1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. EL-SEN Genel Sekreteri Peksever: “Bizim sahadan çekilmemizle olacaklar, olanlardan daha fazlasıdır”
EL-SEN Genel Sekreteri Peksever: “Bizim sahadan çekilmemizle olacaklar, olanlardan daha fazlasıdır”

EL-SEN Genel Sekreteri Peksever: “Bizim sahadan çekilmemizle olacaklar, olanlardan daha fazlasıdır”

Kıbrıs Türk Elektrik Çalışanları Sendikası (EL-SEN) Genel Sekreteri Hüseyin Peksever, Kanal Sim’de yayınlanan Serkan Soyalan’ın hazırlayıp sunduğu ‘Gün Arası’ programına konuk oldu.

A+A-

Lema GÖZAY

Kıbrıs Türk Elektrik Çalışanları Sendikası (EL-SEN) Genel Sekreteri Hüseyin Peksever, Kanal Sim’de yayınlanan Serkan Soyalan’ın hazırlayıp sunduğu ‘Gün Arası’ programına konuk oldu.

Kıb-Tek Genel Sekreteri Hüseyin Peksever, Ağustos ayından beridir devam eden ve kayıtsız kalınan talepler üzerine Salı günü Kıbrıs Türk elektrik Kurumu (Kıb-Tek) Yönetim Kurulu ile görüşme gerçekleştirdiklerini aktarırken, “Uzlaşı üzerinde geçen bir toplantı oldu ancak fiilen adımlar atılmadığı için her zaman uzlaşı çerçevesinde gerçekleşen toplantı pek de fazla önem arz etmiyor. Çünkü taleplerimizin içerisinde Kıb-Tek’in geleceği ve toplumun refahını için önem arz eden talepleri karar alma yetkisi yasa ile Kıb-Tek Yönetim Kurulu’nda olmasına rağmen bir takım kararları kendilerinin alamayacağı söylenmesi üzerine sıklıkla yönetimle aramızda krizler yaşanıyor. Bu yüzden taleplerimizin içerisinde bir sonraki toplantının da Başbakan Ünal Üstel’in nezdinde olmasını talep ettik” ifadelerini kullandı.

“Biz sadece çalışanlarımızın menfaatleri için değil kamu refahı için de taleplerde bulunduk”

El-Sen’in talepleri noktasında kamuoyunda yaşanan bazı yanlış algılara da Kanal Sim ekranlarında açıklık getirme fırsatı yakaladı. Süresiz eyleme ‘gerekirse’ gideceklerini aktaran Peksever, bunun en doğal hakları olduğunu, bu hakkı da ‘güç zehirlenmesi yaşamadan ülke ve kamunun çıkar ve menfaatleri için’ kullanma gayesinde olduklarını belirterek, “Bir sendika eylem kararı aldığı zaman arkasında durulması gerektiğine inanıyorum. Çünkü eylem kararı alındığında biz sadece çalışanlarımızın menfaatleri için değil kamu refahı yararı için de taleplerde bulunduk” dedi.

Peksever, El-Sen olarak uzun süredir üzerinde durdukları talepleri bir kez daha Kanal Sim ekranlarında paylaşırken, sendikanın talepleri arasında bulunan ‘Arz Güvenliği’ maddesine ilişkin şunları söyledi:

“Arz güvenliği için uzun yıllardır Kıb-Tek’in santrallerine yatırım yapılmıyor. Bu mali kaynak yetersizliğinden dolayı değil bilerek ve istenerek yapılan bir durumdur. Çünkü enerji ticarileştirilmeye çalışılıyor, tüm dünyada da olduğu gibi. Kamu eliyle yapılmış olan bazı yatırımlar vardır. Şu anda iletim-dağıtım şebekesi hazır, işletmeler hazır trafo merkezleri hazır. Ancak yönetenler tamam olmadığı noktada vatandaş haklı olarak isyan ediyor. Maliyetler yükseliyor, kesintili elektrik geliyor, pahalı faturalar ve taleplere geç cevaplar yaşanıyor. Günün sonunda da ‘Özelleştirin de kurtulalım’ diyor. Bu uygulamada bilerek ve istenerek yapılıyor. Geçmişte Kıbrıs Türk Hava Yolları’nda olduğu gibi şu anda da Kıb-Tek’de aynı uygulama hayat bulmakta. Dolayısıyla bu noktada özel sektör devreye giriyor. Ülkemizdeki elektriğin yüzde 50’sini aslında özel sektör üretiyor. Tüketimin yüzde 50’sini AKSA Özel Şirketi’nden alıyor olmamıza rağmen geriye kalan yüzde 50’sini de özel yenilenebilir enerji kaynaklarından kamu yararına yönelik kurulmamış çok da çevreci olmayan kaynaklardan yüzde 10 kadarlık miktarı da almaktayız.”

