1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Eğitim – Ekonomi – Hükümet
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Eğitim – Ekonomi – Hükümet

A+A-

Şüphesiz en temel gündemimiz hükümetin kurulamaması… Ülkede hükümetin bulunmaması yürütmenin en temel organının olmadığı anlamına gelir. Bu da ülkedeki tüm faaliyetlerin durağan bir hal almasını kaçınılmaz kılar. Çünkü artık ne bir plan, ne bir program, ne de gelece daire bir bütçeden söz edebilirsiniz… Başka bir ifadeyle hükümet yoksa eğitimden sağlığa, kültürel yaşamdan ekonomiye her konuda bir belirsizlik var demektir.

Oysa günümüzde ülkelerin gelişmişlik düzeyleri eğitim, sosyal, kültürel ve politik durumları ile de ölçülmektedir. Birleşmiş Milletler tarafından her yıl belirlenen ülkelerin gelişmişlik düzeylerin en temel göstergeleri; ortalama ömür süresi, doğumda yaşam oranı, okullaşma oranı, bireylerin eğitimde geçirdiği ortalama süre, yetişkinlerin eğitimden faydalanma oranları ve ülkenin kişi başına düşen milli gelirdir. Bütün bunlar da eğitimin işidir…

Henüz bir hükümet olmadığı için çok kötü geçen 2020 yılının yaralarını saracak ve umutlarımızı transfer ettiğimiz 2021’in bütçesi de ortalarda yok. Kaldı ki, genel geçer ilkelerle hazırlanan bütçelerin çok da anlamlı sonuçlar doğuracağını beklemek biraz hayalcilik…

Örneğin, hemen hemen her yıl Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı bütçesinin, genel bütçe içindeki oranı %12 ile %14 arasında olmakta iken bu oran içerisinde en büyük pay personel giderlerine ve cari harcamaları ayrılmakta, eğitimi dönüştürecek, geliştirecek yatırımlara ise sadece binde 1 (bir) civarlarında bir oran kalmaktadır… Oysa akılcı, rasyonel, ihtiyaca yönelik ve gelişim yaratacak bütçelemeye en çok ihtiyaç duyduğumuz zamanlardayız…

Altyapılarını önemli ölçüde kaybederek II. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Almanya ve Japonya’nın kalkınma yarışında öne çıkmalarında ve globalleşen dünyada yaşanan rekabette önemli avantajlar elde etmelerinde ülkelerinin en sıkıntılı günlerinde eğitime yaptıkları yatırımların oldukça önemli rol oynadığı hem ekonomistler hem de siyaset bilimcilerle tarafından kabul görmektedir.

Bu örnekler bizim ülke koşullarımız ile birebir örtüşmese de her geçen gün kötüye ekonomik koşullarımız bugünkünden çok daha kötüye gitme sinyali vermektedir.

Bu nedenle değişen ekonominin ihtiyaçlarına daha uygun nitelikli işgücünün, yaratıcı düşünce, sosyal uyum ve değişim için eğitime yatırım yapmak gerekliliği kaçınılmazdır. Eğitim bilimciler, eğitime yapılan yatırımın dokuz net çıktısından söz etmektedir. Bunlar;

  1. Gelir artışı,
  2. Daha iyi birey ve halk (kamu) sağlığı,
  3. Düşük doğurganlık oranı,
  4. Demokratikleşme,
  5. Siyasal iktidarın istikrarlı oluşu,
  6. Yoksulluk ve işsizliğin azaltılması,
  7. Artan çevre bilinci,
  8. Suç oranlarında düşme,
  9. Toplumsal ve mülkiyet suçlarında düşme…

Eğitim; gelişmeyi ve değişime ayak uydurabilmeyi sağlarken, sosyal refahın artmasının da vazgeçilmezidir.

Şimdi hal böyle iken, şu sorulara yanıt arayalım;

  • 2021 yılı eğitim sistemimizin gelişimi ve dönüşümü açısından nasıl geçecek?
  • Ekonomiye, eğitime, sosyal yaşama, kısacası ülke yönetimine hakim olmuş bugünkü anlayış, 2021 için size umut veriyor mu?

Buraya Dikkat

Kent Kültürü

İnsan, biyo-kültürel ve sosyal bir varlıktır. Biyolojik bir varlık olarak hayatına başlayan insanoğlu, sosyal ve kültürel çevresiyle etkileşerek ikinci boyutu olan kültürel boyutunu geliştirmektedir. Geliştirdiği kültürü miras olarak yeni kuşaklara aktarmakta ve böylece sürekli bir devinim içerisinde kültür gelişmeye devam etmektedir. Bu kültürel gelişmenin en yoğun yaşandığı yer ise yaşam alanları yani kentlerdir.

Kent kültürü, mekan ve boyutuyla kent bünyesinde yaşayan insanlarca, ortak bir payda da üretilen maddi veya manevi değerlerin oluşum sürecidir. Burada önemli olan kente dair bir bellek oluşumu ve üretilen kültürel çıktıların kentli insan vasıtasıyla anlamlanıyor oluşudur. Bir başka görüşe göre ise kent kültürü, gelenek ve görenekleri farklı, değişik kültürlerden gelen kişilerin, bireysel hak ve sorumluluklarının bilincine vararak, yaşadıkları kente özgün görgü ve nezaket kuralları çerçevesinde bir arada yaşama kültürüdür.

2020’nin sonlarına geldiğimiz bu günlerde Kıbrıs en güzel kentinin yani Girne’nin; mekanlarıyla, boyutlarıyla, dokusuyla, siluetiyle ve insanlarıyla beraber yarattığı kültür, temelinden yok edilmek üzeridir. Ben kentimi, yarattığım kültürümle istiyorum… Ya siz?

 

 

 

 

Bu yazı toplam 1534 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar