1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Eğitim sorunları ve çözüm önerileri II
Eğitim sorunları ve çözüm önerileri II

Eğitim sorunları ve çözüm önerileri II

Eğitimin günlük sorunlarından çok geleceğe dönük, çözüm önerilerini de içeren konuları tartışmak istiyordum. Ama! Ciddi sorunlar kapıya gelip dayanıyor. Kayıtsız kalmak, söylememek, yazmamak, topluma ve öğrencilere haksızlıktır. *** Ortaokul ve liselerd

A+A-

 

 

 

 

 

Eğitimin günlük sorunlarından çok geleceğe dönük, çözüm önerilerini de içeren konuları tartışmak istiyordum. Ama! Ciddi sorunlar kapıya gelip dayanıyor. Kayıtsız kalmak, söylememek, yazmamak, topluma ve öğrencilere haksızlıktır.

***

Ortaokul ve liselerde ara sınavlar ertelenecek mi?

Birinci dönem ara sınavlarına beş iş günü kaldı. Akademik takvime göre 27 Ekim-4 Kasım’da yapılacak. Oysa hâlâ öğretmen gönderilmeyen okullar var. Öğretmenler Yasası geçen hafta değiştirilerek, kadro sayısı artırıldı. Eksik öğretmenlerin atanması henüz tamamlanmadı. Diyelim ki bugün itibarıyla öğretmen gönderilmiş olsu; bir haftada hangi konular işlenecek da sınav yapılsın... Olanaklı değil.

Bununla birlikte kitap eksiklikleri de var. Okul yönetimi “kitap eksik” diye bağırıyor. “Tıra yüklendi, yolda gelir.” açıklaması yapılıyor. Sanki okullar daha açılmadı.

Okullar açıldı, ara sınavlar geldi; öğretmen gelmedi, kitaplar gelmedi... Sınav yapılır mı! Bu öğrenciler nasıl başarılı olacak!? Öğretmensiz, kitapsız eğitim mi olur?

Öğretmen ve kitap eksikliklerini görmek için uzağa bakmaya gerek yok. Bakanlıktan yüz metre ilerdeki ortaokulda bile bu eksiklikleri var. Lefkoşa’daki bazı liselerde de durum aynı... Ya Karpaz’dakilerin hali!...

Okullarda öğretmen ve kitap eksikliği varken, ara sınavların yapılması doğru bir uygulama değildir. Zaten bazı okullarda öğretmensizlikten sınav yapılmayacaktır.

Bu eksiklikler karşısında aşağıdaki sorulara yanıt verilmeli ve tedbir alınmalıdır.

1. Ara sınavlar yapılacak mı, yapılmayacak mı?

2. Öğretmen eksikliğinden doğan ders kayıpları ne olacak? Giderilmesi için ne tedbirler alınacaktır?

3. Kitapsızlıktan doğan öğrenme kayıpları nasıl giderilecektir?

4. Eğer sınav yapılmazsa öğrencinin dönem sonu notu nasıl oluşacaktır? Tek sınavla dönem notunu oluşturmak eşitsizlik ve haksızlık yaratmayacak mı?

Ve en önemlisi neden bunlar oluyor? Öğretmen ve kitaplar okullara neden zamanında gönderilemiyor?

***

Bu eksikliklere dikkat çektikten sonra “eğitim sistemi”nden kaynaklanan sorunlar ve çözüm önerilerini tartışmaya başlayabiliriz.

Eğitim sistemi önceleri Osmanlı, daha sonra İngiliz, bugün ise Türkiye’nin eğitim sisteminin etkisinde kalmıştır. Oysa böylesi zengin bir mirastan, Kıbrıs Türk toplumuna özgü bir eğitim sisteminin doğması beklenirdi.

Ne benzetebildik ne de yaratabildik.

Neden?

