Elektrikte Üretim Maliyetlerini Düşürmenin Yolu Nedir?
Elektrikte Üretim Maliyetlerini Düşürmenin Yolu Nedir?
Hasan Ulaş Altıok
[email protected]
Çözüm gerçekten kabloda mı?
Türkiye’den kablo ile elektrik getirilmesi projesi, son yıllarda sürekli olarak gündemi meşgul eden konuların başında gelmektedir. Hükümet programlarında ve TC ile imzalanan ve imzalanması öngörülen (!) ekonomik işbirliği protokollerinde yerini daima koruyan bu konu, maalesef hiçbir zaman ekonomik yönü ile tartışılmamış, sadece politik kutuplaşmalara neden olabilmiştir.
Kablo ile elektrik getirilmesine, yani Türkiye üzerinden Avrupa enerji sistemi ile enterkonnekte olmaya, enerjide çeşitlilik sağlanmasına, çevre kirliliğinin azaltılmasına ve arz güvenliğinin artırılmasına sanırım karşı çıkan kimse yoktur. Tüm bu avantajlar, olası yüksek maliyetlerden ve ödenecek sosyal, siyasal ve ekonomik faturalardan bağımsız talep ediliyorsa, evet kablo ile elektrik gelmelidir. Ancak bunun maliyetlerinin de halk tarafından ödeneceği, net olarak ortaya koyulmalıdır. Örneğin halka, “kablo ile elektrik alırsak, faturalarınız düşecek” şeklinde cümleler kurulmamalıdır. Kurulacaksa da neden ve ne kadar düşeceği açık bir biçimde izah edilmelidir. Aksi takdirde kullanılan cümlelerin neye ve kime hizmet ettiği konusunda şaibeler oluşur.
Mevcut durumda bu projeyi kayıtsız şartsız destekleyenler ve projenin her yönü ile tartışılmadan hayata geçirilmesine karşı olanlar arasındaki temel fark; ikinci grubun bilimsel analizlerden ortaya çıkan rakamlarla ve toplumsal faydaları ön planda tutan bir yaklaşımla, birinci grubun ise maalesef ya duygusal ya talimatla ya da milliyetçi gerekçelerle konuşuyor olmalarıdır. Bu iddialı söylemi destekleyecek bazı görüşlerimi aşağıda bulabilirsiniz. Tüm okuyucuların konu ile ilgili görüşlerimi ve yaptığım çalışmanın sonuçlarını rahatlıkla takip edebilmeleri için yazımı, teknik terminolojiden arınmış bir şekilde sunmaya çalıştım.(i)
Sayısal sonuçları incelemeden önce, Türkiye’den kablo ile elektrik getirilmesi konusunda tartışılan ancak ya tam bilinmeyen ya da yanlış bilinen ya da bilerek gizlenmek istenen bazı temel hususları özet olarak bilginize sunmakta yarar görüyorum.
1. Bugün anlaşma imzalanması ve projeye evet denilmesi durumunda bile, kablo ile elektrik almak en erken 5 yıl sonra mümkün olabilecektir.
2. Ülkemizde artan talep ve ekonomik ömürlerinin sonuna gelmek üzere olan verimsiz santrallerim dikkate alındığında, bu 5 yıl içerisinde de mevcut sisteme yatırım yapılması zaten bir zorunluluktur.
3. Toplumda yürütülmekte olan algı operasyonu, KIB-TEK’in verimsiz ve pahalı elektrik ürettiği yönündedir. Bu doğru değildir, KIB-TEK elindeki mevcut teknoloji ile (ki AKSA ile aynı marka santrallerdir) aynı miktarda üretim yapması durumunda (yani AKSA’nın alım garantisi olan 700 milyon kWh) daha verimli olduğu söylenen AKSA’dan daha ucuza üretim yapabilmektedir. Bu miktarda kWh üretim için Şubat 2016 itibarı ile KIB-TEK’in maliyeti: 5.51 dolar cent, AKSA’nın maliyeti: 7.33 dolar cent.
