1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Ekonomiye Yeni Vizyon: Bilişim
Ekonomiye Yeni Vizyon: Bilişim

Ekonomiye Yeni Vizyon: Bilişim

oluşturulacak bir bilişim sektörünün ekonomiye en büyük katkısı ekonomideki ambargoya rağmen internet üzerinden yapacağı ihracattır

A+A-

Senalp Canlıbel
[email protected]

Silikon Vadisi’nin dünyanın tek inovasyon ve araştırma geliştirme merkezi olduğu dönemleri geride bıraktık. Bilişimin yeni coğrafyası için Vadi’nin yanında Çin’in Shenzhen’i ve Hindistan’ın Bangalore’undan öteye bakmaya gerek yok. The Economist globalleşen dünyada böyle hareketlilikler görmenin artık şaşırtıcı olmadığını söylüyor. Bilişim endüstrisi de tıpkı diğer endüstriler gibi ucuz işçiliği, rahat kuralları ve teşekküllü altyapıları tercih ediyor; önem sırasına göre baktığımızda.[1] Sizce bu koşullara ulaşmak imkânsız mıdır? Bir bakalım.

Bilişim sektörü diyerek ne anladığımızı biraz açalım. Öncelikle bilgi işlemin ne demek olduğundan bahsedelim: Teknolojik aygıtlar (bilgisayar) yoluyla yapılan işlemlerin düzenli bir şekilde yürütülmesidir. Bilgi işlem ile ilgili konularda kullanılan araçların araştırılması,  geliştirilmesi ve üretimi ile ilgilenen sektör ise bilişim sektörüdür. Örneğin bu yazıyı internet üzerinden okuyorsanız, bilgi işlem aracınız olan akıllı telefonunuz veya bilgisayarınız, bu aracınız içinde yüklü olan web tarayıcısı uygulaması, internete erişiminizi ve yazının bulunduğu sitenin erişilir hâle gelmesini sağlayan sunucular bu sektör sayesinde oluşturulmuş ve tüketiciye sunulmuştur.

Bizde bu sektörün oluşturulması da bu noktada önem kazanmaya başlar. Ancak önemini iyice sindirebilmek için birkaç değişkeni tanıtmak gerekiyor:

Özel sektör ve bilişimin yayılma etkisi

Bilişim sektörünün ürettiği ürünler verim odaklıdır. Üretilen bir yazılım, o yazılımı kullanacak işletmenin veya şahsın daha verimli üretim yapmasını sağlamak niyetindedir. Bunun en basit örneği muhasebe için kullanılan herhangi bir programdır. Bu programlar aracılığı ile yapılan alım satım, mevcut varlık dökümü, borç-alacak dengesi gibi pek çok kullanışlı ve hayati bilgiler kolaylıkla kayıtlı ve ulaşılır hâle gelebilir. Böylelikle bir sektörün üretimi aslında bir başka sektörün verimde kazanımı oluyor. Bir çeşit sektörler arası yayılma etkisinden bahsediyoruz. Bu tanıtılacak ilk değişkenimiz.

Bu önemli yayılma etkisini irdeleyen araştırmalar iki önemli bulgudan bahsediyor. Bunlardan ilki bilişim yoğunluğu diyebileceğimiz özel sektör firmalarında mevcut bilgi işlem kapasitesi ve buna yönelik yatırımlar. Diğeri ise piyasadaki rekabet. Rekabetçi bir ortamda firmalar rakiplerinden daha verimli olmak amacıyla yeni teknolojileri edinmekte gayret sarf ederler. Yayılma etkisinin gözle görülür miktarda olabilmesi için bu iki bulgunun yüksek seviyede olması gerekiyor.[2] Bu bulguların bizim ekonomimizde hangi seviyede olduğunu Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nın (KTTO) yayımladığı rekabet edilebilirlik raporlarında gözlemleyebiliyoruz. Raporda bilişim yoğunluğuna denk olarak ekonominin teknolojik hazırlık seviyesini incelediğimizde özel sektörün teknoloji düzeyinin ciddi anlamda düşük seviyede seyrettiğini görebiliyoruz. Piyasadaki rekabet düzeyi ise “belli firmaların piyasaya egemen olması, ticaretin önündeki engeller ve gümrük prosedürlerinin fazlalığı” dolayısıyla yine çok düşük düzeyde olduğunu anlıyoruz.[3]

