Kimse kimseye yalan söylemesin.
KKTC koşullarında ekonomi hiç iyiye gitmeyecek.
‘Gider gibi’ görünse de istikrarlı olmayacak.
Dünyanın bazı başka ülkelerindeki ekonomik istikrarsızlıklara benzerlikler gösterse de, KKTC’nin nev-i şahsına münhasır gerçekleri hiç değişmeyecek.
‘Ankara ile imzalanan protokollerle ekonominin düzeleceğini’ savunanlar da girecekleri ilk seçimde duvara toslamaya devam edecekler.
Tarih –bu bakımdan- tekerrürden ibarettir!

* *  *

Gazetelerde Kıbrıs sorununu saymazsak iki tür haber ön plana çıkıyor.
Birinci kategoride kriminal olaylar…
İkincisi ise ekonomik sorunlarla boğuşan insanların şikayetleri…
Her ikisi de ‘ekonomik paketler’in sonucu…
İçinde ‘insan’ olmayan, ‘devlet’ten başka kimseyi düşünmeyen, ‘altında kalanın boynu kopsun’ mantığıyla yazılmış ‘tedbirler’ Kıbrıslı Türklere bugüne kadar refah, huzur ve mutluluk yerine ne getirmiş?
Bol miktarda ‘vukuat’…
Sürekli ‘huzursuzluk’…
Ve ‘batış’…

*  *  *

Memleket ‘3’üncü sayfa haberleri’ ile dolup taşıyor.
Ortalık uyuşturucu kaynıyor.
Hırsızlığın her çeşidi var.
Dolandırıcılar sürekli sahnede…
Cinayet, adam kaçırma, soygun, kundaklama gibi ‘ağır suç’ kapsamında istatistiklerin ivmesi yukarıyı gösteriyor.
Mahkemeler ‘borçular’la dolup dolup taşıyor.
Herkes potansiyel mahkum durumunda.

*  *  *

Ombudsman Emine Dizdarlı “Anayasa Mahkemesi 2011’de karar verdi ama devlet uygulamıyor” diye devleti devlete şikayet etti.
Dünyanın hukukla idare edilen hiçbir ülkesinde böyle bir Ombudsman raporu olmaz.
Olamaz!
‘Devlet’ eğer kendisi bağımsız yargının kararlarına uymazsa, ‘cemaat’ ne yapar ki?
Ama neden?
“Para yok” da ondan mı?
Değil.
Peki neden?
Onu Ankara’dan gelen ‘abilere’ sormak lazım.

*  *  *

TC-KKTC ekonomik protokollerinin ekonomiyi kurtaracağı, geliştireceği, uçuracağı iddiaları tam bir ‘hikaye’dir.
Hatta ‘masal’dır.
‘Kamu maliyesindeki delikler’ teorisi dışında hiçbir ekonomik akla uymadığı gibi, zaten KKTC gibi dibi delik, dışa kapalı, tamamen Türkiye’ye bağımlı hale getirilmiş bir yapının ‘uçmak’ şöyle dursun, ‘emekleme’ye bile haceti olmaz.
Turizmde doluluk oranı yüzde 50’lere düşer, ihracat rakamları yerlerde sürünür, yerli ürün tüketimi yüzde 8’lere düşer, yani dibe vurur, TL her değer kaybettiğinde dövize bağımlı memleketim insanı battıkça batar…

*  *  *

Kimse kimseye yalan söylemesin.
Kıbrıs’ta çözüm olmadan ekonomi düzelmeyecek.
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar da, yalan söyleyenlere pek bir şey olmuyor gerçi!..