BÜTÇEMİZ “devlet”in aynası.
İyiye gidiş var.
Genel bütçe geçtiğimiz yıl 78 milyon TL artı ile tamamlandı.
Maliye uzmanlarına soruyorum:
Peki bu nasıl başarıldı?
“Mahalli gelirlerimiz arttı. Bunda üniversite öğrencilerinin, dövizin, vergi toplama seviyesindeki yükselmenin katkısı var.”

*  *  *

Bir not: Bütçenin artı vermesi, illaki alım gücünün de yükseldiği anlamına gelmiyor!

*  *  *

“Kötünün içinde iyi” bir durumdayız.
Nasıl mı?
2018 yılı KKTC bütçesi 5 milyar 815 milyon TL olarak belirlendi.
Devletin ödeme kefaleti verdiği borç ise bu rakamın çok üzerinde!
Bu yılki bütçeden daha fazla borcumuz var ve elbette bu borç “senelerin” borcu.
İşte bu borç 2016 kurları ile hesapladığında dahi 5.5 milyar TL gibi bir rakamı aşıyor.
Kooperatif’e, İhtiyat Sandığı’na, Vakıflar’a olan borçlar yüklü mü yüklü!
Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik kredileri de hesaba katarsak, “devlet”in borcunun boyutları daha da yükseliyor…
“Devlet” halen “batık” yani!

*  *  *

Seçim olmasaydı “tarihte ilk kez” Meclis’e “denk bütçe” sunulacaktı.
Ama gerçekçi olmayacaktı.
Çünkü “Hayat Pahalılığı” ciddi bir sapma gösterdi.
Böylece “denklik” bozuldu, bütçe 83 milyon TL açıkla sunuluyor.
Bütçeye hayat pahalılığı farkı dışında yeni projeler de eklendi.
Yeni bir “Genel Sayım” hedefi var, engelli spor salonu ve kent parkı ayrıca Alevi Merkezi en önemli yeni projeler…

*  *  *

Ve dikkat!
Ciddi bir sorun, yaşamsal bir soru var:
Ek mesailer acaba nasıl kontrol altına alınacak?
2016’da 89 milyon TL Ek Mesai ödendi.
Bu rakam 2017’de 120 milyon TL oldu.
Sağlık, Gümrük ve Polis ek mesailerin % 75’ini alıyor. % 25 de diğerleri…
Eğer tablo “aynen” devam ederse, Hayat Pahalılığı oranı da eklendiği zaman bu rakam bu yıl 145 milyon TL’yi aşacak.
Ek mesailer için harcanan miktar üniversite mezunu 3 bin yeni istihdama denk geliyor.
3 bin işsiz genci istihdam edebilecek kadar bir rakam “ek mesailer” için harcanıyor.
Böyle mi devam etmeli?