Verimsiz devlet yapısı ve piyasa

Yine bu raporda istikrarlı bir şekilde karşımıza çıkan ve iş yapmayı zorlaştıran etkenler vardır. Bunlardan en sık karşımıza çıkan verimsiz devlet bürokrasisi. Rapor ayrıca vergi sistemindeki karmaşıklıktan, rüşvet sisteminin varlığından ve istikrarsız hükûmetlerden örnek veriyor. Bu yargılar devlet işleyişinin ekonomide süregelen olumsuz etkisi olduğunu gösteriyor.[4]

Devlette bilgi işlem yapısının gelişmesi bu sorunlara birebir hitap etmektedir. Hâlen gündemde olan ve henüz aktifleşmemiş e-devlet bunu en iyi örneğidir. E-devlet ile hedeflenenler arasında bürokratik yapının rahatlaması (e-imza), sisteme şeffaf bir yapı getirilmesi, vergi ödemede kolaylık sağlanması ve kayıt dışılığın azalması, insan etkenini kaldırarak rüşvet sisteminin yok edilmesi bulunur.

Yükseköğrenim ve eğitimli işçi piyasası

Hemen bu noktada üniversiteleri eklemek gerekiyor. Yükseköğrenim ve özel sektör arasındaki iletişimin verimli bir yoğunlukta olması gerekmektedir. Bu sayede özel sektör yetiştirilmesi gereken eleman ihtiyacını üniversiteler aracılığı ile duyurabilir. İş imkânı doğrultusunda yönlendirilecek olan öğrenciler ise eğitim hayatları boyunca hangi alana yoğunlaşmaları gerektiğini bilerek hareket ederler ve bu işçi piyasasını böylece daha verimli bir noktaya getirir. Bugün bu sağlıklı iletişim namevcuttur. Ne devletin herhangi bir programı bulunuyor ne de özel sektör firmalarınca bir inisiyatif.

Bilişim için, yapısı gereği, eğitim konusunda donanımlı bir kitle önemlidir. Yükseköğrenimin yoğun araştırma içerisinde geçen eğitim yapısı bilişim sektörü ile çok benzeşir. Bundan ötürü bizde öğrenci sayısında büyük artış gören yükseköğrenim kaçınılmaz bir fırsattır. Üniversiteler, bilişim ve özel sektörün yakın ilişki içerisinde olması ve millî çapta verim artışı sağlanması sadece bir umuttan fazladır.[5]

Yapboz parçaları

Toparlayacak olursak: Verimsizliği dolayısı ile piyasadaki rekabeti ve iş kolaylığını olumsuz etkileyen bir devlet, yüksek potansiyele sahip olduğu hâlde yerli özel sektör ile iletişimi yeterli olmayan bir yükseköğrenim, bilişim sektörünün yayılma etkisinden var olan bilişim yoğunluğu ve piyasadaki rekabet düzeyi yüzünden yeterince yararlanamayacak bir özel sektör. Elimizdeki bu yapbozda bilişim sektörünün etkisi ne olabilir?

Derhâl belirtmeliyiz ki özel sektörün en büyük müşterisi, üniversiteler için yönlendirici güç ve vatandaşın en önemli hizmet sağlayıcı kurumu olarak devletin bilişim ile nasıl bir vizyon belirleyeceği gayet kritiktir. Devletin bilişim sektörünü millî politika hâline getirmesi ve tam teşekküllü uzun dönemli planlama ile yaklaştığında alacağımız sonuçlar yukarıdaki yapbozda çok değerli bir parça olacaktır.

Öncelikle devletin bilişim konusunda ciddi gayret etmesi ve teknolojik seviyesini yükseltmesi verimsizliğini kabul edilebilir seviyelere çekecektir. Daha verimli ve şeffaf bir yapıya kavuşan devlet iki farklı projeyi eşzamanlı hayata geçirebilir: Üniversiteler için yönlendirme ve yerel piyasa için rekabetçi ortamı kuvvetlendirme programları. İlki için YÖDAK’ın, ikincisi için ise Rekabet Kurulu’nun yeterli donanım ve personel seviyesine getirilmesi öncelik olmalıdır. Bunlarla beraber bilişim endüstrisinin yükseköğrenim ile özel sektörün buluşma noktası olarak tasarlanması hem verim hem iletişim noktasında mezuniyet öncesi bile öğrencilerin ekonomiye katkılarını arttıracaktır.

Özetle devlet, bilişimin ülke çapında yaygınlığını ve dolayısıyla bilişim ile diğer sektörler arasındaki ilişkiyi belirleyici etken olacaktır.

