1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Eğitim: Niçin ve Nasıl?
Eğitim: Niçin ve Nasıl?

Eğitim: Niçin ve Nasıl?

Toplumların dinamik bir yapıya sahip olması, özellikle toplumu oluşturan bireylerin kültür, sanat, bilim ve yurttaşlık kazanımları ile doğru orantılıdır. Her ülke kendi insanına o toplum için “olmazsa olmaz” denilebilecek nitelikte ortak davr

A+A-

 

 

 

Toplumların dinamik bir yapıya sahip olması, özellikle toplumu oluşturan bireylerin kültür, sanat, bilim ve yurttaşlık kazanımları ile doğru orantılıdır.  Her ülke kendi insanına o toplum için “olmazsa olmaz” denilebilecek nitelikte ortak davranışlar kazandırmayı hedeflemektedir.  Topluma ve dünyaya uyum, toplum kalkınmasında görev alma ve dünyadaki gelişmeleri anlayıp yorumlayabilme, bireylere kazandırılması gereken kazanımların başında yer almaktadır.  Temel eğitimlerini tamamlayan kişiler yaşam boyu öğrenmenin önemini kavramış kişiler olmalı ve sürekli kendini geliştirme olanaklarını araştırabilmelidirler. 

 

Öğrenme, “öğrenenlerin davranışlarında değişme ya da değişmeye neden olabilecek kapasite” olarak tanımlamakta, bu da öğrenenlerin bu kapasitelerinin artırılabilmesinin öğrenmeyi de doğrudan artırabileceğini göstermektedir. İşte tüm bu nedenlerden dolayı, temel eğitim süresinde öğrencilerin öğrenme kapasitelerinin artırılması konularında ciddi bilimsel araştırma ve çalışmalar yürütülmeli,  bu dönemde öğrencilerin çeşitli etkinliklerde bulunmaları desteklenmelidir.

 

Bilim ve Demokrasi

İnsanlar ve toplumlar bugünü yaşarken, hem geçmişin izlerini taşımakta hem de geleceğin temel ve vizyonunu içermekte, beraberlerinde taşıyabilmektedirler.  Çağdaş ve demokratik toplumlar değişimlerin istendik yönde olmalarının koşullarını gerçekleyen, tartışma ortamı sağlayan ve insanların düşüncelerine yasak koymayan toplumlardır.  Toplumu oluşturan sistemlerin yalnızca geleneksel bir yapıyı korumaya çalışarak gelişmeye olanak tanımaması, toplumun tümünü öyle bir çıkmaza sürükleyebilir ki, bu çıkmaz hiç düşünülmemiş sosyal patlamalara bile neden olabilir. 

 

Dünyamızın yaşadığı hızlı değişimler bizleri bilim ve demokrasiye yönlendirmelidir.  Eğitim sistemimizin bilimsellik ve demokrasi ile kucaklaşmasını sağlamalı ve kendini sürekli yenileyebilen, değişimlere hem ayak uydurabilen hem de eleştiri yeteneği ile donanımlı insanlar yetiştirilmesine olanak yaratılmalıdır.  Eğitimde yaşanan değişimler, toplumun gereksinimleri doğrultusunda, demokratik bir ortam ve süreçte ve bilimsel çalışmaların ortak bir ürünü olmalıdırlar.

 

Değişen İnsan Gereksinimleri ve Eğitim Yaklaşımları

Günümüz dünyasında artık çağdaşlaşmanın göstergelerinden biri ve belki de en önemlisi, kuşkusuz ki bilim ve teknolojiye sahip olma ve kullanma derecesidir.  Öncelikle bilim ve teknoloji üreten bir toplum yaratmak, ardından da bilim ve teknolojiyi kullanabilen bireyler yetiştirmek anlam kazanmaktadır.  21. yüzyılın bilgi çağı, diğer bir deyişle bilgiyi üretme ve kullanma çağı olacağını söylemek için artık kâhin olmaya hiç gerek yoktur. Dünyamızın ve elbette ki toplumumuzun da bundan böyle bilgiyi bilen değil, bilgiyi üreten ve bilgiye nasıl ulaşacağını bilen insanlara gereksinimi vardır.  Bu amaçla, ülkelerin artık düşünen, araştıran ve sorgulayan insanlar yetiştirmeleri gerekmektedir. 