“Özel sektörü avantajlı kılabilmek için Kıb-Tek’in enerji arz güvenliği sekteye uğratılıyor”

Zamanında gerekli yatırımların yapılmasıyla elektrik maliyetlerinin de düşeceğine işaret eden Peksever, 2024 Aralık ayında Cumhuriyet Meclis’inde gerçekleşen mali bilanço görüşmelerini hatırlatırken şunları söyledi:

“Mali bilanço görüşülürken Kıb-Tek Müdüriyetinin ve kayıtlara da geçen bir açıklaması var. Kıb-Tek’in aynı makinelerde 9 dolar/cent’e üretmiş olduğu enerjiyi 17 dolar/cent’e alıyoruz. Bu resmi kayıtlara da geçti. İki katına satın alıyoruz. Diğer taraftan özel sektörün üretim imkanlarının güçlendirilebilmesi için Kıb-Tek’e doğru yatırımlardan uzak, enerji arz güvenliği olmayan pahalı üretim yapan Mobil Deprem Santralleri’yle, kibrit kutularıyla ülkede enerji güvenliğini sağlamaya çalışıyorlar. Bu da doğru bir yatırım modeli değildir. Bunu da bilerek ve isteyerek yapıyorlar çünkü sizin devlet olarak üretim maliyetleriniz özel sektörden daha ucuz ise özel sektörü avantajlı kılabilmek için Kıb-Tek’in enerji arz güvenliği sekteye uğratılıyor. İsteyerek maliyetleri yukarıya çekiyorlar”

Normal şartlarda sistemde öncelikle ekonomik makinelerin işletmesi gerektiğini, daha sonra ihtiyaç oldukça yüksek maliyetli makinelerin devreye alınması gerektiğini aktaran Peksever, son 5 yıllık grafiklere bakıldığı zaman toplam kapasite içerisinde ekonomik makinelerin kapasitesi düşerken, yüksek maliyetli makinelerin kapasitesinin ise iki katı arttığını belirterek, “Bu da dolaylı olarak maliyetlere iki katı çarpım olarak yansımaktadır.” Dedi.

“Enerji fiyatlarının düşürülebilmesi için Kalecik 3 Sözleşmesi güncellenmelidir”

Peksever, KKTC hükümetine zorla elektrik satıldığını belirterek, mevcut hükümetin atamış olduğu Kıb-Tek Yönetim Kurulu tarafından imzalanan Kalecik 3 Sözleşmesi’ne işaret ederek şunları söyledi:

Aslında bizim kapasitemiz bize yeter durumdadır. Bizim ihtiyacımız olan saatler akşam üzeri 4 ile gece saat 10 aralığındadır. Geriye kalan saatlerde özel sektörden kendi ucuz üretim yapan makineleri durdurup pahalı enerji almamız doğru değildir. Bu bağlamda Kalecik 3 Sözleşmesi tekrardan güncellenmelidir. Bu aşamada iptalini demiyorum. Maalesef Kıb-Tek’in kötü yönetimlerden dolayı gününde yapılmayan yatırımlardan dolayı, AKSA’daki bu kapasiteye şu anda ihtiyaç vardır. Ancak bu ihtiyaç 24 saat üzerinden değildir. Bu kapasiteye sadece günün 4 ya da 5 saatinde ihtiyaç vardır. Bahar aylarında asla ihtiyaç yoktur”

Kalecik 3 Sözleşmesi’nin ülkenin enerji politikalarını tamamen bitirecek kadar kötü bir sözleşme olduğunu vurgulayan Peksever, “Şu an da Kıb-Tek yenilenebilir enerji yatırımı yapmaya kalksa yapamaz. Yapsa bile Kalecik’ten almadığı saatlerdeki enerjinin parasını ödemekle mükelleftir, mecburdur. Dolayısıyla enerji fiyatlarının düşürülebilmesi için ülkemizde daha çevreci daha yenilikçi yatırımların hayat bulabilmesi için Kalecik 3 Sözleşmesi tekrardan güncellenmelidir. İhtiyaç olduğu saatlerde enerji alınmalıdır. Bizim Kıb-Tek Yönetimi’nden birinci talebimiz buydu” ifadelerini kullandı.

