Elektriğin ücreti ekonomik akıl ister
Kuzey Kıbrıs’ta elektrik enerjisi üretimi stratejiktir, nedeni de yurttaşın ana ihtiyaç ve tüketim metası olmasının yanında toplam ekonominin ana girdilerinden biri olmasıdır… Nufusun az ve pazarın da küçük ve sınırlı olması stratejik önemi artıran etkenlerdir. Bu nedenle Kıb-Tek özelleştirilmemelidir. Hele ki kapanan KTHY’den ve özelleşen Ercan’dan sonra uçak yolcularının ödedikleri fırsatcı ve yabancı özel sektör fiyatları deneyimi yaşanıyorken…
Mevcut durumda bazı arızaların olduğu da gerçek; elektrik enerjisi fiyatları yüksek, Kıb-Tek de mali sıkıntıda… Kıb-Tek sattığı tüm elektriğin faturalarını gününde tahsil edebilirse sıkıntıya girmeyecek. Kıb-Tek’in mali sorunu, özellikle kamu kurumlarından tahsil edemediği alacağı ve siyasetin popülist yaklaşımı (Türkçesi, halk dalkavukluğu) ile tahsilatını engellediği özel tüketicilerdir. Tahsil edilemeyen alacaklar, Kıb-Tek’in borçlanmasına ve faiz ödemesine neden oldu. Aslında Kıb-Tek tüm alacaklarını geçmiş yıllar içinde gününde ve tam alabilseydi, maliyetler içindeki faiz payı çok düşük olacağından enerji fiyatı da daha ucuz olacaktı. Yani Kıb-Tek’i hükümetler ve siyaset batırdı… O kadar belirgin ve kesin…
Şimdi Kıb-Tek’in mali dengesini sağlamak için zam yapılması önerisi var ve bu da doğal olarak hem tüketicide, hem de ekonominin aktörlerinde tepkileri yaratmıştır. Enerji maliyeti, faaliyet ve üretim girdilerinin toplamı temelinde hesaplanıyor. Bu herhangi bir mal ve hizmet üretimindeki maliyeci yaklaşımıdır. Startejik mal ve hizmet üretiminin maliyetlendirilmesinde ekonomist yaklaşım koşuldur ve dolayısıyla, enerjinin mal ve hizmet üretiminin ana girdilerinden biri olduğunu ve ülke ekonomisinde katma değer yaratılmasında önemli bir unsuru olduğunu da hesaba katılmalıdır. Ayrıca, ekonomi bilimine göre, talep esnekliğinin bir kırılma – kopma noktası var ve fiyatları artırmak illa ki tüketimin aynı seyirde devam edeceği ve dolayısıyla gelirin artacağı anlamına gelmiyor. Fiyatın ulaştığı bir düzey, talebin artık kırılmasına ve gerilemesine neden olabiliyor, gelir de eskiden daha az bile olabiliyor.
Şimdi elektriği pahalı yapmak, tüketicinin bütçesini sarsacaksa ki sarsacak, tüketim ve dolayısıyla Kıb-Tek’in toplam geliri de düşecek. Ayrıca, ekonomi aktörleri de yatırımlarını azaltacak veya durduracak. Üretim maliyetleri artacağı için, ürünün özellikle ithal mal ile rekabeti gerileyecek, dolayısıyla yerli üretim tümden bitecek. Örneğin, yerli çimento üretimi ithal karşısında rekabet edemezse, faaliyetini ya azaltacak, ya da tatil edecek. Yani enerji tüketimi belki de sıfırlanacak, yani Kıb-Tek’in gelir kaybı olacak.
Bu arada da Aksa ile alım garantisi anlaşması olduğu için, Aksa’nın tüm üretimi alınacak, tüketimin düşmüş olması Aksa’yı hiç etkilemeyecek. Dolayısıyla, eksilen enerji tüketiminin tamamı da Kıb-Tek’ten eksilecek. Enerji fiyatları artırılırken, doğrudan maliyet ile yola çıkılırsa, yeni yüksek fiyatlar Kıb-Tek’te gelir – gider dengesini kuramayacak ama Aksa’nın karlılığını artıracaktır. Bu strateji Kıb-Tek’i beklenenden de önce batırır. Yanında Kıbrıslı Türklerin özel sektör mal ve hizmet üretim faaliyetlerini de götürür… Yani birileri bir taşta iki kuş birden vurur…
Devlet bazı tarım ürünlerinde destekleme alımları yapıyor, süt ürünlerinin ihracına destekleme katkısı veriyor, turizmde örneğin Charter uçuşlar için destekleme yapıyor, üniversitelere kaynak aktarıyor. Bunların toplamındaki gerekçe, bu ekonomik faaliyetlerin ve dolayısıyla toplam ekonomiye önemli katma değerlerinin sürdürülmesine dayanıyor. Yani hellimin ihraç pazarlarında rekabet edebilmesi için mali destek vereceksiniz, ama onun üretiminde kullanılan enerjiyi pahalı edeceksiniz, bu nedenle de vereceğiniz desteğin meblağını artırmak zorunda kalacaksınız. Ve bu örnekte olduğu gibi, devlet, Kıb-Tek’in üretimine maddi destek vermeyecek, fiyatları maliyet girdileri bazında kalacak ama onu kullanarak yapılan bazı ekonomik faaliyetlere daha fazla maddi kaynak verecek. Daha fazla destek verememesi halinde ise, üretimler en azından gerileyecek. Bu arada da normal tüketici ve destek almayan ekonomi sektörleri elektriğin yüksek fiyatlarıyla çarpılacak.
Elektrik enerjisi fiyatlarının artırılmasına dayanan strateji Kıbrıslı Türkler için doğru değildir. Doğru starteji yıllarca süren hatanın düzeltilmesi ve istisnasız tüm tüketicilerin Kıb-Tek’e ödemelerini zamanında yapılmasıdır. Maliyetin nerdeyse dörtte üçü akaryakıttır, geriye kalan dörtte bir de çalışanların özlük hakları ve faaliyet giderleridir. Çalışanların özlük haklarından da sembolik de olsa tasarrufa gidilmesi, tüketiciyi psikolojik olarak rahatlatacaktır, başka bir amaca da hizmet etmeyecektir. Ancak, faaliyet girdilerindeki kara delikler gözden kaçırılmamalıdır. Kıb-Tek’in büyük alımlarındaki ihaleleri mercek altına alınmalıdır. Örneğin bir ihalenin teklif verme süreci devam ederken tekliflerle birlikte banka garanti mektubu verilmesi koşulunun niçin kaldırıldığını ve bunun ne anlama geldiğini Kıb-Tek, en azından onu yaşatmak isteyen Kıbrıslı Türklere açıklamak zorundadır. Kara deliklerden yapılacak tasarruf, çalışanlardan yapılabilecek tasarrufla herhalde yarışabilir… Kıb-Tek’in kara deliklerinin devamı “Kıb-Tek yaşatılmalıdır” iddiasına zarar vermektedir.
Ekonomik, yapısal ve siyasi önlemler alındıktan sonra, Kıb-Tek’in faaliyetinin Kıbrıslı Türklerin mal ve hizmet üretimine olan katma değerini ekonomik olarak inceleyip, yeni bir ekonomik maliyetlendirme kavramı ile enerji ücretleri belirlenmelidir. Her tüketenden tahsilat yapılması, ödemeyenlerin de tüketiminin engellenmesi kaçınılmazdır.
Enerji fiyatındaki stratejiler Kıbrıs Türk ekonomisinin ve halkın yaşam konforunun sürdürülebilirliği temelinde ve ekonomi bilimi ile şekillendirilmelidir.