Ekmeği küçülten, huzuru bozan, demokrasiyi ezen…
“CHP Zaferi” diye manşet yaptı, gazetem Yenidüzen.
Bana sorarsanız bu seçimin “kaybedeni” çok daha fazla öne çıkıyor.
“Türkiye’nin yerel seçimlerinde ne oldu” diyen birisine...
İlk söylenen “Erdoğan kaybetti” olur sanırım.
En azından “son”un başlangıcı oldu bu seçim.
21 sene sonra ilk kez bir seçimi kaybetti çünkü AKP…
Hem de öyle böyle değil…
İstanbul’da Ankara’da İzmir’de fark yedi.
“Devlet” gücünü tümüyle kullanmasına rağmen…
***
Gazeteci Umut Talu’nun hislerine katılıyorum.
“Kin yenildi…
Nefret yenildi…
Hiddet yenildi…
Tehdit yenildi…
Kibir yenildi.
Elbet bitmedi, tükenmedi, aynen duruyordur muhtemelen ama yenildi…”
“Yoksulluğa hapsedilenler zincirlerini kırmaya başladı…
Yoksunluğa hapsedilen emekliler kabuklarını kırmaya başladı…
Yokluğa hapsedilen gençler hayal kırıklıklarını kırmaya başladı…”
Kıbrıslı Türklerin de hiç yabancısı olmadığı kimi eylemler, tavırlar, alışkanlıklar var.
“Yoksullaştıran, kayırmacı ekonomisiyle dar bir çevrenin servetine servet katan, halkı çantada keklik gören, atıp tutan, tutarlılıktan yoksun, yalanla donanmış; insanı, tabiatı, tüm canlıları hor gören siyaset kaybetti. Ama en çok kibir kaybetti.”
***
“Ekmeği küçültenlere, huzuru bozanlara, demokrasiyi ezenlere, hukuk devletini çökertenlere” verilen mesaj anlamlıdır.
Unutulmasın…
Buralarda da huzur bozuldu…
Ekmek küçüldü buralarda da…
Demokrasi hem de nasıl ezildi, yaşadık, yaşıyoruz halen…
***
Türkiye yerel seçiminde kazanan değil kaybeden öne çıktı.
“Adam kaybetti” dedi örneğin, Birgün.
Erdoğan siyaseti kaybettikçe, Türkiye’nin kazanacağı hissi büyüdü çünkü…
O yüzden değil mi, seçimi kazananlar, “Türkiye laiktir laik kalacak” diye bağırdı önce…
Siyasi iklim değişirken!
Türkiye’nin seçimi Kıbrıs için de önemlidir.
Hele hele son dönemde!
Kıbrıs’ın kuzeyi özellikle son 5 yılda doğrudan Türkiye tarafından yönetiliyor.
“Alt Yönetim” gerçeği ilk kez böylesine etkin, görünür ve baskın oldu.
Göstere göstere yönetiyorlar zaten!
“Büyükelçi” başbakan edasında geziniyor.
“Başbakan” Türkiye’den atandı.
“Hükümet” uzaktan kurgulandı.
Hepsi, herkesin bildiği, gördüğü, izlediği ortak sırrımız!
***
Tüm bu yaşananların bir sebebi Ankara’nın tavrıysa bir diğeri sebebi de buradaki menfaatçi grubun ilkesiz duruşudur.
Kıbrıs’ın değil Türkiye’nin sözüne kulak kabartan siyasiler varoluşlarını itaat, biat ve yaranmak üzerine kurdular.
“Ulusal” parti kendi başkanını seçimle belirleyemedi, düşünsenize…
Şimdi suratları aşağıya düştü.
***
Türkiye seçimi bizim için son derece önemlidir çünkü ada yarısı giderek Türkiye oldu.
Toplumsal değerler AKP yandaşı sermayeye altın tepside sunuldu.
İhalesiz hem de!
“Al bu ülke sizin” dedi birileri…
“Bu memleket bizim” diyenlere inat…
Yeni yeni huylar çıktı ortaya…
Açılış törenlerinde dini dualar yoktu, cüppeli insanlar camide olurdu yalnızca...