4. Kablo ile gelecek elektriğin kWh maliyet hesaplaması,
a. Türkiyede’deki toptan satış fiyatı,
b. Türkiye’deki iletim maliyeti,
c. Kablonun yatırım ve işletme maliyeti,
d. Kabloya zarar gelmesi durumunda ülkemizde hazır bekletilmesi gereken yedek gücün maliyeti,
e. Kablo ile gelen elektriğin tüm talebi karşılamaması durumunda (ki bu birçok nedenden dolayı mümkün değildir) ülkemizde üretilecek olan elektriğin maliyeti,
f. AKSA ile imzalanmış olan ve hâlâ geçerli olan anlaşma gereği AKSA’ya ödenmesi gereken bedel,
g. Kablo ile elektrik alınmasının olumlu veya olumsuz sosyal ve siyasi etkileri (mümkün olmakla birlikte yaptığım çalışmada bu etkiler sayısal olarak hesaplamalara dahil edilmemiştir) dikkate alınarak yapılmalıdır. Bugüne kadar böylesi bir hesaplama projeyi savunan kesimler tarafından ortaya koyulmamıştır.
5. Kablo ile enterkonnekte olunması durumunda üreteceğimiz güneş enerjisinin fazlasını satabileceğimiz söylemi de, mevcut durumda maalesef gerçeği yansıtmamaktadır. Nasıl bir kapasitede solar santraller kurulması konuşuluyor ki hem iç talebi karşılayacak hem de ihraç edilecek? Güneşin solar enerji üretebilmek için en uygun pozisyonda olduğu saatlerde bile, bazen yükün tamamını karşılayacak solar enerji üretebilmek kapasite bakımından mümkün değildir. Projenin ülkemizde kullanabileceğimiz yenilenebilir enerji kaynaklarının kapasitesini artırmaya katkı koyacağı doğru olmakla birlikte, yurtdışına elektrik enerjisi satarak gelir elde edebileceğimiz bir durum söz konusu değildir. Bugün itibarı ile yenilenebilir enerji üretiminin elimizdeki teknoloji ile yapılmakta olan üretimden daha pahalı olduğu ve ekonomik olarak bizlere avantaj sağlamayacağı kesindir. Diğer bir deyişle, daha temiz enerji üretmemize imkân sağlayacağı tartışılmaz olan yenilenebilir enerji yatırımlarının daha ucuza elektrik tüketeceğimiz yönündeki söylemler bugünkü şartlar(ii) dikkate alındığında inandırıcı değildir.
6. Yatırım değerlendirmesi alanında bir projenin fizibil olup olmadığı mevcut durumun zaman içerisinde ortaya çıkması muhtemel tüm riskler de dikkate alınarak optimize edilmiş hâliyle yapılacak kıyaslamada belirlenir. Bu temel prensip kablo projesi ile ilgili yaşanan tartışmalarda bilerek veya bilmeyerek sürekli olarak göz ardı edilmektedir. Yani kablo projesinin Kıbrıs Türk toplumuna ekonomik olarak fayda sağlayıp sağlayamayacağını anlamak istiyorsak elimizdeki teknolojinin yenilenmesi durumunda kurulacak çok daha verimli bir üretim sistemi ile karşılaştırmamız gerekmektedir. Tabi bu analizde AKSA ile yapılmış olan sözleşme de dikkate alınmalıdır.
