CTP kurultayı sonrası Genel Başkan Talat “Önce parti olarak hükümet programını hazırlayıp, ondan sonra koalisyon arayışına gireceğiz” demişti.
MYK’nın yeni ve genç isimlerinden Ürün Solyalı da benzer bir bilgi aktardı önceki gün Yenidüzen’den Ödül Aşık Ülker’e…
Ürün Solyalı “Ekonomi ağırlıklı bir hükümet programı hazırlanıyor” dedi.
Henüz CTP’nin hazırladığı programı bilmiyoruz. Herhalde koalisyon hükümeti kuruluncaya kadar da öğrenmek mümkün olmayacak. CTP’nin hükümete ortak arayışı sırasında temelde bu program üzerinden konuşulup pazarlık edilecek muhtemelen ve muhtemel ortak kim olacaksa onun da ekleyecekleri, çıkaracakları olacak…
Sonuçta ortak bir metin çıkacak.

**

CTP’nin hazırlamakta olduğu programın ekonomi ağırlıklı olması sürpriz değil…
Kıbrıs sorununu ayrı bir kulvara koyarsak, zaten tepedeki en önemli, en yakıcı sorun ekonomidir.
İster bilimsel kamuoyu araştırması yapın, ister sokağa çıkıp ampirik veri toplayın vaziyet budur…
Ama ‘ekonomi’ ve ‘ekonomik sorun’ kavramlarını doğru kullanmak, yerli yerine koymak şartıyla!..
Eğer teşhisi doğru koyamazsa doktor, hastaya şifa veremez.
Hatta hastanın daha da hastalanmasına, belki de ölümüne neden olabilir.

**

CTP’nin hazırlamakta olduğu ‘ekonomi ağırlıklı hükümet programı’ bu açıdan son derece önemlidir.
Eğer ‘ekonomi’ başlığı altında bildik, klasik tespitler yapılır ve artık ezbere bildiğimiz yöntemler ‘çare’ olarak sunulursa bir kez daha, hastanın işi zor demektir!
Solun büyük partisi CTP, bunca yaşanmışlıktan ve birikimden sonra eğer yine ve yeniden TC Yardım Heyeti’nin çizdiği çerçeve içerisinde ‘ekonomi idaresi’ yapmayı denerse, gidilecek köyün minarelerini şimdiden kestirmek zor olmaz.
Hazırlanacak hükümet programında ‘kamu açıkları’, ‘kamu gelirleri’, ‘kamu maliyesi’, ‘kamu alacakları’, ‘kamu verimliliği’ gibi hep aynı kelimeden türeyen başlıklar ve alt başlıklar görürsek, demek ki ‘garp cephesi’nde yeni bir durum olmayacak!

**

Madem CTP yeni bir program hazırlıyor ve ağırlığını da ekonomiye verecek, bunu bir fırsata çevirmek gerekir.
Çünkü ‘ekonomi’, bürokratların anladığı ve raporladığı gibi değil maalesef…
‘Kamu maliyesi’ dışında ekonomi yönetilmiyor bu ülkede…
Ve zaten ‘kayıt altındakini yolma’ felsefesi üzerine şekillenen maliyecilik de alım gücü sürekli düşen yurttaşı çileden çıkarmış vaziyette!..
Nedeni basit: Bu ülkede kamunun maaş ödemeleri, transferleri, ek mesailer dışında bir gailesi yoktur maliyenin…
Bunları yaparsa eğer, maliye başarılıdır.
Ekonomi bakanlığı ise zaten yoklukla maluldür.
Böyle olduğu vakit de devletten geliri olmayanların boynu sürekli altında kalıyor ve de kopuyor.
TL değer kaybediyor, her şey pahalanıyor, birikimler eriyor, borçlar tavan yapıyor, üretim ilişkileri çarpıklaşıyor, gençler işsizliğe, aileler umutsuzluğa düşüyor.

**

CTP’ye ve topluma ‘sosyal politikalar’la örülü, dar ve sabit gelirliyi kollayan, emekçiyi, üreticiyi destekleyen, haksız rekabete maruz kalan sektörleri koruyucu ciddi tedbirler alan, özel sektörde ‘orman kanunları’nın geçerliliğini bertaraf edecek bir hükümet programı lazımdır.
Mademki ‘ekonomi ağırlıklı’dır hazırlanan program, bunları ‘sol’ bir partiden beklemek gerekir.
TC-KKTC protokolleri oradadır, ama toplum da buradadır!
Ekonominin gerçek durumunu öğrenmek isteyen, sokağa çıkıp bir tur atabilir.
Ve eğer ‘ekonomi’ kavramına bakış açısını değiştirmeyi başarabilirse, kurulacak hükümet topluma nefes aldırıp geleceğe umutla bakmasını pekala sağlayabilir.
Bazen ‘mikro’ bakmak ‘makro’yu görmekten daha öğretici olabilir…