“Vatandaştan aylık topladığımız 60 Milyon TL para nere gidiyor?”

Peksever, Kıb-Tek’in aylık 60 Milyon Dolar bütçesi olduğuna işaret ederken, Kıb-Tek’in yasal sorumluluğunu henüz yerine getirmediğine dikkat çekerek “2023 yılı bilançosunu dâhil bitirmemiş kamuoyu veyahut ilgili bakan ile yasal sorumluluk çerçevesinde paylaşmamıştı. Bizim burada ısrarcı olduğumuz bilançoların paylaşılması kamu yararı içindir. Vatandaştan aylık topladığımız 60 Milyon TL para nere gidiyor? Bunun açıklanması lazım.” dedi.

2024 yılını son ayında Yasa Gücünde Kararname ile tahsil edilmemiş yüksek meblağlı elektrik faturalarının yandaş sermayenin borç faizlerinin silinmesine dikkat çeken Peksever şunları söyledi:

“Peki Kıb-Tek’in borçlarının faizleri de silinecek mi? Hayır, silinmeyecek. Örneğin Ercan Havaalanı’nın ödemediği elektrik faturası için Kıb-Tek’in bir mali harcaması olmuştur. Tahsili yapılmamış ve yasal bir suç işlenmiştir, tahsilatını yapamadıkları bir meblağ için gidip borçlanmışlardır. Yüzde 50 faiz ile borçlandıkları meblağı faturalara yansıtıp tahsil etmeleri gerekir. Dönüyorlar Yasa Gücünde Kararname ile bu borçları sıfırlıyorlar peki bu borçların faiz finansmanını kim karşılayacak? Halka, maliyetlere yansıtacaklar. Bu da artı bir zam demektir. Faizlerin silinmesinden kimler yararlandırılıyor? Bu faiz finansmanı kimler tarafında karşılanacak? Bu çerçevede yararlanacak olanlar iki yıl içerisinde faiz yasası yaptılar. Daha önce bundan yararlanan oldu mu? Aynı kişiler tekrar yararlanacak mı? Bu isimlerin kamuoyu ile paylaşılmasını talep ettik.”

“Olası bir depremde santral binaların yıkılması, çökmesi söz konusu”

Peksever, Kıb-Tek emekçilerinin ciddi iş güvenliği sıkıntıları yaşadığını aktarırken, 4 Ağustos günü Kıb-Tek Yönetimi ile olağanüstü toplanarak ‘somut adımlar atılacağı üzerinde hemfikir olduklarını ancak o günün üzerinden 6 ay geçmesine rağmen hiçbir adım atılmadığını’ belirtirken, “6 Şubat depremini yaşamış, acısını çekmiş bir toplum olarak Başbakanımız dâhil Adıyaman’da kaybettiğimiz çocukların hakkını aramak için Türkiye’ye gidip yargıda destek çıkarken kendilerinin siyasi ve Başbakan olarak ülkemizde hangi tedbirleri aldıklarını sormak istiyorum. Santral binalarımızın deniz kenarında krozonlaşma nedeniyle demirler çürümüş ve patlamıştır. Olası bir depremde bu binaların yıkılması, çökmesi söz konusudur. Yani ülkenin enerjisiz kalması söz konusudur” ifadelerini kullandı.

Kıb-Tek’in sistem dışı kalması halinde Kalecik’in de elektrik üretemeyeceğini kaydeden Peksever, ana üretim merkezinin Kıb-Tek olduğunu, üretimin olmadığı noktada ise iletişiminde kopacağını belirterek, “Olası bir deprem durumunda yardım da götürülemeyecektir. Bunun yanında santralde de çalışan emekçilerimiz de vardır. Onların can güvenliği risk konusudur. Bakanlar Kurulu’nun kararı olmasına rağmen binalarımızın deprem analizleri yapılmamıştır. Bizim tepkimiz bunlara karşıdır” dedi.

