‘EK MESAİ’ VE ‘VARDİYA’ MESELESİ
Genelleme yaparak konuşmak çoğu zaman hiçbir sonuç vermez. Mevcudun devamını sağlar.
Bir başka deyişle statüko devam etsim isterseniz sürekli genelleme yaparsınız.
Ya da –iyi niyetli versiyon- statükoyu değiştirmek isteseniz bile genelleme yapma alışkanlığı yüzünden statükonun değirmenine su taşımış olursunuz.
‘Ek mesai’ konusunda oluğu gibi mesela…
* * *
Hayretle şöyle cümleler kurulduğunu işitiyor, okuyoruz kimi ekonomist ve sendikacılardan:
“Ek mesai konusu vardiya sistemiyle çözülür. Vardiya sistemine geçelim ve ek mesai işi bitsin…”
Altına imza atar mısınız?
Şu anlamda evet: Vardiya sistemi ile daha çok insanın evine ekmek parası girer. Ek mesai ödemek yerine daha fazla gence istihdam kapısı açmak, işsizlikle boğuşan ülkemiz açısından çok daha mantıklı, insani ve vicdani olur.
Elbette bunun da bir maliyeti vardır ve o maliyet muhtemelen ödenen ek mesaiden az olmaz. Yine de vardiya gerektiren alanlarda vardiyaya geçilmesi önemlidir, gereklidir.
* * *
Lakin yukarıdaki önermenin bir tarafı eksiktir, yanlıştır, yanıltıcıdır.
Zira ‘ek mesai’nin en fazla yapıldığı alanlar zaten ‘vardiya’ sisteminin uygulandığı yerlerdir.
Sağlık…
Hapishane…
Polis…
Gümrük ve sivil havacılıkta durum biraz daha farklıdır.
Mesela devletin iki ‘yayın kuruluşu’ arasında ciddi bir uygulama farklılığı vardır. BRT’de ek mesai devede kulak iken, TAK’ta ek mesai ‘normal maaş’ gibidir.
Buna benzer detaylar vardır ve ‘ek mesai’ sorunsalına ciddi ciddi bakılacaksa her biri yakından incelenmelidir.
* * *
Lakin ‘ek mesai’ ve ‘vardiya’ meselesinde kimi ekonomist ve sendikacıların hiç ağzına almadığı bir başka gerçek vardır.
Onun adı TC-KKTC protokolü’dür.
O protokol orada durduğu sürece ‘ek mesai’ meselesi çözülemez.
Hükümet katsayılarla oynayarak ek mesaiye ödenen rakamı aşağıya çekmeye çalışıyor ama konuyu kökten halledemiyor.
Neden?
Protokol diyor ki, “Kamuda 1 kişi istihdam edebilmek için o yıl 4 kişinin emekli olması lazımdır.”
KKTC devletinin ‘istihdam alanı’ bu madde ile sıkı sıkıya belirlenmiştir. Hiçbir hükümetin bu sınırların dışına çıkabilme imkanı yoktur.
Bu yılın ilk yarısında kamudan emekli olanların sayısı 350 civarındadır. 350 de ikinci yarıda çıkacağını varsayarsak, 4’e 1 prensibi gereği hükümetin kamuda açabileceği münhal sayısı 75 civarında olacak demektir.
Bütün alanlara…
Peki ama en çok ek mesai ödenen sağlıkta sadece hemşire açığı 200-300 iken sorun nasıl halledilebilir ki?
Bırakın diğer alanları, ‘vardiya’ sistemiyle işleyen hemşirelik hizmetinin kesintisiz verilebilmesi nasıl sağlanacaktır?
Kaldı ki hangi sistemi uygularsanız uygulayın, o görevi yapanlar ‘beleşe’ çalışacak değildir.
Özetle sorun ‘vardiya’ değil, ‘yetersiz kadrolar’dır.
Ve bu sorunun çözülememesinin nedeni de TC-KKTC protokolüdür.
‘Çocuğun adı’nı koymaktan çekinenler statükonun devamına katkı koyuyorlar sadece…