Elbisedeki koku…
“Bir gün mezarlığa gittim, kız kardeşimi mezarlıkta buldum, Asya’nın annesi… Ağlayarak bana, ‘Derviş hiç iyi değilim, Asya’nın elbiselerindeki kokusu kayboluyor’ dedi. Herkes bir gün evladının kokusunun kaybolabileceğini düşünsün… Evladını koklayamayacağını, elbisesindeki kokusunun da kaybolabileceğini iki dakikalığına düşünsün herkes…”
Bu sözler geçtiğimiz Ağustos ayında kız kardeşinin kızını trafik kazasında kaybeden Derviş Gezer’e ait.
Gezer, kızı gibi sevdiği yeğeni Asya Rıdvanoğlu’nun ardından Meltem Sonay’a acılarını anlatırken, toplumdan duyarlılık bekliyor. Kendileri o acıyı yaşadı, başkaları da yaşamasın istiyor ama ‘eski ama genel anlamda düzgün yasalar’ dediği yasaların çalıştırılmasını istiyor ve “Eğer insan hayatını daha iyi noktaya getirmekse politika, politika ölüme karşı nasıl duyarsız olabilir? Beni daha iyi yaşatmaksa amacın benim ölümüme nasıl duyarsız kalırsın?” diye de soruyor.
***
Olayı hatırladım, belki siz de hatırlarsınız; Yol kenarında yürüyen Asya, aşırı hız yapan bir aracın altında kalıyor. Sürücüsü ise gözlerindeki yetersizlikten dolayı ‘şartlı ehliyet’ almış. İşte böyle bir olaydı ve kazayı da Derviş Gezer’in 15 yaşındaki oğlu facebook’tan gece saat 02.00’de öğrenip “baba, galiba Asya’ya kötü bir şey oldu” şeklinde uyuyan babasına haber veriyordu.
***
Bu trafik kazalarının bitmesi, en azından her gün bir kaza haberi duyan kulaklarımızın bu alışkanlığını yitirmesi için Gezer’in dediği gibi yasaları da çalıştırmak lazım ama önce o kazalara neden olan bütün olumsuzlukları yok etmemiz gerekiyor.
Trafik polislerimiz sadece “çamurluğun eksik” deyip ceza yazmaları yerine gerçekten denetleyici görevlerini yapmaları gerekiyor. Trafiğimizin ‘Türkiye’deki gibi keşmekeş trafiğe’ dönüşme hızı mutlaka ki engellenmeli… Yollarda bütün önlemler alınmalı, yapılan yollar, can emniyeti düşünülerek yapılmalı, trafik ikaz-uyarı tabela ve işaretleri yerinde kullanılmalı vs.
Bütün uygulamaların ve hayatı kolaylaştırıcı gelişmelerin aslında insan için, canlar için olduğu hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalı.
----------------------------------------
Telsim’in çam fideleri
Telsim’in çam fideleri geldi.
Yeni yıl gelirken çam fidesi vermek artık Telsim’in geleneği oluyor gibi…
Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da çam fidelerimizi aldık.
Benim evim daire, onun için de evime dikemiyorum.
Ancak annemin evinde yer bolca var.
Geçen yılın çam fidesi, boynunu gökyüzüne uzatmış bile…
İncecik, daracık, henüz küçük bir dalcık olan gövdesinin etrafında yeni dalcıklar boyuyla birlikte gelişmeyi bekliyor.
Bu yıl gelen çam fidesi de geçen yılki fidenin karşı tarafına dikilecek.
Daha önce orada olan, yıllar önce elektrik tellerine değiyor diye Elektrik Kurumu tarafından içine edilen! ve daha sonra da yakalandığı hastalığa dayanamayıp kuruyan dev çam ağaçlarının yerine yeni fideler dikmenin keyfi bambaşka…
Bugüne kadar çok fidan diktim, o fidanların şimdi gelişip de ağaç olduğunu, ormana dönüştüklerini izlemek kadar güzel bir şey yok.
Şimdi Telsim, yılbaşında da bu güzelliğin, bu keyfin devam etmesini sağlıyor.
Bana bu keyfi, bu olanağı sağladığı için Telsim’e teşekkürler.