“Çökmüş olan bir Mali Şube Amirliği var”

Peksever, Toplu İş Sözleşmesi’ne işaret eden ve yıllardır boş bırakılan Mali Müdür Muavini ve Mali Müdür Amiri kadrolarına dikkat çekerek şunları söyledi:

“Toplu İş Sözleşmesi (TİS) iki taraf için de bağlayıcıdır. Nasıl ki ben TİS’e bağlı olarak mesai saatlerimde işe başlayıp mesai bitiminde de yüzümü okutup görev ve sorumluluklarımı yerine getiriyorsam yöntemi tarafından da bağlayıcı madde vardır buna uymaları gerekir. Çökmüş olan bir Mali Şube Amirliği var. Aylık 60 Milyon Dolar, yıllık ise 30 Milyar TL’nin üzerinde bir bütçesi olan şubenin kadro hizmet şemasında Mali Müdür Muavini veya Amiri kadro hizmet şemasında olmasına rağmen bu kadroların yıllardır boş bırakılması kabul edilebilir değil. Alanında yeterli olmayan kişilerin de tek taraflı olarak bu statülere atanması da uygun değildir.”

El-Sen Yönetim Kurulu tarafından Sendika Başkanı Ahmet Tuğcu ve Genel Sekreter’e tam yetki verildiğini anımsatan Peksever, taleplere olumlu bir geri dönüş alınmadığı takdirde ‘tüm yasal hakların geçmişte olduğu gibi kullanmaktan kaçınılmayacağını’ vurguladı. Sendikanın greve gitmemesi ve baskı unsuru oluşturmadığı takdirde halkı bekleyen ‘iyi şeyler olmadığını’ belirten Peksever, “Halkı bekleyen şey ortadadır. Satılacak olan bir devlet kurumu, ki yüzde 50’sinden fazlası da özelleştirilmiştir. Daha fazla ticarileştirilip bertaraf edilmek istenen bir Kıb-Tek. Ancak tamamıyla kapatılmayıp tahsildar olarak Kıb-Tek’i resmi bir kurum olarak tutup halkın cebindeki parayı haksız olarak, etik olmayan ama yasal bir çerçeve içerisinde toplayan bir kurum yönetimi ve kesintili, karanlık ve umutsuz bir enerji ile karşı karşıya kalınacak” ifadelerini kullandı.

“Bizim sahadan çekilmemizle olacaklar, olanlardan daha fazlasıdır”

Peksever, sendika eylemlerinin ‘kamu yararı’ amacıyla gerçekleştirdiklerini vurgularken, uzlaşıdan da uzak olmadıklarını belirterek “Şu an hükümet ve Kıb-Tek yönetimi ile uzlaşı ve savaşımız çok yakın. Bizler Kıb-Tek çalışanları olarak halkın karanlıkta kalması için değil daha aydınlık daha refah içerisinde olması için varız. Bu gücümüzü halka karşı değil, iktidarlara karşı kullanmaktan kaçınmayacağız. Bizim varlığımızla halkı bekleyen iyilikler ve umutlar vardır. Bizim sahadan çekilmemizle olacaklar, olanlardan daha fazlasıdır.” Dedi.

Başbakan’ın yurt dışında olduğu gerekçesi ile sendikadan bir hafta süre istendiğini aktaran Peksever, “Taleplerimizi değerlendireceklerini, önümüzdeki hafta Perşembe gününe kadar somut adımlar atılacağını tarafımıza bildirmişlerdir” ifadelerini kullandı. Bu sürenin ilk verilen süre olmadığına işaret eden Peksever, şunları söyledi:

“Bu bizi rahatsız ediyor. Ancak savaşmak kolaydır, önemli olan uzlaşarak ilerleyebilmektir. Çünkü yeterince ülkemizde sorunlar var, halkımız yeterince sorunlarla mücadele etmek zorunda hükümetlerin ya da yöneticilerin sorumluluklarını yerine getirmedikleri noktada daha fazla sorunla yüz yüze kalacaklardır. Öncelikle uzlaşı kanalları ile sorunların çözülmesi için gerekli iradeyi biz ortaya koyacağız geçmişte de olduğu gibi bugün de koyacağız. Dediğim gibi somut adımlar atılmadığı takdirde yasal haklarımızı kullanmaktan kaçınmayacağız.”

Bu haber toplam 460 defa okunmuştur