Yukarıda özetlemeye çalıştığım bazı gerçekler ve güncel veriler dikkate alınarak yapılan çalışmada(iii), kablo ile elektrik getirmenin kWh başına sistem maliyetinin 13.64 dolar cent olduğu ortaya çıkmaktadır. Kablo projesi yerine 5 tane daha doğal gaz ile de çalışabilen (dual-fuel) mevcut dizel santrallerden alınması durumunda ise, yani KIB-TEK’e ait 13 ve AKSA’ya ait 8 dizel santral ile kWh elektrik üretim maliyeti 6.93 dolar cent civarında olacaktır(iv). Şubat 2016 yakıt fiyatları (navlun hariç metrik ton başına 141.89 dolar) ve Türkiye’deki toptan elektrik satış fiyatı (kWh başına 17.75 kuruş) dikkate alınıp, yıllık toplam talebin 1,400 gWh olduğu varsayıldığında kablolu versiyon ile alternatif versiyon arasındaki yıllık toplam maliyet farkının yaklaşık 270 milyon TL olacağı görülmektedir.
Kablolu versiyonun ekonomik olabilmesi için (diğer tüm parametrelerin sabit kalması durumunda), yakıt fiyatlarının metrik ton başına 500 doların üzerine çıkması gerekmektedir. Bu, yakın gelecekte gerçekleşebilmesi zor bir ihtimal gibi görünse de imkânsız değildir. Yani belirli parametrelerin değişmesi, özellikle de yakıt fiyatlarının artması durumunda, kablolu versiyon daha fizibil olabilmektedir. Ancak böylesi bir varsayım üzerine bir projenin hayat bulması düşünülemez. Kaldı ki bugün metrik ton yakıt fiyatları 141.89 dolar değil de 600 dolar bile olsa (kablolu versiyon ekonomik olarak daha fizibil görünse bile), böylesi bir yatırımın yakıt fiyatlarının düşmesi durumunda finansal risklerinin ne kadar yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Tüm bunlara ek olarak, adamızda bulunan doğal gazın kullanılacağı durumda, kablosuz versiyon ile yapılacak olan elektrik üretiminin çok daha ucuza geleceği ve kablo projesinin şimdi hayata geçmesi durumunda zararın çok daha büyük olabileceği de apaçık ortadadır.
Çözüm kabloda değilse, nerede?
Daha ucuza, arz güvenliği olan elektriğin tüketiciye ulaştırılması için yapılması gerekenler aşağıda sıralanmıştır.
1. Artan talebi de dikkate alan bilimsel bir projeksiyon ile doğru teknolojiyi verimli kullanacak bir üretim sistemi yaratmak,
2. Akıllı sayaçları kullanarak off-peak – peak tarifeye geçip hem dar gelirli insanlarımızı hem de tüketicimizi koruyarak, aynı zamanda da sermaye yatırımına ihtiyaç duymadan talebi gün içerisine yayarak karşılamak,
3. Teknolojik gelişmelere bağlı olarak solar enerjinin ucuzlaması hâlinde, daha fazla yenilenebilir enerji kullanımına yönelmek,
4. Çok yüksek kar oranına dayalı hizmet vermekte olan AKSA ile imzalanan sözleşmedeki kira bedelini düşürmek veya sözleşmeyi iptal etmek,
5. KIB-TEK’in yıllarca siyasi baskı altında kalarak yaptığı hataları tekrarlamaması ve bilimsel çalışmalar esasında yönetilebilmesi için ivedilikle özerk bir yapıya kavuşmasını sağlamak,
6. Türkiye’den kablo ile elektrik getirmenin sosyal, siyasal ve ekonomik şartları oluşana kadar başka bir sistemle enterkonnekte olmanın avantajlarını kullanabilmek adına Güney Kıbrıs ile enterkonnekte olmak.