Bilişim sektörü, devlet ve özel sektörün oluşturacağı dinamik ilişki ekonomide gerçek anlamda fark yaratabilir. Bu ilişkiden doğacak yan etkilerden en gözle görülür olanlar: Yerel tedarik bağlantılarının gelişmesi, gümrük noktalarında hızlı geçiş, ucuz teknik destek ve en önemlisi yazılım ihracatı. Belki de oluşturulacak bir bilişim sektörünün ekonomiye en büyük katkısı ekonomideki ambargoya rağmen internet üzerinden yapacağı ihracattır. Aslında şu soruyu sormak gerekir: Bir yazılımın menşei ne kadar önemlidir?

Sektörün oluşumu

Sektörün öneminden ve getirisinden bahsettik. Pekâlâ, ama nasıl oluşturulmalı bu sektör? Aslında oluşturulma aşamasında zaten.

Bu hazırlıklardan en hayati öneme sahip olan yasal mevzuattır. Teknopark yasası, bilişim suçları yasası, fikri mülkiyet yasası, e-ticaret yasası, e-imza yasası vesaire Avrupa standardına uygun bir şekilde meclisten geçmelidir. Bunların arasından teknopark yasası ayrı bir öneme sahip olup aslında başlı başına bir incelemeyi hak etmektedir. Ayrıca, bilişim suçları yasasının geçmesi itibariyle bu tarz suçları takip edecek olan kurum Bilgi Teknolojileri ve Haberleşme Kurumu (BTHK) olarak belirlenmiştir. Yukarıda diğer kurumlarımız için söylediğim aynı şekilde BTHK için de geçerlidir. Bu kurumların iyi çalışması için yeterli donanım ve personele sahip olmaları ekonomik vizyonun başarısı için zorunludur.

Yasal mevzuatın hazır olması ardından belirlenecek teknopark bölgesinin altyapı ihtiyacını gündeme getirecektir. Özellikle fiber kablo ile internet bağlantısının yüksek hıza ulaşması önemlidir. Diğer konularda da (yollar, kanalizasyon vb.) yüksek standart amaçlanması gelecek yatırım için ikna edici güç olacaktır.

Son aşamada hayat suyunu vermek için gerekli olan yatırımı çekmek için bağımsız ve itibarlı kurumlarla beraber çalışarak teknoparkın yoğum tanıtımı yapılmalıdır. Bu konuda gerekli güven veren izlenimi yaratmak için bilişim üzerine teknik bilgi sahibi mühendisler, ekonomistler ve siyasilerin gelişmesi için üniversitelere gerekli teşvik sağlanmalıdır.

Sonuç

Bilişim sektörü, doğru adımlar ve bilinçli bir kadro ile ekonomide uzun zamandan beri eksik olan bir parçayı tamamlayabilir: Dinamiklik. Üretmeye olan heyecan ve rekabete olan hırs bu sektör sayesinde yeniden ekonomiye kazandırılabilir.

Kuzey Kıbrıs’ta ekonomik ambargo ve sıkıntılarla dolu yapılaşma arasında geleceğimiz için vizyonumuzu kaybettik. İthal krizlere sürüklenirken ayrıca ekonomide kendi kendimize yetmez duruma geldik. Sadece günün bitmesini beklemeyi ve yarın için korku duymayı bırakmalıyız. Yazının başında da dediğim gibi bu yazıyı potansiyeli olan bir düşünce için yazmak istedim. Sadece birkaç eve birkaç ekmek daha kazandırmak değil, herkese bir umut, gelecek için bir vizyon vermek lazımdır. Bilişim bu vizyonlardan biridir. Bu vizyona sahip çıkmak, doğru adımlar attığımıza emin olmak, sesimizi sürekli duyurmanın önemi sadece ekonomimiz çapında bir iyileşme değil, Kıbrıs’ta sürdürülebilir barış kavramına da somut bir katkıdır.

 


Referanslar:

[1] The Economist. (2003). The new geography of the IT industry.

[2] Han, K., Chang, Y. and Hahn, J. (2011). Information Technology Spillover and Productivity: The Role of Information Technology Intensity and Competition. Journal of Management Information Systems

[3] Besim, M., Sertoğlu, K. and Ekici, T. (2019). Rekabet Edebilirlik Raporu.

[4] a.g.e.

[5] Mehmet, O. (2014). Sustainability of Microstates. University of Utah Press.

Bu haber toplam 1824 defa okunmuştur
Gaile 464. Sayısı

Gaile 464. Sayısı