Eğri oturup doğru konuşabilmek
Kıbrıs meselesinin ana unsurlarından biri olan Türkiye’de yeni bir dönem başladı. Cumhurbaşkanlığı için ilk halk oylaması, sandıktan çıkan ilk Cumhurbaşkanı v.s. Sonuçta, beğenirsiniz veya beğenmezsiniz, benimsersiniz veya benimsemezsiniz, Türkiye’nin geleceği ile ilgili kafasından geçenlerle ilgili olarak kuşku duyarsınız veya duymazsınız, yeni Cumhurbaşkanı % 52 ile Recep Tayyip Erdoğan....
Beğenseniz de beğenmeseniz de R.T.Erdoğan’ın güçlü bir başkan, iyi bir hatip, nabza göre şerbet verme konusunda maharetli bir lider. Bunları kabullendikten hemen sonra, Kıbrıs’ta gerçekten çözüm isteyip istemediğini de tartışmaya başlayabilirsiniz.
Annan Planı’nın gündemde olduğu dönemde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın -gerçekten samimi miydi değil miydi tartışamaları bir yana - plana nasıl destek verdiğini, en azından nasıl öyle göründüğünü hatırlayanlar çoktur bu ülkede. Referandumda Kuzey Kıbrıs’tan “Evet” çıkmasının ardında da, Recep Tayyip Erdoğan desteğini inkar etmek doğru olmaz.
Bu konuda önemli bir not daha:
Zamanın Erdoğan Hükümeti’nin Annan Planı konusundaki tutumunun aslında göstermelik olduğu, es-kaza Güney’de de ‘Evet’ çıkmış olması durumunda, ne yapıp edip, bir bahaneyle herşeyin berhava edileceğini iddia edenlerin sayısı da önemsenecek sayıda. Bu iddiayı ileri sürenler, R.T.Erdoğan’nın, Güney’den ‘Hayır’ çıkmasına “Allah razı olsun” dediğini bile söylüyorlar.
Diyelim ki, bu iddialar doğru değil.... Diyelim ki Recep Tayyip Erdoğan gerçekten Kıbrıs’ta bir çözümü samimiyetle destekledi ve hala da destekliyor. Eğer öyleyse, şimdi çözüm için bundan daha büyük bir fırsat bulunamaz. Güçlü ve dediği dedik bir lider... Onun ağzına bakan partilileri yanısıra arkasında her dediğini ve her yaptığını doğru kabul eden % 52’lik bir halk desteği... Artık borusu ötmeyen ‘Derin Devlet’... Artık iç veya dış siyasete burnunu sokamayan bir ‘ordu’.... v.s. v.s. v.s.
‘Çözüm’ün diğer kanadında ise Rum var. Üstelik, başlarında da Annan Planı’na “Evet” demiş azınlık içinden seçilmiş bir Cumhurbaşkanı, Anastasiadis. Anastasiadis hala “Evet’çi mi pek belli değil.
Bir yanda 1974’le birlikte varını yoğunu kaybetmiş savaşta ve sonucunda büyük acılar çekmiş büyük bir kitle... Bir yanda, hem toplumlarının felakete sürünmesine hem de adanın bölünmesine neden olmuş bir başka kitle... Bir başka yanda da “Olan oldu bitti. Geriye dönüş olamayacağı kesin. İleriye bakmak lazım” diyenler. Anastasiadis de bu üç kitlenin tam ortasında ve çıkmazda. Açıkçası ‘ne koparırsam’ havasında.
Ama asıl soru şu: Söylendiği gibi T.C. Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan, Kıbrıs’ta Çözüm için yeni bir atağa kalkarsa, Anastasiadis’in tutumu ne olacak ? Hem de bir yanda, hem Avrupa hem de ABD için çok büyük önem arzeden ‘gaz ve petrol’ diğer yanda adanın hep derdi olmuş, bu sorunu kökten çözeceği iddia edilen ‘su’ konusu gündemdeyken.