"

 

 

 

BURAYA DİKKAT   

 

 

Yontulmamış odun olmak

 

Yazının başlığının kaba bir deyim olduğunu düşünüyor olabilirsiniz ama bu yazıya da başka bir başlık yakışmazdı… Herhangi bir tercüme hatası yoksa TAK haber ajansının verdiği habere göre Rum Eğitim ve Kültür Bakanı Yorgos Dimosthenus Avrupalı öğrencilerle kıyaslandığında Rum öğrencilerin “yontulmamış odun olduğunu” söyledi. Rum bakana göre Rum öğrenciler matematik, doğal bilimler ve lisan konularında AB üyesi ülkeler arasında son sıradalar. Aynı haberde Rum Bakan Dimosthenus’un “devletimizin eğitime, AB’nin tamamından çok yüksek meblağlarda harcamalar yaptığı dikkate alındığında okullardaki başarısızlık çok daha büyük oluyor” yorumu da yer aldı.

Rum İstatistik Dairesi’nin 2010 yılı verilerine dayanarak eğitime GSMH’nin yüzde 8,1’i kadar harcama yapıldığını vurguladı. Haberde harcanan para ve başarı arasındaki ters orantının hem Maliye Komitesi üyelerini hem de Eğitim ve Kültür Bakanı’nı sarstığını ayrıca bakanlığın 2012 bütçesinin 1,08 milyar Euro ve bir önceki yıla oranla yüzde 16,68 az olduğuna dikkat çekildi.

Hiç kuşku yok ki bir eğitim bakanın, sorumlu olduğu öğrencilerinden “yontulmamış odun” olarak bahsetmesi son derece yakışıksız… Ancak burada dikkatlerden kaçmaması gereken bir başka nokta var. O da; ekonomik, sosyal ve siyasal anlamda Kıbrıslı Türk öğrencilerden çok daha iyi koşullara sahip olan Kıbrıslı Rum öğrenciler Avrupa sonucuysa Kıbrıslı Türk öğrencilerin bu sıralamadaki halini tahmin ediyorsunuzdur sanırım…

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 2012 defa okunmuştur