Eğitimde intellekt sorunu
“İntellekt” nedir?
Eğitimimizde var mı? Olmalı mı?
İntellekt; anlık, biliş, kavrayış yetisi olarak açıklanmaktadır. Mantıklı düşünme, anlama, yargılama gücü, bilme yetisidir... Ezberin karşısındadır, ezber bozandır...
Neden bu yetiyi gelişt
“İntellekt” nedir?
Eğitimimizde var mı? Olmalı mı?
İntellekt; anlık, biliş, kavrayış yetisi olarak açıklanmaktadır. Mantıklı düşünme, anlama, yargılama gücü, bilme yetisidir... Ezberin karşısındadır, ezber bozandır...
Neden bu yetiyi geliştirmeliyiz?
Çünkü hayat ezber değildir; kavrayıştır, anlamak anlamlandırmaktır...
Deneyimdir...
İlişkilendirmedir...
Toplumları geleceğe hangisi götürecek? Anlamak mı, ezberlemek mi?
21. yüzyıl insanını hangi özelliklerine göre tanımlarız?
Araştıran, sorgulayan, bilgiye ulaşma yol ve yöntemlerini bilen, problem çözme ve karar verme becerisi gelişmiş, demokratik değerler, hak ve özgürlüklerle bütünleşmiş... özellikleriyle tanımlarız.
Bugün Kıbrıs Türk Eğitimi bu özelliklerin hangisini çocuklarımıza kazandırmaktadır? Hiçbirini...
Ezbere doğru doludizgin bir yol aldı gidiyor.
Ne öğrendin değil; öğrenmek için ne sordun?
Notun kaç değil; ne anladın? diye sormamız gerekmez mi!?
Yedi, sekizlerin içi boş...
Ne kadar ezberlediğini mi gösteriyor, yoksa ne kadar anladığını mı?
Bilgiyi ezberlemek, anlamak değildir.
Poroblem çözme tekniklerini ezberlemek, problem çözme becerisi kazanmak değildir.
Demokrasiyi ezberlemek, anlamak değildir.
Demokratik değerleri kavramak, içselleştirmek, bütünleştirmektir...
Yaşamaktır...
Bir öğrencinin lise son sınıfa kadar yaklaşık 1175 saat Türkçe dersi okuyup da, kendini ifade edememesi, iletişim kuramaması, etkin kullanamaması ne demektir?
Okuma alışkanlığı kazanmaması ne demektir?
Bilgileri ezberlemek, dil becerilerini geliştirmek, okuma alışkanlığı kazandırmak demek değildir.
İlkokullarımızda Türkçe dersleri, kuru bilgilerin ezberletildiği, çoktan seçmeli testlerin çözüldüğü derslere dönüştü.
Çocuklarımız kendi kültürünün edebî eserlerini, evrensel değeri olan eserleri anlama olanağını bulamıyor.
Eğitimimizde Balzac, Cervantes, Victor Hugo, Namık Kemal, Nazım Hikmet, Orhan Pamuk... sorulardaki şıklardan öteye gidemiyorlar.
Sadece okuttuk, ezberlettik... Bu eserlerin öngördüğü yaratıcılığı, sorgulayıcılığı, özgürlüğü... içselleştiremedik, kavratamadık.
Ezbere doğru gidiş, çağın gerisine doğru koşmaktır. İlerlediğini sanıp, geriye gitmektir.
Bir topluma yapılabilecek en büyük kötülük, çocuklarını ezbere mahküm etmektir.
Ezbere mahküm olmuş zihinler, nasıl çağı yakalayacak? Çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı ortağı olacak. Nasıl?
Eğitim sistemi ezberden uzaklaştırılarak, “biliş ve kavrayış” yetisini geliştirmeye yöneltilmelidir. Öğretim programlarının, yöntem ve tekniklerinin, ölçme değerlendirmenin merkezinde bu hedef olmalıdır.
Eğitimde giderek büyüyen intellekt sorunu, gelecekte birey ve toplumun çağı yakalaması yerine daha da dışına itebilecektir.