Eğitim Sisteminin Var Olma Değerlerinde Karşılığı Yok
İnsanların karar ve davranışlarına yön veren değerleridir. Yaşamımız boyunca verdiğimiz önemli veya önemsiz her türlü kararın arkasında değerler ve ona bağlı tutumlar vardır.
Tutum ve değerler, en genelde bir kimsenin herhangi bir şeye yönelik olumlu veya olumsuz davranış gösterme eğilimidir.
Daha açık bir ifadeyle söyleyecek olursak; tutum ve değerler gözlenebilen bir davranış değil, davranışa hazırlayıcı bir eylemdir. Yani bireyler ilk önce, herhangi bir konu, olay, olgu, obje veya kişi hakkında bilgiler edinir. Sonra onu duygusal bir tepki olarak ifade eder, en sonunda da onu davranışa dönüştürür.
Eğitim bilimi kuramları tutum ve değerler ile öğrenme arasında yüksek düzeyde bir ilişki olduğunu söylemektedir. Sistemin bireye özgüven, gelecekte var olma umudu ve irade kazandırma tutum ve değerlerini içeriyorsa aynı oranda öğrenme kolaylaşmakta, öğrenci ve öğretmenin başarısı artmaktadır.
Ne yazık ki eğitim sistemimizin sahip olduğu değerler, yukarıda bahsettiklerimden çok farklıdır. Eğitim sistemimizin; özgüven, özsaygı, üretim, yaratıcı düşünce gibi gençlerin gelecekte var olma umudunu güçlendirecek değerleri güçlü bir biçimde içerdiğini söylemek mümkün değildir. İşte tam da bu nedenlerle;
- Diplomalı işsiz sayısı, KKTC tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı.
- Nitelikli iş gücü dediğimiz üniversite mezunu gençlerin ülkeden göç etme hızları son 2 yılda katmerlenerek artı.
- Gençler, iş bulma ümidi taşımadıkları için iş aramaktan vazgeçtiler.
Başkaları için biz oyun alanı gibi bu coğrafya bizim yurdumuzdur. Yaşadığımız, çalıştığımız ve birbirimizle ilişkilerimizi kökten değiştiren yeni bir devrimin eşiğinde dururken, bu değişim ve dönüşümde söz sahibi olamayacak gençler yetiştiren bir eğitim sisteminin başarılı olması mümkün değildir.
Bugün okullarımızda öğrettiklerimiz, artık dünyada daha önemsiz. Sözün özü, Bugün çocuklarımız ve gençlerimiz gözümüz kapalı içine attığımız eğitim sisteminin; onlara kazandıracağı değerlerin gelecekte karşılığı yok.
Anlayana Gülmece
At ve Eşek
Bir at ve eşek, belirli bir zaman için insanların arasına katılıp orada yaşadıklarını birbirlerine anlatmaları için anlaşırlar ve farklı yönlere doğru giderek birbirlerinden ayrılırlar. Anlaştıkları gibi belirli bir süre sonra ayrıldıkları noktada buluşurlar. Perişan halde geri gelen at dayanamaz ve hemen söze başlar:
- Ben, gittiğim yönde bir grup insanla karşılaştım. İlk anda beni aralarına almak istemedir ama sonra at olduğumu anlayınca beni hemen aralarına alıp bütün işlerini bana yaptırdılar. Perişan ve yorgun bir halledeyim...
Bunun üzerine eşek, keyifle gülerek yanıt verir:
- Ben de gittiğim yönde bir grup insanla karşılaştım. Karşılar karşılaşmaz güçlü ve gür bir şekilde “aaaiiiii, aaaaiiiii” diye konuşmaya başlayınca beni hemen aralarına aldılar. Bir süre sonra da başkan seçtiler. Bu nedenle çok rahat bir zaman geçirdim… Etrafımdaki herkes bana iyi görünmek için çabalayıp durdu… Ben ise sadece “aaaiiii, aaaiii” diye bağırıp durdum…
- Nasıl olur? Senin eşek olduğunu anlamadılar mı?
- Valla yarısı anladı da diğer yarısına bir türlü anlatamadı?
Buraya Dikkat
Gelişmiş Ülkelerde Eğitim Politikaları
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün yayınladığı (OECD) “Education Policy Analysis” raporuna göre OECD ülkelerinin eğitim politikalarında şu 4 boyutu öne çıktığı vurgulanmaktadır:
- Öğrencilerin kazanmaları gereken temel bilgi ve becerilerin daha net olarak belirlenmesi,
- Okullara daha fazla faaliyet özerkliği verilmesi ve öğretmen kalitesinin artırılmasına yönelik tüm önemlerin alınması,
- Vasıfsız gençlerin sayısını düşürmek için eğitim fırsatları açısından bölgeler arasındaki farklılıkların azaltılmasını amaçlayan programlar ile birlikte toplumsal dezavantaj ve öğrenci yabancılaşması engelleyecek önlemleri almak,
- Hedeflerini ve hesap verebilirlik çerçevesini geliştirecek anlayışları merkezine alan yüksek öğretim reformlarına odaklanılması.
Ne diyelim! Darısı başımıza…