Türkiye’de bir eğitimci 1919’da eğitimde yapılanları şöyle anlatmıştı: “Araştırmaya, uzmanlığa ve kendinden önce yapılan şeyleri öğrenmeye gerek duymayıp akıllara geliveren basit bir görüşü aceleyle uygulamaya çalışmak!” (Y. Akyüz).

Sanki günümüzü anlatıyor!

Eğitim sistemimiz özellikle son dönemde siyasi kaygılarla ve “akla geliveren” görüşlerle sınav odaklı ve eleyici bir yapıya dönüştürüldü. Buna ek olarak öğretim programları ve ders kitaplarının birebir uydurma gayretiyle Türkiye’den getirilmesi de çeşitli uyumsuzluklar doğurmuştur. Örneğin ilkokullar altı yıl iken, sırf Türkiye’ye uydurulmak için bir gecede eğitim sisteminden bir yıl atıldı. Öğretim programları ve ders kitaplarında Kıbrıs coğrafyası, kültürü, edebiyatı, sanatı, tarihinin yer almaması; bu alanlarda gediklerin oluşmasına ve geliştirme gücünü kendisinde görememesine neden olabilmiştir. Bu alanlarda yapılan çalışmaların ise sürekli olmayışı olumlu etkilerini azaltmıştır.

Tüm bunlara ek olarak özellikle son dönemde, ölçme değerlendirme öğretim süreçlerinin doğal bir boyutu olmaktan çıkarılarak okuldan, öğretmenden ve öğretimden kopuk, ayrık bir sistem haline dönüştürülmesi; sistemin fırsat eşitsizliği lehine öğrenci üzerindeki baskısını artırmıştır. Toplumsal sınıflar uygun ayrışma, devlet eliyle sınavlar aracılığıyla, eğitim sistemine inşa ediliyor. Okullar, gittikçe daha keskin ve sert çizgilerle toplumsal sınıflara göre ayrışmaktadır. Uygulamalar bunu ortadan kaldırıcı değil, pekiştirici niteliktedir. Öğrencilerin elenip, kategorizelendirilmesini savunup gerekçelendiren, değişimin karşısında duran ve devamından bireysel çıkar elde eden kesimi de doğurdu.

Eğitim sistemi bu haliyle Kıbrıs Türk toplumunun ne bugünkü, ne de gelecekteki ihtiyaçlarına cevap verebilecek nitelik ve düzeydedir. Eleme ve ezbere dayalı bir anlayışla değişen dünyaya cevap verememektedir.

Bunun yanı sıra gerek toplumsal, gerekse düşün hayatımız ile eğitim tedrici olarak pozitif düşünce zemininden, dogmatik bir zemine doğru itilmek istenmektedir. Eğitim sistemi bu baskıyı artık geçmişe göre daha fazla hissetmektedir.

“Geri kalışımızın nedeni Asyalı kafamızdır; dejenere geleneklerimizdir. Bizi yenen güç bizim görmek istemeyen gözlerimizdir, düşünmek istemeyen kafamızdır. Bizi geride bırakan, bırakmaya devam edecek, gelecekte de bırakacak olan güç dünya işlerini hükmü altına alan bir din-devlet bileşimi sistemidir.” (Berkes).

Artık gözlerimiz görsün, kafalarımız düşünsün...

Kıbrıs Türk toplumuna uygun, ihtiyaçlarına yanıt veren, değişime açık, bilimsel araştırma verilerine dayalı olarak; eğitim sistemi kapsamlı, sistemli, istikrarlı bir çalışmayla yeniden düzenlenmelidir. Çocuklarımızı kişiliklerine, yeteneklerine ve toplum ihtiyaçlarına göre yetiştirecek çağdaş bir eğitim sistemi oluşturulmalıdır.

Bu çalışmaları yapacak olan Eğitim Bakanlığı’nın kurumsal ve yasal yapısı akademik yönden güçlendirilerek, özgürleştirilmelidir. Böylelikle bilimsel veriler ışığında partiler üstü ve toplumsal hedeflere uygun istikrarlı eğitim politikaları oluşturulabilecektir. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 2431 defa okunmuştur