Kimse kimseye inancını kanıtlamak zorunda değildi.
Namaz, oruç, iftar insanların gözünün içine sokulmazdı.
Din bir dayatma gibi yer almazdı yaşamlarımızda…
Külliye kültürü yoktu.
Eğitim “ilahiyat” üzerinden planlanmazdı.
***
Kıbrıslı Türk muhaliflerin, doktorların, gazetecilerin, sanatçıların Türkiye’ye girişleri engellendi, bu dönemde…
Erdoğan’a hesabını soran olmadı.
Tam aksine “gel” dedi, koşa koşa gittiler.
“Otur” dedi, oturdular.
“Kalk” dedi, kalktılar.
Kıbrıs’ın kuzeyinde seçimlere müdahaleyi baş tacı yaptıkları yetmezmiş gibi…
İstanbul seçimine de “meze” oldular!
Şimdi ahali o fotoğraflara bakıp gülmekte.
Kendilerini rezil ettiler yine...
Ne kadar basiretsiz olduklarını gösterdiler.
***
Erdoğan “erken seçim yok” mesajı verdi, seçim yenilgisi sonrası…
“5 sene daha buradayım” dedi.
Öyle de…
“İkinci parti” şimdi…
İmamoğlu ve Yavaş’ın çok gerisinde…
Eskisi gibi güçlü değil…
Kıbrıs’ta da hava değişecek.
Hepimizi adanın yarısına “hapseden” siyaset yürümeyecek.
Dünyada kabul şansı yok.
Kimse de anlamadı, ne istendiğini, ne beklendiğini, ne söylendiğini tam olarak…
Uluslararası hukukla, garanti anlaşmasıyla, toprak bütünlüğüyle, dünyanın aklıyla dalga geçen bir siyasetin geleceği olamaz zaten…
***
Siyaset iklimi değişiyor.
Öylesine umut yorgunuyuz ki… İnsan yine de korkuyor hayal kurmaya…
Avrupa değerlerine döneceğimizi düşlüyorum yeniden…
Demokrasiye kavuşacağımızı…
Barışacağımız…
Türkiye’de… Kıbrıs’ta…
İnsanca yaşayacağımızı…
Başarıdan ders almak
Yeni bir CHP var, yeni bir genel başkan…
Özgür Özel’in seçim başarısı sonrası yaptığı konuşma ibretlikti…
Kibirden uzak, alçak gönüllü, samimi ve sevecen konuştu.
Çoğulculuğa dikkat çekti.
“Bizim başarımız kimsenin hezimeti olmayacaktır” sözleriyle kucaklayıcı oldu.
***
“Kibir” duygusu Kıbrıslı Türk siyasetinde de öne çıkıyor.
Kendimizi çoğunlukla Türkiye’den kopyalıyoruz ya!
Tahammülsüz, kontrolcü, baskıcı, tahakkümcü haller kolaylıkla benimsenebiliyor.
Aman dikkat!
***
Erdoğan’ın çıkışı “yerel”den olmuştu.
İnişi de öyle gibi…
Tam bir “demokratik enkaz” kalıyor geriye, maalesef…
Doğu ve güneydoğu illerinde taşınan seçmenleri yine hayretle dinledik…
Geçmişte “kayyum” atamıştı belediyelerin başına…
Seçmenin seçtiği başkanları devirerek…
UBP’de yaptığı gibi…
“Kayyum” atanan illerde ne oldu?
Çok daha arttı, HDP ya da DEM parti oyları…
Hafta sonu gerçekleşen seçimde de kimi illere “asker” taşındı önceden…
İnsanlara “terörist” muamelesi yapılıyor ya…
Oy vermeye “ordu” gidiyor.
***
Akla hayale sığmayan işler…
Başarıdan ders almak gerek…
Kötülükten de uzak durmak…
Ekonomist Mahfi Eğilmez’in sözüyle yapalım finali…
“Bilimden ayrılanı kurt kapar. Bu bazen biraz geç olur ama önünde sonunda olur.”