Özet olarak şunu söyleyebilirim ki, mevcut şartlarda kablo ile elektrik getirmek kesinlikle daha ucuza elektrik tüketmemizi sağlamayacaktır. Projenin elektrik maliyetlerini ve dolayısı ile fiyatlarını daha da yükseltmemesinin tek yolu yatırım maliyetlerinin Kıbrıs Türk halkı tarafından karşılanmamasıdır. Eğer böyle bir formül varsa (ki bu yönde duyumlar vardır), değişen şartlarda (mesela yakıt fiyatlarının düşmesi, vs.) arzu edilmesi durumunda KIB-TEK tarafından belirlenecek miktarda elektriğin kablo aracılığı ile Türkiye’den satın alınması ekonomik olarak faydalı olabilecektir. Ancak alım garantisi verilmeden böylesi bir yatırımı yapacak şirket bulmanın imkânsız olduğu da açıktır. Yani bu yatırımı bu şartlarda sadece Türkiye Cumhuriyeti yapabilir ve su örneğinde yaşananları hatırladığımızda ise “hibenin” bizlere neler yaşatabileceğini kestirmek hiç zor olmaz.
------------------------------------------
(i) Analizimde kullandığım veriler son bir kaç ay içerisinde ilgili kurumlarımızdan belgeleri ile temin edebildiklerimdir. Yani ulaşabildiğim en güncel verilerdir.
(ii) Solar enerji santral kurulum maliyeti yaklaşık 3 kat daha pahalıdır, mevcut teknoloji ile üretilen solar paneller ülkemizde yüksek miktarda olan radyasyon oranı bile dikkate alındığında yıllık teorik potansiyelinin ancak %20’ye yakını oranında enerji üretimi yapılabilmektedir (ki bu oran alternatif teknolojilerde %80’ler civarındadır), solar elektrik üretim sistemine bir kapasite sağlamamakta sadece alternatif üretim kaynağı olmaktadır, bu da her şartta mevcut talebi karşılayabilme adına kurulu güce ihtiyacı azaltmamakta ve sermaye giderlerinde tasarruf sağlamamaktadır, sadece belirli zamanlarda yakıt tasarrufuna imkân vermektedir. Yani kısacası kWh solar enerji üretim maliyeti alternatif yöntemlerle üretilecek elektriğin yakıt bedelinden daha düşükse solar enerji ekonomik olarak fayda sağlamaktadır. Şimdiki koşullarda mevcut teknoloji ile yapılan üretimde kullanılan yakıt maliyeti solar enerji üretim maliyetinden çok daha ucuzdur (yaklaşık %30’u kadardır).
(iii) Bu çalışmanın sonuçlarının daha basit ve anlaşılır olabilmesi için Türkiye’den kablo ile elektrik alma versiyonu ve tüm enerji ihtiyacını yeni santraller satın alarak (kablo kullanmadan) karşılama versiyonunun bugünden itibaren hayata geçecekleri varsayılmıştır. Ayrıca her iki versiyonda da zaman içerisinde artan talep dikkate alındığında yapılması gereken ekstra yatırımların aynı olacağı düşünülmüştür. Bu sebepten dolayı da nakit akışı analizi yapılmamıştır. Fichtner adlı danışman şirketinin yapmış olduğu nakit akışı analizinde (ki inceleyebildiğim kadarı ile yapılan analiz mevcut sistemi optimize etmemekteydi) kablolu versiyonun (yakıt fiyatlarının metrik ton başına 400 dolar olması durumunda bile) fizibil olmadığı ve NPV’nin – 62 milyon euro, IRR’ın ise sadece 3.87% çıkacağı belirtilmişti. Uluslararası bağımsız bir kurum olan Fichtner’in bu analizi de benim çalışmamdaki sonuçları destekler niteliktedir.
(iv) Hesaplamada dizel santrallerin AB standartlarında %1 kükürtlü yakıt kullanacakları, AKSA’nın bugünkünün aksine sadece üretimin en pahalı olduğu dönem olan puant(peak) yükte üretim yapacağı ve AKSA’ya ait boşta olacak santralların kira bedellerinin ödenmesi koşulu ile yedek güç olarak tutulacakları, kablo ile gelecek elektriğin toplam talebin %78’ini, KIB-TEK’in %7.1’ini ve güneş enerjisinin ise %14.3’ünü karşılayacağı ön görülmüştür.