1. YAZARLAR

  2. Birol Karaman

  3. Ekonominin can suyu barış ve demokrasidir!
Birol Karaman

Birol Karaman

Ekonominin can suyu barış ve demokrasidir!

A+A-

3 Kasım 2002 seçimleriyle birlikte Türkiye’de tek başına iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi, on sekiz yıllık iktidar serüveni içerisinde birkaç kez yaptığı gibi yeniden bir ray değişikliğine gitmeye hazırlandığının işaretlerini vermeye çalışıyor.

Geride bıraktığımız haftalarda Türkiye’nin ekonomi yönetiminde bir takım değişiklikler yaşandı. Daha on altı ay önce Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan tarafından değiştirilen Merkez Bankası Başkanı, yine Erdoğan’ın iradesiyle bir kez daha değiştirildi. Hemen ardından, aynı zamanda Erdoğan’ın damadı da olan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifa ettiği iddiaları yayılmaya başladı. Yirmi yedi saatlik bir muammanın ardından Albayrak’ın aslında istifa etmediği “görevden affını rica ettiği” açıklanarak yeni bir atama yapıldı.

Ekonomi yönetiminde gerçekleşen bu değişikliklerin ardından AKP’nin Karaman ve Kars İl Kongrelerine telekonferans yoluyla bağlanan Erdoğan, kongreye hitaben yaptığı konuşmada “ekonomi yönetimini yeniden oluşturduk şimdi hukuk ve demokraside de yeni bir seferberlik başlatıyoruz” mesajını paylaştı.

Erdoğan’ın bu açıklamalarından tam olarak ne kast ettiğini önümüzdeki süreçte yaşayarak göreceğiz. Ancak bu tabloda bana önemli gelen nokta şu ki; Türkiye’de bugün görevde bulunan güçlü iktidar koşullarında dahi ekonomide atılacak adımların sonuç verebilmesi için aynı anda hukuk alanında ve demokraside de açılımlar yapılması gerektiğinin bizzat Devlet Başkanı Erdoğan tarafından söyleniyor oluşudur.

***

Geride bıraktığımız hafta içerisinde Kıbrıs’ın Kuzeyinde yaşanan hükümet kurma çalışmaları çerçevesinde yaşanan gelişmeler üzerine Kanal Sim’e bağlanarak ifade etmiş olduğum bir husus vardı. Kamuoyunun bir an önce bir hükümetin kurulması gerekliliğiyle ilgili talebi elbette anlaşılırdır. Salgın sebebiyle işsiz kalan binlerce dar gelirli insan için bu son derece önemlidir. Her geçen gün zorluklar içerisinde hayata tutunmaya çalışan, ödemeler dengesi alt üst olan ve neredeyse borç batağına saplanıp kalan küçük ve orta ölçekli esnaf için de bu talep meşrudur ve acildir. Aynı şekilde iş çevreleri için de hızlıca bir hükümetin kurularak göreve başlaması son derece önemlidir. Ancak bir an bile aklımızdan çıkarmamamız gereken şey ekonomide yaşanan sorunların aşılabilmesi için hızlı bir hükümet oluşumuna ihtiyaç olduğu kadar demokratik zeminimizin de sağlam olması gerektiği hususudur.

Tıpkı Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın üstü kapalı bir biçimde ifade ettiği gibi ekonomide atılacak adımların toplumsal yaşamda bir karşılık bulabilmesi için hukuk ve demokrasi alanlarının da sağlam bir zemine oturması gerekmektedir.

Geride bıraktığımız Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kıbrıs Türk demokrasisine açıktan yapılan müdahalelerin Kıbrıs Türk Toplumu üzerinde yarattığı hasarlardan en önemlisi de ne yazık ki budur.

Bu denklemde eksik bırakılan nokta ise ekonomide atılacak adımların, hukuk ve demokrasi alanlarında sağlam bir zemine ihtiyaç duyuyor olması kadar bunun dış politikada izlenecek siyasetlerle de yakından ilgisi olduğudur.

Bir yandan ekonomiyi rayına oturtmak için hukuki ve demokratik zeminde açılımlar yapacağız derken öte yandan uluslararası toplumla kavgalı halde olmak, uluslararası hukuka aykırı adımlar atmak eşyanın tabiatına aykırıdır.

Barış ortamının olmadığı bir ortamda demokrasi, demokratik bir ortamın olmadığı yerde hukuk, hukukun üstünlüğünün olmadığı ve bunun uluslararası hukuk ilkeleri ile taçlandırılmadığı bir yerde de güçlü bir ekonomik yapı kurulamaz. CTP Gençlik Örgütü’nün hafta sonu “barış ve demokrasi için mücadele” ana temasıyla gerçekleştirmiş olduğu eylem işte tam da bu anlamıyla yerli yerine oturan ve zamanlaması itibariyle son derece tarihi bir eylemdi.

CTP’ye özgü bir disiplin içerisinde başarıyla tamamlanan bu eylemi gerçekleştirenler çok uzun olmayan bir süre içerisinde bu eylemin aslında toplumsal anlamda çok yeni bir mücadelenin ilk adımı haline gelmiş olduğunu görecekler ve bundan büyük bir gurur duyacaklardır. Eminim.

Bu yazı toplam 1451 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar