“Eğlence uğruna hayatımdan çaldım”
YENİDÜZEN, parmaklıklar ardında kalmış hayatları paylaşmaya devam ediyor. “Mağusa’da uyuşturucu içmiyorsanız arkadaş ortamından dışlanıyorsunuz” diyerek acı bir gerçeği ortaya koyuyor Burak Ergin…
Didem MENTEŞ
“Mağusa’da uyuşturucu içmiyorsanız arkadaş ortamından dışlanıyorsunuz” diyerek acı bir gerçeği ortaya koyuyor Burak Ergin… Henüz 28 yaşında… Dünyada büyük mücadeleler verilen uyuşturucu illetinden dolayı tel duvarlar arkasında… Bin pişman olan bir mahkum… Uyuşturucuyla tanıştığı güne lanet okuyor… “Bir daha asla” diyor… Uyuşturucunun verdiği “o rahatlık o haz” düşüncesinin şuanda acısını yaşıyor…
“Arkadaş kurbanı”
Mağusalı Burak Ergin… Hem işini hem eğlencesini yaparken kendini bekleyen tuzağın içine düşüyor.
Arkadaş çevresinden dolayı tanışıyor uyuşturucu illetiyle… Sırf eğlenme amaçlı hap kullandığını söylüyor ve azla yetinmeyerek hem de daha uygun fiyata alabilmek için büyük bir hata yaptığını anlatıyor. “Ben bu hapların (extacy) tanesini 100 TL’ye alırdım. Biri bana Güney’de bu hapları 100 tane alırsam 1000 Euro’ya temin ederim sana dedi ve bu tarafta yakalandım”
“Arkadaş çevresi etkili oluyor”
“İçtiğin zaman biran olsun o sinir stresten uzaklaşıyorsun” diyor Burak Ergin ve bulaştığı ilettin acı gerçeğini anlatıyor: “Bonzai (Sentetik Cannabionid) türü uyuşturucunun yasak olmadığı dönemlerde çocuklara al iç de bir şey olmaz ailesinin önünde içilebilir diye bu aşılandı. Sonra yasa çıkıp cezaya girdiği zaman çocuklar bulamamaya başladı.
Pahalı olmaya da başlayınca arkadaşlar bulaştırılmaya başlandı. Aileden 200 TL isteyemeyen çocuklar arkadaşlarından para almaya başladı ve o şekilde yayıldı. Zaten Bonzai vakalarında 1 kişi yakalanmaz 3- 4 kişi birden yakalanır. Genelde çocuklar para bulamazlar ve arkadaşlarını da buna bulaştırırlar”
“Tedavi yeterli değil”
Kasım 2014’den beri parmaklıklar ardında Burak Ergin... Cezaevine girdikten sonra her şeyin farkına varan bir isim o… Cezaevine ilk girdiği zamanlar boşluğunu hissettiğini söylüyor uyuşturucunun… Ve tedavi olmak için adım attığını söylüyor: “Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde gördüğümüz tedavi çok yeterli değil. Bütün olanakları sağlayan bir tedavi merkezi yapılması gerekiyor.
Açıkçası bir psikologla sadece dertlerini konuşabiliyorsun ve onun da bizim için elinden gelen pek bir şey olmuyor. İlk zamanlar uyuşturucuyu aradım. İnsan bir boşluğa düştüğü zaman hemen uyuşturucuya sarılmak istiyor. Şimdi öyle bir durum yok çok şükür…”
“Çok pişmanım”
Farklı ve cezasız bir hayatın getirdiği özgürlüğünü arıyor şimdi. Geri dönüşü olmayan bir pişmanlık hissediyor… Öyle pişman olmuş ki yıllarca oturduğu Mağusa bölgesini terk etmeyi düşünüyor, “kararım kesin mi kesin” diyor genç mahkum…
“Mağusa bölgesinde bu uyuşturucu çok yaygın. Artık Mağusa öyle bir hal almış ki uyuşturucu içmeyen çocuklar dışlanıyor. Ben çıktığım zaman ya Lefkoşa ya da Girne taraflarına taşınmayı düşünüyorum. İçeri girmeden önce mermer işiyle uğraşıyordum. Çıktıktan sonra aynı sektörde iş bulmaya çalışacağım”
“Cezaevi koşulları ilkel”
Cezaevi koşullarının çok geri kaldığından yakınıyor Burak. Aylardır suların düzenli akmadığını söylüyor, “insanlar sıcak suyla yıkanmaya hasret” diyerek ilkel çağda bir yaşam sürdüklerini ileri sürüyor. Ziyaretçi koşullarından da hoşnut değil genç Burak. Ziyaretçilerinin sadece isim verdiği kişilerden oluşmasına isyan ediyor.
“Ben cezaevine girerken bir liste verdiler ve 3 arkadaşımın ismini yazmamı istediler. Ben bu arkadaşlarımın isimlerini yazdım. Ama bir arkadaşım Nisan ayında askere gidecek, onun yerine başka bir arkadaşımın ismini yazamıyorum. Ailem Mağusa’da oturduğu için her hafta gelemiyor. Gelmek isteyen tanıdıklarım var ve akraba bağı olmadığı için bu insanlar beni görmeye gelemiyor”
“Şartlı tahliyeyi bekliyor”
Şartlı tahliyeden de şikayetçi Burak Ergin. Tahliye Kurulu’nun kısa ceza alan mahkumlara şans tanıdığını ileri sürüyor. “Uzun süre ceza alanlara şans verilmiyor. İçerde bayağı uzun ceza alan insanlar var ve başvuruları kabul edilmiyor. Ben de 3 yıl ceza aldım bunun için Şartlı Tahliye Kurulu’nun kararından çıkıp çıkmayacağımız belli değil” diyor.
Aman ha gençler uzak!
Uyuşturucunun verdiği o hazzın aldatmaca, zehir olduğunu defalarca vurguluyor Burak Ergin. Halisülasyon gördüğünü söyleyen kişilerin zayıf bünyesi olan kişiler olabileceği, genel de bir rahatlık verdiğini düşünmemelerini istiyor.
“Arkadaş çevrelerine aldanıp da uyuşturucuyu hayatlarına bulaştırmasınlar. Gençler kesinlikle bu ileten uzak dursun. Arkadaş ortamında dışlansalar bile gülüp geçsinler … ‘Verin bir şey olmaz’ dedikten sonra kendilerini uyuşturucu batağının içinde bulurlar. Uyuşturucunun sonu yok, kesinlikle sonu yok…”
FOTOĞRAFLAR: Ülviye A. UYSAL