Çevre duyarlılığı yani insanın çevresini kirletmemesi ve zehirlememesi “eğitim”la doğrudan bağlantılıdır…

-*-*-

Birkaç günlük İngiltere gezisinde karşılaştığım iki ya da üç örnekle bu konuyu açıklamak istiyorum…

-*-*-

Köpekler…

İnsanların evlerinde “en yakın dostları” olan köpekler, aynı zamanda eğitildikleri zaman, çok önemli yardımcıları da olabiliyor…

-*-*-

Eğitimli bir köpek, örneğin görme engelli bir kişinin neredeyse bir kentte, ya da kasabada günlük işlerini yapmasına tam anlamıyla yardımcı olabiliyor…

-*-*-

İngiltere’de sokakta tek bir başıboş köpek veya kedi yok…

Bu da “eğitimle” ve tabi ki “çevre duyarlılığı” ile alakalı…

-*-*-

Ya da şöyle diyelim, “işte üçüncü Dünya ülkesi olmakla olmamak arasındaki fark”…

KKTC, gelişmemiş, geliştirilmemiş, geri kalmış, geri bıraktırılmış bir üçüncü Dünya devletidir…

-*-*-

İngiltere’de çok rahat gözlemleyebilirsiniz…

Adam veya kadın sokakta yürüyor…

Bahçede, parkta dolanıyor…

Yerler pırıl pırıl…

Sabahın çok erken saatlerinde tüm sokaklar temizleniyor, parklar yıkanıyor, yapraklar toplanıyor falan ama köpekleriyle yürüyen birçok insan, köpeğinin bırakacağı her türlü pisliği toplayıp uygun veya özel bir çöpe atıyor…

-*-*-

Hepsinden önemlisi, olur da “vatanı sevmeyen” birisi, bir yere çöp atmış…

Atamaz…

Çünkü sigara gutsillisi atsa cezası neredeyse 100 Sterlin…

Ama attı diyelim…

Özellikle plastik – naylon atıklar mutlaka duyarlı vatandaşlar tarafından toplanıyor ve çöpleri ayrıştırmak için konulmuş “ayrı ayrı” çöplere bırakılıyor…

-*-*-

Otel odasında bir uyarı…

Diyor ki bu uyarıda, “lütfen, kağıt, mukavva, plastik ve cam şişelerinizi çöpe atmayın. Ayrıştırmak için çöp bidonu yanına bırakın

-*-*-

Ve diyorum ki!

1 – İngiltere’de köpekler, KKTC’deki bir çoğumuzdan çok daha iyi eğitim alabiliyor… (Köpek eğitimi, insan eğitiminden başarılıdır anlamına da geliyor… İnsana anlamadığı dilde din eğitimi vermek mi başarılı eğitimdir yoksa, bir köpeği, insanlara yardımcı olması için eğitmek mi?)

-*-*-

2 – Çocuklara, çevre eğitimi, çevre bilinci eğitimi veriliyor.

3 – Çevre kirliliği ya da sokağa evcil hayvan terk etme gibi “suçlar” da asla cezasız bırakılmıyor…

4 – Ve herkeste “ülke sevgisi” var…

-*-*-

Nedir ülke sevgisi?

Önce, kişinin atalarının ve kendisinin yaşadığı, çalıştığı ve vergi verdiği ülkeye sahip çıkmasıdır…

Vergisini ödediği her şeyi sahiplenmesidir…

Sonra, yabancıysa bile, ya o ülkeyi kabullenmesi ya da cezaları nedeniyle çevreye kirlilik yaratamamasıdır…

-*-*-

KKTC mi?

Ya da Kıbrıs Türk Devleti mi?

-*-*-

Eğri oturacaksınız ve doğru konuşacaksınız…

KKTC’de ya da Kuzey Kıbrıs’ta şu anda yaşam süren en az bir milyon insanın 900 bini, ne o coğrafyayı, ne o ülkeyi, nede o ülkeyi seviyor!