 

21. yüz yılın insanları artık daha temiz bir çevre ve daha yaşanılır bir dünya istemektedir.  Barış içinde yaşamak, içinde bulunduğumuz yüzyılda en önemli erdemlerden biri olacaktır.  İnsanlar artık kalıcı bir barış istemekte,  savaşsız ve gerçek barışın yaşandığı bir dünyada yaşamayı özlemektedirler. 

 

Demokrasi daha da bir anlam ve önem kazanmıştır yirmi birinci yüzyılda.  Demokrasinin gelişmesinde ve yerleşmesinde önemli parametrelerden biri de kuşkusuz ki eğitim sistemi ve eğitim sisteminin alt sistemleri ile birlikte doğru kurgulanması ve uygulanmasında yatmaktadır. 

 

Temel kavramları kazanan, bilimsel düşünce yöntemini içine sindiren, bilgiye ulaşma yollarını bilen bireyler, bilgiyi daha rahat kullanabilecekleri gibi, aynı zamanda da daha rahat ve daha hızlı üretebileceklerdir.  Eğitim, insanların beyinlerini sınırsız ve belki de çoğu kullanılmayacak bilgilerle doldurmak amacı ile değil, düşünce yapılarını geliştirmek ve düşünce güçlerini aktif bir şekilde harekete geçirmek için yapılmalı ve bu amaçları gerçekleştirecek şekilde plânlanmalıdır.  Esas önemli olan temel kavramların kazanılması ve düşüncenin harekete geçirilerek, kişilerin eski öğrenmeleri üzerine yeni etkileşim ve deneyimler kanalı ile yeni bilgiler oluşturup eklemesi ve öğrenmenin sürekliliğinin sağlanmasıdır.  Öğrencilik hayatında laboratuvara sokulmayan, deney yaptırılmayan ya da yapılan deney sonuçlarını yorumlaması istenmeyen öğrencilerimizin düşünce yapılarının formül ezberleterek geliştirildiğini düşünmek de bir yanılsama olsa gerek.   Günümüz  eğitim programlarının, öğrencilerin düşünce yapılarını geliştirecek şekilde hazırlanması gerekmektedir.  Düşünce yapısı gelişen insanlar, gelecekte daha pozitif toplumları yaratabilecekler ve demokrasiye daha fazla sahip çıkabileceklerdir.  Eğitim sisteminde sezgiye, hayal etmeye, tahmin yürütmeye, bir bilgiden faydalanıp yeni bir bilgi üretmeye yer verilmesi, insanlarda matematiksel ve bilimsel düşünce yapısının geliştirilebilmesi için çalışmaların  daha yoğun bir şekilde  yapılması gereklidir.

 

 Eğitim Üretim İçindir   

“Eğitim Üretim İçindir” diye söylenen söz, eğitimin yaşamda kullanılacak meslek, zanaat ve sanatlar doğrultusunda yapılmasının önemini ve bilgiye nasıl ulaşılabileceğinin kazandırılması gerekliliğini içerdiğini anımsatıyor.  Öğrencilere kazandırılması gerekli en önemli becerilerin, öğrenmeyi öğrenme, sürekli öğrenme, düşünme, problem tanımlama ve problem çözebilme olduğu söylenebilir.  Bunların yanında, sorgulama yöntemlerini bilme ve kullanma, araştırma tekniklerini bilme ve uygulama ve en dorukta da sağlıklı iletişim kurabilme, insanlarımıza kazandırılması gerekli önemli becerilerdir.

 

Eğitimciler de dahil olmak üzere hemen herkesin köklü değişiklikler yapılması gerektiğini ifade ettikleri sistemde, kalite, öncelikle üzerinde durulması gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda, okullara düşen yeni görev, değişimin dinamiğini kavramış ve yeni durumlara uyum sağlayabilen, hatta değişimin önderliğini yapabilecek kapasitede öğrenciler yetiştirmektir.

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1345 defa okunmuştur