“Ego tatmini için tiyatro yapmadım”
Yaşar Ersoy ise bu oyunda yönetmen olarak karşımıza çıkarken bıkmadan, usanmadan, bir kez daha bizi aydınlatmaya, gerçekleri yüzümüze vurmaya devam ediyor.
“Düşlediğim hayatın yasalarıyla tiyatro yaptım” diyor Yaşar Ersoy, “özgürlük, barış, eşitlik, adalet, insanca yaşamak için” … “Tiyatronun aydınlatan ışığında, insanları aydınlatmak için” tiyatro yaptım… “Ego tatmini için tiyatro yapmadım”…
Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nun yeni oyunu Tartüf 24 seçkin ve kalabalık oyuncu kadrosu, özgün müzikleri, yüksek enerjisiyle kuşkusuz son zamanlarda izleyebileceğimiz en iyi oyun niteliğinde …
Yaşar Ersoy ise bu oyunda yönetmen olarak karşımıza çıkarken bıkmadan, usanmadan, bir kez daha bizi aydınlatmaya, gerçekleri yüzümüze vurmaya devam ediyor. Yürekten gelen inanç olmasa, hiçbir meslek bunca yıl yapılmazdı diye düşünüyorum… Yaşar Ersoy tiyatro yapmıyor, aslında tiyatroyla yaşıyor. Uzun zaman sonra Tartüf 24 ile bizlere kimin ne olduğunu yeniden hatırlatıyor… İzleyen hayatımızdaki Tartüf’ler kim diye sormadan edemiyor.
“Fransızca’da Tartüf iki yüzlü sahtekar anlamına gelir”
Yaşar Ersoy dile kolay yüz onikinci oyunu ile bir kez daha Lefkoşa Belediye Tiyatrosu sahnesindeki yerini aldı. Bu kez Tartüf 24 isimli oyunu günümüze uyarlayan sanatçı, öncelikle bu oyunu seçme nedenini bizimle paylaşıyor.
“Toplumumuz her geçen gün bir ortaçağ karanlığına doğru sürükleniyor. Bu sürüklenmede neo-liberal anlayış, dini kullanarak insanlar üzerinde sömürü düzeni yaratmaya çalışılıyor. Biz burada her zaman olduğu gibi sanatçı sorumluluğu ile seyircimize nasıl bir ayna tutabiliriz, onları gerçeklerşe yüzleştirebiliriz sorusunu sorduk. İlk aklıma gelen ise yaklaşık üç yüz yıl önce yazılmış Moliere tarafından kaleme alınan Tartüf oyunu oldu. Fransızca’da Tartüf iki yüzlü sahtekar insan anlamına gelir. Nasıl ki Aziz Nesin’nin Türk kültüründeki Zübük karakteri varsa, Tartüf de benzer şekilde iki yüzlü, sahtekarları anlatır. Bu nedenle Moliere’in yazdığı bu oyunu Nazım Hikmet 1950’li yıllarda Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle yeniden ele almıştı. O dönemde de demokrasi, siyaseti, dini kullanarak bundan kişisel çıkar sağlayan insanlar çoğalmıştı. Nazım Hikmet de bunu eleştirmek için bu oyunu yeniden ele alıp Bursa Cezaevi’nde Tartüf 59 adıyla güncellemiştir. İnsanları uyarmaya, sorgulamalarına olanak sağlamaya çalışmıştır. O yıllardaki siyaset ve iktidarda bulunan iki yüzlüleri deşifre etmiştir. Biz de benzer şekilde bu oyunla zamanlar arası, kültürlerarası, metinlerarası buluşma sağlamaya çalıştık. Üç yüz yıl önce yazılan oyundan yola çıkarak, günümüze geldik. O günden bugüne neyin değiştiğini veya neyin değişmediğini anlamaya çalıştık. Lefkoşa Belediye Tiyatrosu olarak bugüne dair oynanacak en doğru oyundu.”
“Hayatımızın ne yazık ki her alanında onlardan var”
Yaşar Ersoy oyuna dair en merak edilen soruma da cevap veriyor… “Kim bu Tartüf’ler?” Öyle sanıyorum ki sadece politikacılar değil…
“Hayatımızdaki Tartüf’ler elbette sadece politikacılar değil. İnanç ve din dünyasındaki sahte sofular, Allah ile insanları kandıranlar, siyasette demokrasiyi kullanarak toplumları kandıranlar, iktidara gelmek, çıkarlarını korumak için demokrasiyi araç olarak kullanarak, iktidara geldikten sonra demokrasiyi unutanlar... Çeşitli maskelerle toplumu kandıranlar, bunlardan çıkar elde edenlerdir. Hepsi Tartüf’tür… Hatta Nazım Hikmet bu duruma Tartüfizm demiş, bunun sistem sorunu olduğunu anlatmaya çalışmıştır. Tartüf’ler gelirler geçerler. Ama bir Tartüf gider, diğer Tartüf gelir. Hayatımızın ne yazık ki her alanında onlardan var. İş dünyasında da Tartüf’ler var din, inanç dünyasında, siyasette hatta basınımızda bile Tartüf’ler var. Yaşamın her alanında onlara rastlamaktayız. Sadece kendi çıkarlarını düşünen sahtekarlardır bunlar… İşte bu iki yüzlülerin maskesini düşürmek için, biz bu oyunu oynamaya karar verdik.”