-*-*-

Hatta, Kuzey Kıbrıs’ta yaşam sürenlerin belki de yüzde yüzü, devletin sahte olduğunu biliyor…

Türkiye’nin nüfusu değiştiğinin farkındadır…

Ödediği ya da ödemedi vergi son derece adaletsiz bir başarısızlık öyküsüdür…

Ve oturdukları, sattıkları arazilerin aslında Rumlara ait çalıntı mallar olduğunu da çok iyi görebiliyor…

-*-*-

Sokak köpekleriymiş, çöplermiş, eğitimmiş…

Kimsenin umurunda değil!

KKTC, üzerinde yaşam süren çok büyük çoğunluğun vatanı değil, “ganimeti”dir!

-*-*-

Bu kültürü değiştirip, vatana sahip çıkılmasını öğretmek falan da hem çok ciddi zaman alacak hem de çok ciddi eğitime ihtiyaç olacaktır…

Ve biz o günü görmeyeceğiz…

Tanrı var mı? Varsa görmüyor mu?

Öldürerek savaş kazanacağına inanan herkes kesinlikle “salak”tır!

İsrail’i yönetenler de, Hamas’ı yönetenler de, Belçika’da “sözde inandığı dini için” iki İsviçreli’yi öldürdüğünü iddia eden de!

-*-*-

Avrupa karışıyor mu?

Bu soruya “evet” yanıtını vermek istemezdim!

Ama ne yazık ki ciddi bir gerginlik var ve bu “ciddi gerginlik” İsrail’in saldırıları arttığı müddetçe, “çok ciddi gerginlik” haline dönüşecek!

-*-*-

Aklından çok akılsızlığını öne çıkaran ve buna “din kılıfı” da uyduran ve kendisini “İslam Devleti vatandaşı” ilan eden bir kişi, Belçika’da, iki İsviçreliyi kendisinin öldürdüğünü iddia eden bir video yayınladı.

Belçika kriz masası, vatandaşlarına, gereksiz geziler yapmamaları, hatta gerekmedikçe sokağa çıkmamaları çağrısında bulundu…

-*-*-

Fransa, zaten bir öğretmene yapılan saldırı sonrası sokak devriyelerine askerleri bile katmıştı; şimdi Belçika sınırında güvenliğini artırıyor…

-*-*-

Sınır güvenliği nedir?

Sınır güvenliği, “İslamofobia”dır!

Sakallı olan, kılığı kıyafetinden “Müslüman görülen” her kişi çok ciddi tacize uğrayacak demektir!

Çünkü bir bir daha ikidir ve bu açık bir gerçektir…

-*-*-

Musevi İsrail’in başlattığı veya sebep olduğu bir savaş; birçok büyük Batı devletinde, “Hıristiyan çoğunlukların, Müslümanlara nefretini artırmaya” yol açabilecektir…

-*-*-

Tanrı varsa, Dünya’yı ve insanlarını “salaklardan” ve tabii ki “dincilerden” de “dinlerinden de” korusun!

Masum insanlar niye ölsün ki?

Peterborough kentinde sabahın çok erken saatleri… Sokaklar tertemiz… Tek bir sokak köpeği ya da kedisi yok… Çöpler toplanmış, banklar yıkanmış… Işıklar yanıyor… Hava soğuk, 3 derece ama yürümek hatta hafiften koşarmış gibi yapmak çok keyifli… Haaa bu arada belirtelim, akşam geç saatlerde, artık İngiltere’de de sokak lambalarını “tasarruf” maksadıyla söndürüyorlar… Ama durduk yere, “elektrik yetmedi, Rum tarafından da alamadık, haydi şu bölgeye keselim” değil… Biz neden yapamıyoruz? Gel de bu soruya cevap ver! İlham Aliyev elimizi sıktı, artık biz de her şeyi halledeceyik, eminim!