Egoları öldürün, her türlü kişisel çıkardan vazgeçin, siyaset yapın!
Aristoteles, MÖ 384 – MÖ 322 yılları arasında yaşamış, kısaca Aristo olarak bilinen, Yunan filozof, polimat ve bilgedir…
Bir çok kaynak, Aristo’yu kısaca böyle tanımlar!
Aristo bir filozoftur!
Bilge bir kişidir ve polimattır!
-*-*-
Polimat?
Evet, polimat nedir?
Polimat, “Hezârfen” demektir…
Yani, pek çok farklı disiplinde engin bilgiye sahip olan kişidir…
Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu, günümüz standartlarında hezârfen kabul edilir…
-*-*-
Neyse!
Aristo, siyaseti, “bir insanın uğraşabileceği en nitelikli iş” olarak tanımlar…
-*-*-
Oysa günümüzde ülkemizde siyaset yapan kişilerin çoğu ki onlara siyasetçi diyoruz, itibarsızlık, sahtekarlık, çıkarcılık ve yozlaşmışlıkla beraber anılır.
-*-*-
Bir devleti ülkeyi, halkı, toplumu, cemaatı yönetmeye talipsiniz; Aristo size diyor ki, “yaptığınız iş, bir insan uğraşabileceği en nitelikli iştir” ama işiniz ne yazık ki yozlaşmışlıkla da beraber anılıyor.
-*-*-
Son bir hafta içerisinde, ülkemiz siyaseti ile ilgili iki anket gördüm…
Biri dün Avrupa’nın ön sayfasından da yayınlandı…
-*-*-
KKTC’de 50 sandalyeli parlamentoya girebilmek için, partinizin ülkedeki geçerli oyların yüzde 5’ine sahip olması gerekiyor…
-*-*-
2022’de son kez genel seçimlere gittik…
Beş parti barajı geçti…
Bunlardan birinci ile ikinci yani UBP ile CTP, anketlere göre şu anda yer değiştirmiş durumdadır ve mevcut siyasi yapı gereği, ilk erken genel seçimde sonuç, şu andaki anketler gibi çıkacaktır…
-*-*-
Efendim, erken genel seçim yapılmaz ve 2027’ye kadar, mevcut ekonomik ve sosyal koşullarla devam edilirse, CTP’nin liderliği pekişecek, UBP daha ciddi oy kaybedecektir; bu siyasetin doğası gereğidir…
Kısacası, UBP’nin erken seçime gitme kararı alması, kendi oy oranının daha da gerilememesi adına “gereklidir” hatta kaçınılmazdır!
-*-*-
Gelelim, 2022’de üç, dört ve beşinci sırada yarışı bitiren partilere…
Üçüncü sıradaki DP, şu anda tam anlamıyla darmadağın olmuş durumdadır…
Parti genel başkanı, diğer iki milletvekili ile kelimenin tam anlamı ile “küsmüş”tür, selamlaşmaz durumdadır…
Partinin “baraj” sorunu mutlak gibi görünmektedir…
-*-*-
Dördüncü sıradaki HP’nin üç vekilinden biri olan genel başkanı meclisten istifa ederek ayrılmış, öteki iki vekili ise partiden istifa etmiştir…
Son dönemlerde, “yeniden toparlanma” ve özellikle son dönemlerde parti liderinin kişisel bazı çıkışları ile “yükseliş” gözlemlense de, “baraj sorunu” mutlaktır ve kaçınılmazdır…
-*-*-
Beşinci sıradaki YDP, bir hafta sonra genel başkan seçimli kurultaya gidiyor…
“Türkiyelilerin partisi” damgası ile bu partinin “taban” bulma şansı DP ve HP’ye göre belki daha yüksektir ama parti içi çekişmeler gereği bölünme riski çok yüksektir…
-*-*-
Tarihinde ilk kez 2022’de “baraj altını” görmüş olan TKP geleneğinin devamı TDP, son genel başkan değişikliği ile “küme düşmemeyi garantilemiş takım rahatlığına” kapılırcasına hareket etmemelidir; ederse, yine baraj altı kalma riski çok yüksektir…
-*-*-
Bu durumda, CTP ve UBP dışında kalan, isimlerini bahsettiklerim ve bahsetmediklerim; Aristo’nun tarif ettiği “bir insanın uğraşabileceği en nitelikli iş” denen siyaseti, ne için ve kim için yapıyor olduğuna karar vermek zorundadır!
-*-*-
Efendim, “bizim illa ki meclise girmek gibi bir hedefimiz yoktur” diyenleri elbette anlarım ama meclise girmeden siyasette – yönetimde etkili olmak, çok zayıf bir “ihtimal”dir!
-*-*-
Bu durumda, örneğin sol kanattaki tüm yüzde 1; yüzde 3 büyüklüğündeki siyasi partilerin, örneğin TDP, hatta CTP ile seçim işbirliği yapmaları, “bana göre” doğru olandır.
-*-*-
Evet, “bana göre doğru olan!”…
Farklı düşünen ve “biz oy patlaması yaşayacağız, barajı geçmeyi bırak, olası bir koalisyonda kesin kilit partiyiz” diye düşünenlere de elbette saygım sonsuzdur ama unutmayın, tavla oynamıyoruz!
-*-*-
Eğer tavla oynuyor olsak anlardım… Biliyorsunuz, Ermeniler, “ya deprem olursa” olasılığı ile sonuna kadar zar atmayı sürdürür… Mars olmaktan deprem olasılığı ile kurtulma beklentisindedir…
Ancak siyasi gidişat gayet nettir ki, erken genel seçim olursa CTP birinci, UBP ikincidir…
Erken genel seçim değil de 2027’de genel seçim olursa, CTP açık ara birinci ve tek başına iktidardır…
-*-*-
Kesin mi bu?
Yani son yazdığım mutlak olarak gerçekleşir mi?
Elbette hayır!
Ama gidişat, bunu işaret eder ve siyasette akışı değişmek kolay değildir…
-*-*-
Evet, sol kanattaki partilerin CTP dışında kalanlarının tümü; meclise girebilmek hatta hükümette yer alabilmek adına siyaset yürütüyorsa, “seçim koalisyonu” kurmaktan başka şansa sahip değildir…
Bunlara “merkez” görünümlü HP ile TDP’li olsa da - siyasi partiler dışında kalan örneğin Lefkoşa Belediye Başkanı, bağımsız iki eski HP’li vekil de dahil olabilir…
-*-*-
YDP ve DP; geçmişte olduğu gibi “tek çatı” altına girmeyi başarabilmelidir…
Efendim, mevcut çürümüşlük ortamının kapsama alanında olan iki partinin mevcut genel başkanları; egolarını bir kenara koyup, bunu yapar mı?
İki olasılık vardır; ya yaparlar ya da baraj sıkıntısını seçim sonuçları açıklanmaya başlayıncaya kadar stresle – acıyla yaşarlar’…
-*-*-
Aristo ne demiş?
“Bir insanın uğraşabileceği en nitelikli iş, siyasettir”!
-*-*-
Eğer gerçekten hedef nitelikli bir iş yapıp, topluma, halka, devlete hizmetse; egoları öldürmek, her türlü kişisel çıkardan vazgeçmek ilk yapılması gerekenlerdir!
Değilse, üzgünüm ama UBP ve CTP dışında kalan partilerin tüm yetkililerine diyorum ki; “cırmalayın”!
Veya daha kolayı var, çıkıp, “anketler yalan söylüyor” deyin!
Siyaset yapacaksanız, egonuzu dizginlemelisiniz… Yani, İngilizcesiyle “curb your ego” be canım!