Serkan SOYALAN

Satranç sporunun tecrübeli ve başarılı isimlerinden Ayşe Türeller Tolgar ile ülkemizde satrancın gelişimini ve gelecek hedeflerini konuştuk. 21 yıldır satranç sporunun içinde yer alan Türeller, devletin kendilerine özen ve destek gösterdiğini ancak bu desteğin de yeterli olmadığını söyledi.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Ben Ayşe Türeller Tolgar. Yaklaşık 21 yıldır, 4 yaştan üniversiteye kadar sporculara satranç eğitmenliği ve Şah-Mat Türk Beyin Takımı görevini yapmaktayım. Uzun yıllar satranç millli takım sporcusu ve kadın şampiyonlarından olarak şu anda çok oynamıyorum. Altyapıda satranccı yetiştirmeye daha çok zaman harcıyorum. Kuzey Kıbrıs Satranç Federasyonu Yönetim Kurulu Üyeliği, aynı zamanda Şah-Mat Satranç ve Kültür Derneği başkanlığını yürütüyorum. Bunun yanında Akıl Zeka Oyunları, Robotik Kodlama eğitmenliği, satranç hakemliği, bir çok kültürel organizasyon, turnuva direktörlüğü, milli takım antrenörlüğü görevlerini yapıyorum.

Her yaşa aktivite

Şah-Mat Satranç ve Kültür Derneği ne zaman kuruldu ve faaliyetleri kapsamında neler yapıyor?

Derneğimiz 2002 yılından bu yana faaliyet göstermektedir. Faaliyetlerimiz kapsamında her seviyeye uygun satranç çalışmaları, robotik ve kodlama, akıl zeka oyunları atölyesi, satranç turnuvaları, kültürel söyleşiler, yurtdışı turnuvalarına katılım ve çocuklar için, kadınlar için, anneler ve babalar için birçok aktivite yapmaktayız.

Ülkemizde satranç yaygın mıdır? Bu yönde gerekli teşvik var mıdır?

Adamızda eskiye nazaran yükselen bir sporcu grafiği ve başarısı vardır. Bunda altyapıya önem veren, sporcu yetiştiren derneklerin önemi çok büyüktür. Dernekler yeterli olmamakla birlikte, elinde olan imkanlarla çocuklarımızı ve gençlerimizi teşvik etmeye çalışmaktadır.

Devlet gerekli özeni ve desteği sağlıyor mu?

Gereklilik aslında kişiden kişiye değişebilmektedir. Biri der ki gerekli özen vardır, diğeri de yeterli olmadığını söyleyebilir. Kabul edilmesi gereken bir durum da satrancın inanılmaz bir yükselişi vardır. Ama bu yükseliş bir yere kadar gelip tıkanıyor. Çocuklarımız çok yetenekli, gerek Türkiye’de, gerek Avrupa’da başarı sağlayabilecek birçok sporcumuz bulunmaktadır. Fakat yurtdışı temaslarımız kısıtlı veya yok denecek kadar az olmasından dolayı, maddi imkansızlıklar nedeniyle, akademik kaygılar nedeniyle sporcularımızın ivmesi azalmaktadır.  Bu sıkıntılar devletin daha çok destek sağlaması ile çözüme daha yakın olacağı kanaatindeyim. Şu anda federasyonun içinde olan birisi olarak da söyleyebilirim ki devletimiz bize özen ve destek sağlıyor ama bu destek yeterli değildir.

‘Altın bilezik’

Hedefleriniz nelerdir?

Bizim en büyük hedefimiz çocuklarımızı hayata hazırlamak! Satrancı eğitim aracı olarak kullanıp çocuklarımızı hayata hazırlıyoruz. Bu hedef doğrultusunda da sürekli kendimizi yenileyip geliştiriyoruz. Bunun yanında her yıl ülkemize en çok milli takım çıkarmanın gururunu yaşamaktayız. Daha önce birçok sporcumuz da Türkiye Milli takımına girmeyi başarmıştır. Tüm bu imkansızlıklara rağmen bu başarılara ulaşan sporcularımız bizler için gurur kaynağı olmuştur.

Diğer bir çalıştığımız alan Robotik Kodlama bambaşka bir dünya. Ama burdaki vizyonumuz da satranç hedefimiz ile tamamıyla örtüşmektedir. Çocuklarımıza oyunlarla, eğlenceli aktivitelerle, legolarla bilgisayar programcılığı ve kodlamayı öğretiyoruz. Bu kazanımlar sayesinde çocuklar ilerde hangi mesleği seçerse seçsin, yaptığı işi kolaylaştırıcı çok değerli dersler öğreniyor. Ülkemizde ambargolar olmasına rağmen, bu altın bilezik sayesinde ülkesinden ayrılmayarak yurtdışından iş alma imkanına sahip olma şansı olacak.

Okuyucularımıza son olarak ne söylemek istersiniz?

Değerli ailelere seslenmek istiyorum. Çocuklarınızın hayatında iyi bir hamle yapmak istiyorsanız onu satrançla tanıştırmalısınız. Çocuğun yaşına uygun sevdiği ve sevildiği bir ortamda seviyesine uygun antrenörle çalışmasını tavsiye ediyorum. Okul öncesi çocuklarda bunların yanında masallarla, şarkılarla, çocuğa oyunun içinde satranç eğitimi verilmelidir.