“Oyun ağlanacak halimize gülmedir”
Oyunda öne çıkan bazı unsurlar var. Bunlardan biri Tartüf’teki tarihselleştirme…
Moliere oyunu 1664 yılında 17. yüzyılda yazdı. Fransız İhtilali’nin öncesiydi. Biz de bu tarihselleştirmeye düz mantıkla bakmadık. Diyalektik mantıkla baktık. Uyuşmazlıkların, çelişkilerin yaşandığı dönem olarak baktık. Ayrıca monarşinin hüküm sürdüğü, kilisenin ortaçağ karanlığı yaşattığı dönem olarak baktık. Kadının hiçbir hakkı yok. Yobazlık başını almış gidiyor. Bunun üzerine Moliere oyunu yazınca afaroz edilir. Öldüğünde gömülmez bile. Gece yarısından sonra bilinmeyen bir yere gömülür. Bizler bu üç yüz yıl evvel yazılan oyunu, Nazım Hikmet bakış açısını da katarak günümüz için bir Osmanlı konağında yaşayan aileye yerleştirdik. Çünkü aileler bir anlamda toplumun da göstergesidir. Bu nedenle anlatmak istediğimizi tarihselleştirme ile günümüze taşıdık. Anakronizm yaptık. Olayları kendi zamanından koparıp, farklı bir çerçeveye oturttuk. Nazım Hikmet’in oyununda da iki Tartüf vardır. Bir eski Tartüf, bir de yeni Tartüf. Bizim oyunumuzda da iki Tartüf var. Yeni Tartüf teknolojiyi ve demokrasiyi hedefe varmak için amaç olarak kullanıyor. Bugün baktığımızda siyaset ve inanç dünyasında da demokrasi hep iktidar elde etmek için araç olarak kullanılmıştır. O nedenle eski Tartüf ile yeni Tartüf arasında da iktidar çatışması yaşanıyor. Yeni Tartüf ortaya zaferle çıkıyor. Ortaya grotesk bir yapı çıkıyor. Bu yapı da gülmeceyi yaratıyor. İnsanlar oyunu izlerken gülecek ama bu gülme acı acı gülmedir. Ağlanacak halimize gülmedir. ”
Tarihselleştirme yanında oyunda ayrıca halk tiyatrosu geleneğinin hayat bulması da söz konusu…
“Halk tiyatrosunun en önemli özelliği muhalif olmasıdır. Her alanda iktidara yönelik eleştiriler sunmasıdır. Her zaman iktidar olanın, gücü elinde tutanın kötülüklerini, zaaflarını oyunlarında gülmece konusu yapar. Gülmece, taşlama, hiciv ile iktidarda olanları gülünçleştirerek eleştirir. Halk kültürünün de zaten en önemli özelliği gülümseyen tavrıdır. Bu gülümseyen tavrı ile halk tiyatrosu seyircide büyük bir özgünlük ve enerji yaratmaktadır. Moliere ve Hikmet de iktidar olanları gülünçleştirerek özgürlük enerjisi yaratmaya çalışır. Bizler de halk tiyatrosunu yaparken geleneksel unsurlarla, en çağdaş unsurları kaynaştırdık. Orta oyunu biçiminde sahneledik. Her şey seyircinin gözünün önünde oluyor. Oyun içerisinde oyun sahneleniyor. İki yüzlü, sahtekar insanlar da hayatta oyun içinde oyun sahnelerler. Yüzüne karşı başka, arkandan başka davranırlar. Bizler de bu yüzsüzlüğü, , ikiyüzlülüğü, kandırmacayı orta oyunu şeklinde, müziklerimizle, danslarımızla kendi bakış açımızla sahneledik.”
“Her zaman politik tiyatro yaptım”
Tartüf 24 çok derin, çok katmanlı bir oyun aslında… Öne çıkan bir başka unsur politik tiyatroyu da içinde barındırıyor oluşu… Yaşar Ersoy demek, politik tiyatro demek değil mi zaten… Gülümseyerek sözlerimizi tamamlıyoruz…
“Kesinlikle öyle. Ben zaten bugüne kadar gerek Lefkoşa Belediye Tiyatrosu ile olsun, gerek onun dışında olsun her zaman politik tiyatro yaptım. Toplumsal gerçekçi sanat anlayışıyla ülkenin sorunlarına bakış açısı, yüzleşme, sorgulama getirmeye çalıştım. Sahnelediğim her oyunla, sen de bunları takip eden kişilerden birisin, hep bunu yapmaya çalıştım. Tabii ki bunu sadece komedya ile yapmadım. Tragedya ve absürd oyunlarla da yaptım. Hangi biçimde oyun sahnelersem sahneleyim toplumcu, gerçekçi, politik görüşle sahneliyorum. Bunu da sanatın evrensel normları ve disiplinleriyle estetik ortalamanın üzerine çıkarak yaparım.”
Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nun yeni oyunu Tartüf 24 seçkin ve kalabalık oyuncu kadrosu, özgün müzikleri, yüksek enerjisiyle kuşkusuz son zamanlarda izleyebileceğimiz en iyi oyun niteliğinde …