“Eide yalan söylüyor, Türkiye tek taraflı müdahale istiyor”
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias, Türkiye ve Eide’yi suçladı
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias, Fileleftheros gazetesine verdiği söyleşide, Kıbrıs konferansının yapıldığı Crans-Montana’da yaşananları aktarırken Türk tarafını ve BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’ye suçlamalarda bulundu.
Türkiye’nin Crans-Montana’da “işgali meşru kılmak istediğini ve mümkün olması durumunda ise bunu tüm Ada’ya yaymak istediğini” ileri süren Kotzias, Eide’yi de “hazırlık yapmamak” ve “yalan söylemekle” suçladı.
Gazete, Nikos Kotzias ile söyleşiyi “Kıbrıs’ı Yarı-Sömürge İstiyor-Kotzias:Türkiye’nin Hedefi İşgali Meşru Kılmak ve Tüm Ada’ya Yaymak” başlıklarıyla aktardı.
Crans-Montana’da “Garantiler Anlaşması’nın devamına ilişkin tutumunun Kıbrıs’ın bölünmüşlüğünün devam etmesi veya tüm adanın kontrolünü talep etmesi” anlamına gelip gelmediğine ilişkin soruyu yanıtsız bıraktığını savunan Kotzias, Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, müdahale haklarının korunması aracılığıyla tüm Ada’ya tek taraflı müdahale istediğini itiraf ettiğini savundu.
Kotzias, bunun da, konferansın sona ermesiyle sonuçlanan Türk tarafı ile BM Genel Sekreteri’nin kopma noktası olduğunu ileri sürdü.
Nikos Kotzias, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’yi de “hazırlık yapmamak” ve “yalan söylemekle” suçladı. Kotzias, Eide’nin, Yunanistan’da belirli uluslararası örgütlerle bağlantısı olduğu görülen iş insanlarıyla gizlice görüştüğünü savundu.
Kotzias, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, müdahale haklarının korunması aracılığıyla tüm Ada’ya tek taraflı müdahale istediğini itiraf ettiğini savundu, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’yi de “hazırlık yapmamak” ve “yalan söylemekle” suçladı
“Kıbrıslı Türkleri, Türkiye’ye bağımlılığından kurtaramadık”
Bazı çevrelerin, Yunan ve Rum tarafının, Crans-Montana’da yaptıklarının yeterli veya doğru olmadığı şeklindeki eleştirilerin sorulması üzerine Kotzias, Yunan halkının büyük bir çoğunluğunun, müzakereleri gerçekleştirdikleri ve hazırladıkları yöntemle hem fikir olduğunu belirtti.
Kendi tarafları açısından zayıflıkların bulunup bulunmadığı şeklindeki bir soru üzerine Kotzias, Crans-Montana’daki zayıflığın, “müzakereyi kayıtsız şartsız teslim olarak addeden belirli bir çevreyle ilişkili maddi çıkarları, ilk baştan ortaya koymaya özen göstermemeleri” olduğunu savundu.
“Türkiye, hala daha sömürgecilik ve manda devleti dönemindeymiş gibi davranıyor”
Türkiye’nin çözüme hazır olup olmadığı şeklindeki bir soru üzerine Kotzias, Türk siyasi sisteminin parçaları ve kurulu düzeninin, bugünkü dünyadaki değişiklikleri anlamakta zorluk çektiğini, hala daha sömürgecilik ve manda devleti dönemindeymiş gibi davrandıklarını savundu.
Kotzias sözlerinin devamında Türkiye’deki güçlü dinamiklerin, gerçekten ve özlü bir çözüm istediğine inandığını, bu gidişata yönelik hareket etmeleri için de onlara yardım etmekte fayda bulunduğunu ifade etti.
Türk toplumunun demokratikleşmesi ve Avrupalılaşmasına destek verdiklerini ifade eden Kotzias Avrupai bir Türkiye’nin herkesin çıkarına olacağını da söyledi.
“Kıbrıs, egemen, bağımsız ve normal bir devlet olması gerekiyor”
Kotzias, bir başka soru üzerine, anlaşmadan sonra Kıbrıs’ın nasıl bir devlet olması gerektiği konusunda anlaşmaya varılması gerektiğini savundu. Kocais, Kıbrıs’ın, “işgal orduları” ve üçüncü tarafların garantileri olmadan egemen, bağımsız ve normal bir devlet olması gerektiğini ifade etti.
Türkiye’nin, Güney Kıbrıs’ın sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi” ve Ege’deki provokasyonların sorulması üzerine Kotzias, şimdiye kadar sıcak bir çatışmanın yaşanmadığına işaret ederek, Ege ve “MEB”de provokasyonların olabileceğini ancak bunların planlı, sıcak gelişme olmadığını belirtti.
Kotzias, kendisini endişelendiren noktanın, bu provokasyonların yanlışlara ve kazalara kolaylıkla yol açabileceği şeklinde olduğunu, bu nedenle en iyi şeyin provokasyonların sonlandırılması olduğunu savundu.
Nikos Kotzias, Türkiye’nin talepleri arasında bulunan, Güney Kıbrıs’ın sözde “MEB”i içerisinde Türkiye’nin davranışının, müdahale haklarının korunmasıyla alakalı olduğu konusunu da incelediklerini belirtti.