1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Eğitim Ne İçin Vardır?
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Eğitim Ne İçin Vardır?

A+A-

Basın yayın organlarında intihar haberleri vermek oldukça özen gerektirir. Dikkatsizce ve medya okur-yazarlığına uygun olmayan yaklaşımlarla verilen intihar haberleri kimi zaman özendirici bile olabiliyor. Bu nedenle intiharla ilgili haberlerde, kimlik bilgilerinin detaylarının verilmemesi ve intihar şeklinin tüm ayrıntılarıyla aktartılmaması dikkate edilmesi gereken en önemli unsurlardır…

İhtarları hiç gündeme getirmemek en doğrusu sanırım. Ancak aşağıdaki satırlarda okuyacağınız intihar haberin gerekçesi yüreğimi parçalamadan öte, bir insan, bir baba ve nihayetinde bir eğitim bilimci olarak zihnimi allak bullak etti…

Türkiye’nin Bursa kentinde 13 yaşında gencecik bir kız intihar etti… Habere göre ortaokul 8'inci sınıf öğrencisi olan genç kız TEOG sınavında istediği puanı alamayınca bunalıma girip, intihar ettiği ileri sürüldü…

TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş) sınavı, Türkiye Eğitim Sistemi’nde ortaokul sonrasında yapılan ve liselere geçişte kullanılan merkezi bir sınav… Yani, gencecik bir kızın yaşama veda etmesinin gerekçesi işte bu sınavda yüksek puan alamaması… Böyle bir şey olabilir mi? Eğitim sistemi bir bireyin ölümüne neden olabilir mi? İnsanın aklı almıyor değil mi! Bu durum eğitim sistemine yön verenlerin yanıtlaması gereken onlarca soruyu da beraberinde getiriyor…

Eğitim sisteminin merkezinde ne olmalı? Öğrencilere müfredatı yetiştirmek, sınav kazandırmak mı, yoksa onları geleceğe taşımak mı? Öğrenciler, eğitim sistemi için mi, yoksa eğitim sistemi öğrenciler için mi vardır? Öğrenciler, eğitimin varlık nedeni mi, yoksa eğitim sistemi öğrenciler var olsun diye mi var?

Ne kadar acı değil mi? Hiç kuşku yok ki; bu olayda sistemsel baskıların yanında, hatalı anne-baba tutumları da büyük oranda etkili olmuştur… Ancak her şeye rağmen eğitim sistemleri; çocukların bedensel ve psikolojik olarak sağlıklı bir gelişim gösterip, nitelikli ve mutlu bir yaşam sürmelerini sağlamalıdır. Ne var ki bu haber eğitim sisteminin, yapması gerekenin tam tersini yaptığını, bir çocuğu mutlu ve sağlıklı bir hayata taşımak yerine hataya veda etmesine neden olmuştur… Bu eğitim olamaz… 

Bu noktada eğitim sistemi yöneticilerine büyük bir sorumluluk düşüyor… Eğitimin her alan ve kademesinde öğrencilerin, öğretmenlerin ve diğer personelin kendilerini fiziksel, psikolojik, sosyal bakımdan özgür ve güvende hissetmelerini sağlamak yöneticilerin en büyük görevleri olmalıdır. Dahası bu hissi erozyona uğratacak yapıdaki eğitim sistemindeki tüm uygulamalar terk edilmelidir. Eğitimi yönetmek böyle bir şeydir… Kısacası eğitim sistemi, öğrenciler için vardır. Alışıla geldiği gibi öğrenciler, eğitim sisteminin yönetimini güçleştiren varlıklar değildir.

---------------------------------------------------------------------------

Aklınızda Bulunsun
 

Yanındakini Geçmek Mi? Kendini Geliştirmek Mi?

Okullarda dönem sonu sınavları başladı. Önümüzdeki hafta sonu ise ilkokul son sınıf öğrencilerinin korkulu rüyası Kolej Giriş Sınavlarının birinci basamağı var. Kısacası öğrenciler adına sınavlarla dolu bir zaman dilimi başladı…

Eğitim sistemimizin birçok açıdan eleştiri aldığı ortadadır. Ancak sanıyorum bu eleştirilerin en büyü sınav odaklı bir yapıya bürünmüş olmasıdır. Daha da kötüsü bu sınavların yarattığı sürdürülemez olgulardır. Mesela öğrencinin sıra arkadaşını rakip olarak görmesi… Arkadaşını, işbirliği yapacağı bir ekip arkadaşı yerine her ortamda onu geçmesi gereken bir yabancı olarak görmesi gibi…

Prof. Dr. Acar Baltaş, “Değişen Dünya’da Eğitim Anlayışı ve Değişmeyen Değerler” makalesindeki şu ifade oldukça anlamlıdır: Okullarda öğrencilere kapıdan içeri ilk adımlarını attıkları günden başlayarak şu mesaj bilinçaltına yerleştirilir: “Sana sorulan sorunun bir tek doğru cevabı var. Bunu bul ancak sakın yanına bakma, kitaba bakmayı da düşünme çünkü bunları ezberlemiş olman gerekirdi… Eğer yanındakine veya kitaba bakarsan bunun adı kopyadır ve bu çok kötü bir şeydir.” Böyle bir anlayış ve bu anlayışın üzerine kurulan bir eğitim sistemi geleceğin dünyasının temel gerçeklerine sırtını dönmüş ve geçmişe hapsolmuş demektir… Ve ne yazık ki bizim eğitim sistemimiz de bu duruma en güzel örnektir…

Kısacası yanıtlanması gereken esas soru şudur: “Yanındakini geçmek mi? Kendini geliştirmek mi?” Başarılıların küçük gruplar, başarısızların büyük kalabalıklar olarak eğitimin içinde yer alması kronikleşmiştir. Bu nedenle de özellikle son yıllarda, “yanındaki arkadaşını” geçmek öğrencinin temel hedefi olmuştur. Kanımca bu durumu değiştirmek en önemli uğraşımız olmalı…

-----------------------------------------------------------------------------


Biliyor muydunuz?
 

Disiplin ve 5 Temel Özgürlük

Disiplin, bir eğitim aracı değildir… Korkutma, utandırma, gururunu kırma gibi kavramlarla hiç değildir… Disiplinin iki temel amacı vardır; Birincisi, çocuğa anlaşılır, kesin ve sınırları olan, güvenli bir ortam sunmaktır. Bu ortam çocuğun sağlıklı gelişimi için gereklidir. Diğeri ise, çocuğun kendi kendini yönetme yeteneği yani özdenetim kazanmasıdır. Çocuk denetim altında değilken de öğrendiklerini uygulayabilmeli, kurallara uymayı sürdürebilmelidir. Bütün bunlar, hakkı olan 5 temel özgürlüğü onlara tanımakla başlar. İşte bu özgürlükler:
1. Şimdi ve burada olanı duyma ve görme (algılama) özgürlüğü,
2. Kendi düşündüğünü olduğu gibi ifade edebilme özgürlüğü,
3. Kendi duygularını olduğu gibi ifade edebilme özgürlüğü,
4. Kendi arzularına göre bir şeyi isteme ya da reddetme özgürlüğü,
5. Olmak istediği yönde gelişerek kendi özünü gerçekleştirme özgürlüğü…

Bu yazı toplam 3539 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar