“Eğitiminin politik malzeme olmasını istemiyoruz”
Dipkarpaz’da Kıbrıslı Rum öğrencilerin eğitim gördüğü okullarda, Mayıs 2023’ten bu yana Kıbrıs’ın güneyinden yardım gitmesinin kuzeydeki yetkililer tarafından engellendiği iddia edildi.
Aygün Bahar ÖKMEN
Dipkarpaz’da Kıbrıslı Rum öğrencilerin eğitim gördüğü okullarda, Mayıs 2023’ten bu yana Kıbrıs’ın güneyinden yardım gitmesinin kuzeydeki yetkililer tarafından engellendiği iddia edildi.
Söz konusu iddialarda ayrıca, kuzeyden bir grup polis, Dışişleri ile Eğitim Bakanlıklarından yetkili personellerin Kıbrıslı Rum okullarına giderek öğretmen ve hatta öğrencileri sorguladığı, kitapları denetlediği ifade edildi.
Mayıs ayından bu yana, yeni bir prosedürle “tüm yardımların Dışişleri Bakanlığı’nın onayına sunulması zorunluluğu getirildiği” ve “sivil polislerle bakanlık yetkililerinin okulda denetim yaptığı “ bilgisi doğrulanırken, öğretmen ve öğrencilerin sorgulandığı iddiası teyit edilemedi.
Konuyla ilgili YENİDÜZEN’e konuşan Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Burak Maviş, Dışişleri Bakanlığı’nın, güneyden Eylül ayında gönderilmesi beklenen kitapları birkaç gün önce gönderdiğini söylediğini, polis ve bakanlık ekiplerinin ise kitapların içeriğini denetlemek adına okullara gittiğini öğrendiklerini söyledi.
Cyprus Mail: “Karpaz’daki Rum okullarında eğitime müdahale ediliyor”
Cyprus Mail’in geçtiğimiz günlerde yayımlamış olduğu haberine göre; geçtiğimiz Mayıs ayından bu yana Karpaz’daki Kıbrıslı Rumların okullarına yardım gitmesi Kıbrıslı Türk yetkililer tarafından engelleniyor. Yine Cyprus Mail gazetesinin geçtiğimiz Pazartesi günü yayımladığı haberine göre; Kıbrıslı Türk yetkililerin denetimleri nedeni ile Karpaz’daki Kıbrıslı Rumların okullarında eğitime müdahale ediliyor.
“Kitaplar, defterler, sınıflar, elektronik ve diğer öğretim materyalleri denetlendi, öğretmenler sorguya çekildi”
Habere göre; okullarda haber verilmeden gerçekleştirilen denetimler, öğretmenleri işlerinden alıkoyarak çocukların ders görmesini engelledi. Habere göre; Kıbrıslı Türk yetkililer okulda kullanılan kitapların denetimi için okula gitti ancak öğretmenler izole edilerek sorguya çekildi. Kıbrıs Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığı’na göre; kim oldukları tanımlanamayan yetkililer ilkokul, ortaokul ve liseye girerek kitapları, defterleri, sınıfları, elektronik ve diğer öğretim materyallerini kontrol etmeye başladı. Özellikle öğretmenlerin izole edilerek sorgulanmasının ardından Kıbrıs Cumhuriyeti yetkilileri ‘Bu yapılanlar, Avrupa Parlamentosu’na aktardıklarımızı doğrular nitelikte’ yorumunda bulundu.
“Mayıs ayından bu yana okula Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından yardım yapılamıyor”
Habere göre; Michaelidou, durumun çok ciddi olduğunu, geçtiğimiz Mayıs ayından itibaren hiçbir Kıbrıs Cumhuriyeti müfettişinin okulları ziyaretine, öğretmenlerin eğitimine, binaların onarımına veya başka yardımlara izin verilmediğinin altını çizdi. Durumun vahameti dolayısı ile konunun Dışişleri Bakanlığı’na aktarıldığını ifade etti. Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümet Sözcüsü Konstantinos Letymbiotis, Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümeti’nin ivedilikle harekete geçeceğini ve gerekli aksiyonun alınacağını dile getirdi.
Politis Gazetesi: “Mayıs ayından beri denetlenmeyen Rum öğretmenler Kıbrıs Cumhuriyet’i yetkilileri tarafından denetlenmemekten memnun”
Öte yandan Politis gazetesinin haberine göre; Kıbrıs Cumhuriyeti yetkilileri tarafından sık sık denetlenmek istemeyen Rum öğretmenler okullarda özel bir konjonktür yarattı, Mayıs ayından beri denetlenmeyen Rum öğretmenler Kıbrıs Cumhuriyet’i yetkilileri tarafından denetlenmemekten memnun.
“Okula erişimin engellenmesinin ardından okulda tamamlanması gereken tadilatlar da yarım kaldı”
Habere göre; Dipkarpaz Rum İlkokulu normalde ayda bir, Rum Anaokulu ve Ortaokulu ise 2-3 ayda bir denetlenirken, okula erişimin engellenmesinin ardından okulda tamamlanması gereken tadilatlar da yarım kaldı. Tadilatlar arasında anaokulunun zemininin kaplanması ile okulların kapı ve pencere yenileme çalışmalarının bulunduğu dile getirildi. Politis gazetesi haberinde, güvenilir bir kaynağın açıklamalarına dayanarak “denetmenlerin okula giriş yasağının, ortaokuldaki rutin denetimde tespit edilen bazı eksikliklerden iki hafta sonra getirildiği ve denetmenlerin, bu eksikliklerin giderilip giderilmediğini görmek için yeniden okula gideceklerinde, KKTC Dışişleri Bakanlığı’ndan izin alınması gerekliliğiyle karşılaştıkları” iddia edildi. Politis Gazetesi, okuldaki öğretmenlerin denetlenmemesinin okuldaki yaklaşık 40 öğrencinin aleyhine olduğunu savunurken, bu okulda okuyan öğrencilerin dershaneye gitme imkânı olmadığının ve Kıbrıs’ın güneyindeki okullarla aynı düzeyde eğitim alamadıklarının altını çizdi. Gazete, ‘Son 8 aydır, okullarda çok az iş yapılabildiğini ve bunların da telefondan verilen talimatlarla yapılabildiğini belirten gazete, çalışmaları yapan kişinin, daimi işçi olan bir Kıbrıslı Türk olduğunu ve denetmenlerin telefonla verdiği talimatları yerine getirdiğini’ ifade etti.
KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş:
“Eğitiminin politik malzeme olmasını istemiyoruz”
Söz konusu denetime dair bilgileri olduğunu ifade eden KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş, güneyde çıkan haberler için; “Bu tarz haberler politik çatışmalardan kaynaklanıyor” dedi.
Maviş, kuzeyin eşit egemen devlet hususundaki duruşu ve güneyin KKTC makamları veya BM üzerinden izin alma prosedürünü protesto edercesine hareket etmesinin Cyprus Mail ve Politis Gazetelerindeki yorumlara meydan bıraktığını ifade etti.
Bu çatışmanın güneydeki eğitim denetmenlerinin Dipkarpaz’daki okula gidip öğretmenlere rehberlik yapamaması ile sonuçlandığını dile getiren Maviş, “Geçmişte herhangi bir izne tabi olmayan denetimler, yeni bir uygulama ile birlikte izne tabi tutuldu. KKTC Dışişleri Bakanlığı, güneydeki Eğitim Bakanlığı’nın denetmenlerinin Dipkarpaz Rum okullarına gitmesiyle ilgili BM üzerinden başvuru yapmalarını istedi. Ancak Kıbrıs Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığı yetkilileri bu başvuruyu yapmıyor ve bu sene okula güneyden herhangi bir denetmen gitmedi” şeklinde konuştu.
Maviş yaşanan bir diğer tartışmanın ise kitaplarda kullanılan görseller ve ifadeler olduğunu dile getirerek; “Her yıl eylül ayının başında kitaplar Güneyden Kuzeye, Eğitim Bakanlığı’na gönderilirdi. Ve bu kitapların listesi gelir, kitaplar gelir, kitaplar incelenir, onaylanır veya onaylanmazdı. Sakıncalı görünenler BM’ye iletilerek bu kitapların düzeltilmesi talep edilirdi. Düzeltilmesi halinde kitapların kullanılabileceği bilgisi de verilirdi. Elbette geçmiş dönemlerde İki Toplumlu Eğitim Teknik Komitesi diye bir yapı mevcuttu. Bu komite her iki tarafın da sorunlarının çözümünü sağlardı. Aşılamayan bürokratik sorunlar bu komite sayesinde aşılırdı. Ersin Tatar’ın bu komite faaliyetlerini askıya almasıyla birlikte komitenin uzun bir zaman bir araya gelmemesi neticesinde bu tarz basit sorunların bile çözülebileceği bir mekanizma kalmamış oldu” dedi.
“Eylül ayında Dışişleri Bakanlığı’na yollanması gereken kitaplar Bakanlığa yeni gönderildi”
Maviş, “Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Eğitim Bakanlığı yetkilileri ve sivil polisin ile, -ki her zaman bu şekilde yapılır-, rutini budur, okula gidildi ve okulda incelemeler yapıldı” ifadelerine yer verdi.
Bu eğitim döneminde kitapların Dışişleri Bakanlığı’na zamanında gönderilmediğinin söylendiğini dile getiren Maviş, “Normalde bu kitaplar her sene Ağustos sonu Eylül başında Dışişleri Bakanlığı’na gönderilirdi. Ancak kitapların bu eğitim öğretim döneminde, eğitim öğretim dönemi başında gelmediği, geçtiğimiz günlerde Bakanlığa ulaştığı söyleniyor. Bu kitapların yeni geldiğini kabul edersek; 54 tane kitap geldi, 45 tanesinde herhangi bir olumsuzluk çıkmadı. 9 tanesinde ise sakıncalı görülen öğeler bulundu. Kitaplar yeni geldiği için Dışişleri Bakanlığı Eylül ayından beri Dipkarpaz Rum okullarında hangi kitapların kullanıldığını merak etti. Bu nedenle okula inceleme ekibi gönderildi. Rumca bilen bir polis, Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesi’nden Rumca bilen bir personel kitapları değerlendirdi. Okulda kullanılan kitapları incelediler” şeklinde konuştu.
“Denetmenlerin merak ettikleri ‘geçen sene sakıncalı bulunan kitapların okulda olup olmadığı’ idi”
Cyprus Mail haberinde yer alan ‘öğretmenler izole edilerek sorguya çekildi’ savını yorumlayan Maviş, “Bildiğim kadarı ile öğretmenlerin sorguya çekilmesi gibi bir durum yoktur” diyerek denetim sırasında yaşanan süreci aktardı. Maviş; “Çocukların sınıfta olmadığı, beden eğitimi gibi farklı bir mekânda olmalarını gerektiren bir zamanda, sınıfların teftiş edildiği bilgim dâhilindedir. Önce ortaokul ve liseye gidildi. Geçtiğimiz yıl onay verilen 51 adet kitap yeniden incelendi. Geçen sene bu kitaplar incelenmiş olduğu için denetime giden personelin elinde neye bakması gerektiğini gösteren bir taslak vardı. Merak ettikleri şey ‘geçen sene sakıncalı bulunan kitapların okulda olup olmadığı’ idi. Geçen sene sakıncalı bulunarak BM’ye bildirilen kitapların bazılarının da okulda kullanıldığı bu süreçte tespit edildi. Bu kitaplar içerisinde yalnızca 8. Sınıf Biyoloji kitabının DNA sürecini anlatırken Kayıp Şahıslar Komitesi’ne atıf yapan bir sayfası sakıncalı bulunmuş. Ortaokul ve lisenin ardından 3. ve 4. sınıflarda o anda boş olan sınıf olduğu için önce o sınıflara bakıldı. Burada 21 adet kitap incelendi ve sakıncalı bir şey görülmedi. Ardından öğretmenlerden 5. ve 6. sınıfların kitapları istenerek bu sınıflara okutulan 15 kitap incelendi. Bu 15 kitap içerisinden 1 kitapta bulunan harita görseli sakıncalı bulundu. 5. Ve 6. Sınıfların Coğrafya kitabının bir sayfasında bulunan bölünmüş ve kuzeyi kanlı gösteren bir Kıbrıs haritası ile Salamis Harabeleri ile ilgili bir görsel üzerinde Atilla’nın ayağının bulunması sakıncalı bulundu. 1. Ve 2. Sınıfların 25 kitabı incelendi ve 1. Sınıf müzik kitabı içerisinde 2 şarkıda ırkçılık, şovenizm gibi olumsuz ifadeler bulunduğu tespit edildi” ifadelerini kullandı.
“Her iki tarafın kitaplarında da ırkçı, şovenist, militarist söylem ve görsellere karşıyız”
Bu uygulamanın pratikte bir işlevselliği olmadığının altını çizen Maviş, “Kıbrıs Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığı web sitesinde bu kitaplar bulunmaktadır ve isteyen öğretmenler bu siteye girerek kitabı sakıncalı bulunan şekli ile göstermeye devam edebilir” dedi. Her iki tarafın yarattığı bu çatışmada sorunu çözebilecek ortak bir mekanizmanın mevcut olmamasının çocukların eğitimine yansıdığını vurgulayan Maviş, “Hâlbuki biz de kendi okullarımızda, kitaplarımızda, düşmanlığı körükleyen ırkçı ifadeler, Kıbrıslı Rumları ötekileştiren materyaller görmek istemiyoruz. Kıbrıslı Rumların kullandığı kitaplarda da ırkçılığı, şovenizmi, militarizmi içeren ifadeler ve görseller olmamasını temenni ediyoruz. Bu vesile ile böyle sorunları çözebilecek bir mekanizmaya ne kadar ihtiyacımız olduğu ise bir kez daha kendini belli etmiştir. İki Toplumlu Eğitim Teknik Komitesi’nin yeniden faaliyete geçmesi gerekmektedir. Kıbrıslı Rumların Dipkarpaz’daki okulla ilgili sorunları olduğu gibi bizim de güneyde okuyan çocuklarımız var. Karma evliliklerden doğan ve belirli projelere katılan çocuklarımız var. Bizim de adanın güneyinde eğitim hayatını sürdüren ve projelere katılan veya çalışan insanlarımız var. Bu mekanizmanın çalıştırılması bu nedenle büyük önem taşıyor” dedi.
“Ortalığın gerilmesinin kime fayda sağlayacağına bakılmalıdır”
Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası veya başka bir sivil toplum örgütü üzerinden sorunlardan haberdar olunarak arabuluculuk da yapılabileceğini ifade eden Maviş, “Bu noktada biz sorumluluk almaya hazırız. Çocukların eğitiminin ne politik malzeme olmasını istiyoruz ne de çatışma alanına dönmesini istiyoruz. Her iki tarafın bir uzlaşı içerisinde hareket etmesi bizim için önemlidir. Ortam gerildikçe iki toplum birbirinden uzaklaşmaktadır. Ortalığın gerilmesinin kime fayda sağlayacağına bakılmalıdır” şeklinde konuştu.
Maviş sözlerine şu şekilde devam etti; “En azından güneydeki sendikalar veya ilgili mekanizma olan Eğitim Bakanlığı bu konuda bize bir çağrıda bulunmuş olsaydı, konuyla ilgili sendikamıza ulaşıp çözüm formülü bulunması noktasında irtibata geçseydi, başvuru yapsalardı, belki biz de bu konuyla ilgili önceden bilgi sahibi olur ve gerekli görüşmeleri ilgili taraflarla yapabilirdik. Bu benim çağrımdır. Bazı konuları sivil toplum olarak çözebileceğimize inanıyorum.”
“Prosedür her yerde, önemli olan bunun art niyetli kullanılmamasıdır”
Maviş, prosedürün iki taraflı olduğunun da altını çizerek 2023 yılının Mayıs ayında güneydeki bir okulu ziyaret etmek istediklerini ancak Eğitim Bakanlığı’nın talep etmiş olduğu formu doldurmaları, formun Dışişleri Bakanlığı’na ulaştırılması ve buradan izin çıkmasını beklemeleri gerektiğini ifade etti. “Dışişlerine soruldu ve akabinde 23 Kasım’da talebimiz onaylandı. Okul bulundu ve gözlemlemek amacı ile Kıbrıs Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığı’ndan Tam Gün Eğitim’den sorumlu üç personel ile okula gittik. Prosedür her yerde var. Önemli olan bunun art niyetli kullanılmamasıdır” şeklinde konuştu.