Ekogün’de Tulum ve Lüle Taşı
Ekogün’de Tulum ve Lüle Taşı
Stella Aciman
Büyükkonuk Ekogünlerinden birini daha düzenledi. Geçtiğimiz Pazar günü düzenlenen etkinliğe katılım yoğun oldu. Böyle etkinliklerin özelliği bölgenin kültürel ürünlerinin sergilenmesi, satılması, tanıtılması iken, bölgeye de ekonomik bir canlılık getirir.
Bu kez bir farklılık vardı. Röportajımıza konu olduğu gibi farklı yerlerin ürünleri sergilendi Ekogün’de… Karadeniz’den tulum ve çibun, Eskişehir’den de lüle taşı vardı standlarda…
EMİN DURMUŞ: BEBEKLER ÇOCUKLAR İÇİN…
Nerelisiniz?
Rize, Çamlıhemşin. Yani Ayder Yaylası dersek buradakiler daha iyi bilir.
Ne amaçla geldiniz buraya?
Buraya kültürümüzü tanıtma amacıyla geldik.
Sizin kültürünüzde neler var?
Bizim kültürümüzde Rize dokumaları var, tulum var, tulumun öğrenme aşaması olan çibunlar var. Yöresel sazlarımız ve giysilerimizi burada tanıtmaya çalışıyoruz.
Bu şallar el dokuması mı?
Bunların hepsi el emeği, göz nurudur, fabrikasyon değildir.
Kimler yapıyor?
Tulumları ben yapıyorum, çünkü tulum ustasıyım. Rize bezlerini, bebekleri Çamlıhemşin’de Halk Eğitim’in kursiyerleri yapıyor.
GİYSİLER YÖREYE UYGUN
Bu bebeklerin bir anlamı var mı?
Yöremizde bu bebekler çok eskilerden beri hasır kullanılarak yapılır ve yöremize özgü kıyafetler giydirilir. Bizim oralarda insanlar kendi oyuncaklarını, müzik aletlerini kendileri üretmek zorundadırlar. Çocukları eğlendirmek için de böyle bebekler üretmişler.
Bu küçük kavallar nedir?
Bunlara çibun denir, toprak kamışından yapılır. Üzerine beş perde açılır. Bir de bağımsız bir dilliği vardır. Bu dilin üzerine kapak açılır, titreşim buradan sağlanır. Daha sonra parmakların yardımıyla sesler tanınmaya başlanır.
ÇİBUN VE TULUM
Çalması zor mudur?
Çibun çalmak zor değildir. Tulum armonik sesleri içinde barındırıyor ve çift kanallı stereo ses veren bir alettir. Çibun parmak egzersizleri yapabilmek için kullanılır. Aslında başlı başına bir sazdır. Tulum ise deriye takılıp çalınır. Tulumda ve çibunda fa notası eksiktir, bu yüzden her hava çalınamaz. Genelde Karadeniz ezgileri çalınır.
Standınıza gösterilen ilgi nasıl?
İlgi çok fazla… Daha önce gittiğimiz fuarlara nazaran Kıbrıs’ta rağbet daha fazla. Kıbrıs’a ilk defa geliyorum. Çok mutlu oldum ve burayı çok sevdim.
-------------------------------
BEHÇETHAN AKTAŞ: LÜLE TAŞLARI HEDİYELİK EŞYA
Kendinizi tanıtır mısınız?
Eskişehir doğumluyum. 160 yıldır lüle taşı işiyle uğraşan bir ailenin beşinci kuşak temsilcisiyim. Dünyadaki tek lüle taşı ustasıyım. Ustalık belgesine sahip ve öğretici olan tek kişiyim.
Lüle taşı dünyada sadece Eskişehir’de mi çıkıyor?
Evet, sadece Eskişehir’de çıkıyor.
Ne gibi özelliklere sahiptir?
Tütün mamulleri için yapıldığında tütünün içindeki zehirli maddeleri %40’a yakın emme özelliği vardır. Hafiftir. Süs eşyaları yapımında da kullanılır.
YUMUŞAK MADDE
Lüle taşının işlenmesi zor mudur?
Zor değildir. Lüle taşı yerin 5 ila 150 metre arasından çıkan yumuşak bir madendir. O yüzden istediğiniz şekli verebilirsiniz. Havayla temas ettiğinde kurur ama suya atarsınız hemen yumuşar.
Lüle taşı işi fabrikasyona döndü mü?
Dönmedi, tamamen el işi… Zaten fabrikasyona dönmesini de istemiyoruz. Maden ocakları da ilkeldir. Bizim köylülerimiz yazın çiftçilik yapar, kışın da ocağa gider. Ekim ayı geldiğinde eli iş tutan tüm köylülerimiz maden ocağına giderler. Bunların içinde geçimini sağlayan, tamamen lüle taşıyla uğraşan sekiz aile var.
Bir zamanlar lüle taşı ihracatı çoktu, şimdi nasıl?
Maalesef ihracatımız düştü. Bunun da sebebi; 1990 yılından sonra özellikle Amerika’da sigaraya hayır kampanyaları başladı. Dünyaya da yayıldı bu. Dolayısıyla bizim de lüle taşı ihracatımız azaldı. Biz de hediyelik eşya yapımına yöneldik. Çeşitli süs eşyaları, tespihler, baston sapları, kolyeler yapmaya yöneldik.
189 ÖĞRENCİ
Bu kültürü devam ettiriyorsunuz yani…
Kesinlikle… Belediye ve Halk Eğitim Merkezleri işbirliğiyle sürdürülen bir projede dokuz yıldır usta öğreticilik yapıyorum. Şu ana kadar 189 tane öğrencim oldu. Bunlardan 20 tanesi şu an bu işten geçimini sağlıyor. 18’i yan iş olarak yapıyor ve geçimine katkı sağlıyor. 3 öğrencim de dükkân açtı. Bu kısa dönem kurslarda ancak bu kadarını verebiliyoruz. Artık eskisi gibi usta çırak çıkmıyor.
Geçtiğimiz aylarda bir gazete haberinde çok eski bir lüle taşı bulunduğunu okumuştum…
Evet, lüle taşından yapılma bir mühür bulundu. 6.yüzyılın sonu, 7. yüzyılın başlarında Frikler Eskişehir’de yaşamışlar. Anlaşmaları için mühür kazımışlar.
Standınıza ilgi nasıldı?
Kıbrıs’a ilk defa geldim. İklimi gibi insanları da çok sıcak…
Ben pek ilgi olacağını sanmıyordum ama aksine çok ilgi gördüm. Çok memnunum. Bir de ben burada Kıbrıs’a özgü eşek, salyangoz, kaplumbağa gibi figürler yaptım. Hatta Sayın Meclis Başkanı’na hediye ettim.